Ayşe Ekin’in Evde Doğumu
İkinci doğumumun üzerinden bugün tam iki ay geçti. Ben ise doğum hikayemi
yazmak için klavyenin başına ancak oturabildim. İlk doğumumdan bu yana
geçen üç senede yüzlerce doğum hikayesi okuyan ve benzeri bir hikayeyi
yazmanın hayallerini kuran ben, nedense hayalim gerçek olunca, bu gerçeği
basit ve sıradan bularak-daha doğrusu zaten olması gereken buymuş gibi-
yazmaya değer bulamadım bir türlü. Bu iki ayda vaktimin çok sınırlı
olması da tabii ki başka bir etken ama esas sebep diğeri… Kendimi bazen
hiç anlayamıyorum 🙂
Aslında bu hikayeyi doğuma:
- Zihinsel hazırlık
- Fiziksel hazırlık ve
- Doğum
anı
şeklinde üç bölüme ayırarak yazacaktım ama hem vakitsizlikten hem de
okuyanları sıkmamak adına sadece doğum anını yazmaya karar verdim. Yine
de zihinsel hazırlığı kısaca özetleyecek olursam: Evde doğurmaya karar
verişim belli bir zaman aldı evet ama kısa bir zaman. Bu karara nasıl
vardığımı anlatmaya çalışırsam bunun, yani kendimi ifade etmeye
çalışmanın beni yoracağını hissettim. Doğuma ve modern tıbbın doğuma
yaklaşımına belli bir bakış açısı geliştirebilmiş olanlar zaten bu
kararımın nedenlerini ben anlatmadan da kolayca anlayacaklardır.
Daha önce okuduğum iki evde doğum hikayesinde bahsi geçen ebe Gail
Johnson‘la bir arkadaşım vasıtasıyla tanıştım ve hamile kalmadan önce
yazışmaya başladık.Yazışmaya başlamamızdan kısa bir süre sonra hamile
olduğumu öğrendim ve ilerleyen zamanlarda gelişi konusunda karşılıklı
anlaştık. Gebeliğimin ortalarında Gail bana Ankara’da yaşayan ve onunla
benim gibi sezaryen sonrası evde doğum yapmak isteyen Amerikalı bir anneden bahsetti. Birbirimize çok yakın oturuyorduk ve beklenen doğum
tarihlerimiz arasında sadece bir hafta vardı. Bu hepimiz için büyük bir
şans oldu. Ebe dünyanın bir ucundan kalkıp gelmişken iki doğum birden
yaptıracak, bizler de masrafları bölüşecektik. Sadece benim doğumum için
gelecek olsaydı onu son bir ay evimizde misafir edecektik, ama diğer
annenin Bilkent’te okutman olması dolayısıyla Bilkent Üniversitesi’nin
misafir lojmanlarından birini kiraladık. Bu da hepimiz için çok iyi oldu.
Doğurduğum tarihten tam üç hafta önce adet sancısına benzer sancılarım
başladı. Hatta ilk başladığında öğlendi ve ben akşama doğururum
zannetmiştim, nerden bilebilirdim üç hafta daha süreceğini? Ha bugün ha
yarın derken zaman geçti. Bütün adet öncesi belirtiler vardı bu haftalar
içinde. Sıcak basması, içsel sıkıntı vb…Haftada bir ebem muayene
ediyordu, her şey yolundaydı.
Doğurdum doğuracağım derken neredeyse Gail’in dönme zamanı yaklaştı. Bu
arada diğer anne benim doğumumdan üç gün önce doğurdu. Uzun, yorucu ama
çok güzel bir ev doğumuyla kavuştu o da bebeğine…
Ne kadar rahat olmaya çalışsam da hafiften gerilmeye başlamıştım. Tabii
ki Gail doğumuma katılmadan gitmeyecekti ama biletini değiştir, lojmanın
tarihini uzat falan derken hesapta olmayan işlerle uğraşmak zorunda
kalacaktık. Daha fazla gerilmek yerine bebeğimle konuşmanın daha iyi
olacağını düşündüm ve yürekten çağırdım onu. Her şeyin hazır
olduğunu, hepimizin onu beklediğini söyledim. Annesini dinleyeceğini
biliyordum.
18 Eylül günü sabah 2’de kasılmalarla uyandım. Zaten üç haftadır
sürmekte olan kasılmalarımın şiddeti artmıştı. Herkes uyuyordu, kimseyi
uyandırmadım. Annem ve babam da doğum için bize gelmişlerdi. Biraz
dolaştım evin içinde, biraz Amerika’da yaşayan bir arkadaşımla konuştum
internette. Zaman tuttuğumda 5 dakikada bir düzenli kasılmalarım olduğunu
gördüm. ‘Öğlene doğururum herhalde’ diye düşündüm hatta. Sonra saat 5
gibi uyuyakaldım ve sabah kalktığımda kasılmalarımın düzensizleştiğini
fark ettim. O gün bütün gün boyunca sürdü fakat dediğim gibi düzensizdi.
Akşam yemeği için Gail bize gelecekti.O gün tam 41 hafta
bitiyordu. Kasılmalarım olduğu için gelirken ne olur ne olmaz diye doğum
çantasını da hazırlayıp getirmişti yanında. Beraber güzel bir yemek
yedik. İstersem kalabileceğini söyledi ama ben gitmesini
istedim. Kasılmalarım düzenli gelmeye başlarsa Eren alıp gelecekti. O
gittikten sonra yattım. Birkaç saat sonra, yine saat sabah tam ikide
uyandım. Bu seferki kasılmalar daha kuvvetliydi. Sesime annem ve babam
kalktılar. Biraz başımda durdular, sonra yatmaları için ısrar
ettim. Başımda beklemelerinin bir anlamı yoktu ne de olsa. Sabah beşe
doğru kasılmalar üç dakikada bire düşmüştü. Eren’i uyandırdım ve o da
Gail’i getirmeye gitti.
Sabah herkes kalkınca kahvaltımızı yaptık. Bu arada halamı da
çağırdım, doğum fotoğraflarımızı o çekecekti çünkü. Evde
annem, babam, eşim, halam, oğlum ve ev işlerine yardımcı ablamız vardı. Ama
herkes kendi havasındaydı. Öyle olmasını istediğimi çok önceden
söylemiştim çünkü. Ben 3 dakikada bir bağırıyor, inliyor sonra bir sonraki
kasılmaya kadar evde dolaşıyor,şarkı söylüyor, internette zaman
geçiriyordum. Aralarda annem ve halam dönüşümlü masaj
yapıyorlardı. Kasılma esnasında masaj istemiyordum. Sadece birisinin, ki bu
iş genelde Eren’e düşüyordu, güçlü bir şekilde kalçalarımı iki yandan
ortaya doğru sıkıştırmasını istiyordum. Bu şekilde yanlardan bastırmak
çok iyi geliyordu.
Oğlumu süreçten tamamen koparmak istemediğimden ve yaşı itibariyle -3
yaşında- olumsuz etkilenmeyeceğini hissettiğimden yanımda kalmasında bir
sakınca görmedim, bilakis bunu istedim. Gerçi gün içinde dedesiyle
beraber parkta geçirdi zamanının çoğunu ama evde olduğu zamanlarda da
öpücükleriyle annesine tam destek verdi.
Sabah 9’da Gail muayene etmek ve açıklığa bakmak istediğini
söyledi.Beraber odaya geçtik.Bu muayene doğumun kendisi kadar acı
vericiydi diyebilirim. Serviksimin arkada olduğunu ve parmağıyla onu öne
doğru getirmeye çalıştığını söyledi. Açıklık ise 2 cm. idi. Bu muayeneden sonra korkumdan bir daha fazla göz göze gelmemeye çalıştım
kendisiyle,tekrar muayene etmesi gerektiğini hatırlar belki diye. 🙂
Kasılmalar aynı sürede ve şiddette devam ediyordu.
Öğleden sonra 3 gibi korktuğum başıma geldi ve tekrar muayene için
uzandım. Açıklık 3 cm olmuştu. Kooskocaa 6 saat geçmişti ve ilerleme
sadece 1 cm miydi?Az da olsa moralim bozuldu, ki normalde hafta, cm, gr
vb. matematiksel hesaplara takılmam ve inanmam doğal olaylarda…
Akşam 9’a kadar yine aynı tempo devam etti. Bir ara rahatlamak için ılık
suyla doldurduğumuz havuza girdim. ‘Ebelerin epidurali’ diye bilinen ılık
su maalesef bende beklenen etkiyi yapmadı. Girince çok
rahatladığımı söyleyemeyeceğim ama yine de içinde biraz vakit geçirdim.
Akşam 9’da Gail tekrar muayene etmek istedi. Bu sefer canım geçen
seferkiler kadar çok yanmadı çünkü serviksim öne gelmişti. Bunun iyi
haber olduğunu söyledi. Fakat açılma 4 cm.di. 6 saatte 1 cm açılma
kuralını bayağı benimsemişti görünüşe bakılırsa bedenim:) Artık
uykusuzluğun da etkisiyle iyice yorulmuştum. Zihnim bulanmaya
başlamıştı. Bir kadeh şarap içip yatmamın iyi gelebileceğini söyledi
ebem. Zaten o söylemese ben söyleyecektim bunu ona… Gerçekten de şarabı
içtikten sonra gevşedim ve bir yarım saat, 40 dakika kadar uyudum. Benim
epiduralim bu oldu.
Kalktığımda Gail’in doktorumla telefonda konuşmakta
olduğunu duydum. Doğumun gidişatından kendisini haberdar etmek
istemişti. Hastaneye gitmek durumunda kalırsak doktora son anda haber
vermiş olmayalım diye, saygısından yani… Doktor hastaneye gidersek suyumu
patlatıp bekleyeceğini, doğum hızlanmazsa tekrar sezaryen olacağımı
söylemiş. Gail odaya gelip bana bunu söylediğinde moralim iyice bozulmadı
desem yalan olur. Yatağın kenarına oturdum kaldım. Biraz düşündükten
sonra Gail’in teklifini kabul ettim ve suyumu patlattı. Aynı anda
kasılmaların düzenli ve güçlü gelmesine yardımcı olacak bir homeopatik
remedi (caulophyllum) aldım ve oksitosin salgılanmasını arttırmak için
meme ucu stimulasyonuna başladık hiç durmamacasına. Ben bıraktığımda
Eren (eşim) devam ediyordu ve bu anlar sırasında daha sonra hatırlayıp çok
güleceğimiz oldukça komik sahneler meydana geldi. Aslında niyetim suda
doğurmaktı ama artık sık sık muayene etmesi gerektiğini ve bunun suda
zor olacağını söyleyince ebem maalesef bunu gerçekleştiremedim.
Ve asıl doğum işte bundan sonra başladı. Kasılmalar iyice şiddetlendi ve
dalgalar artık adam boyuna vardı. Kendimi bir mutfakta buluyordum bir
salonda… En son yatak odasında buldum, nasıl gittiğimi hiç
hatırlamadan…Yatağa naylon ve eski çarşaflar serildiğini gördüm ve
kimin yaptığını merak ettim bir an. Ikınma hissim gelmemişti daha fakat
Gail’in sözünü dinleyerek kasılmaları kaçırmadan, geldikçe ıkınmaya
başladım. Bir yere çömeliyordum, bir yatağın üzerinde dört ayak
pozisyonunda duruyordum, artık o anda nasıl rahat ediyorsam… Bir ara Gail
yatağa sırt üstü yatıp dizlerimi karnıma çekmemi söyledi. Kabul
etmedim. Yatarak doğurmak en son istediğim şeydi çünkü. Kısa bir süre
sonra şuurumu kaybetmeye başladım. Bunda nefesimi kontrol edemememin de
etkisi var. Çok hızlı soluk alıp vermeye başladım ve bir ara bayılacak
gibi oldum. Sanki suyun içinde biri kafama bastırıyor, nefessiz kalıyorum, aklımı
kaybediyorum, sonra ebemin veya Eren’in bir sözüyle tekrar yüzeye
çıkıyorum. Bir ara ‘Ikınamayacağım! Ikınamam Eren anlamıyor musunuz? Felç
olurum ıkınırsam…’ dediğimi hatırlıyorum. O an koşarak hastaneye gidip
sezaryen olmak geldi içimden. Sanki bütün vücudum ortadan ikiye
ayrılıyordu. Doğum sonrasında kalıcı bir araz kalacağından
korktum.
Gail’in ‘Ne diyorsun sen? Bebeğine zarar vermek mi istiyosun?’
demesiyle üstüme yine bir deli kuvveti geldi. Eren yatakta oturmuş, ben
artık onun bacaklarının arasına çömelmiş vaziyetteydim. Oda
karanlıktı. Ebemin elinde bir el feneri ve ayna vardı. Aynaya bakmamı
söyledi ve bebeğimin siyah saçlarını gördüm o anda. Bütün gücümü
toplayarak, son derece kuvvetli bir biçimde ıkındım bunu görünce ve o
anda sanki yaralı bir hayvan böğürerek, göğsümü yırtarak çıktı içimden. O
hayvani ses benim sesimdi. Hala o anı hatırladıkça kendimi ayağa
kalkmış, kollarımı iki yana açmış durumda resmediyorum zihnimde, halbuki
çömelir vaziyetteydim. Anlatması zor… ‘Ateşten halka’ diyorlar ya başın
çıkış anına, çok doğruymuş, hatta yetersiz bile bence… ‘Head is out, one
more push (Başı çıktı,bir kere daha ıkın.)’ dedi Gail. Tekrar bütün
nefesimi içime doldurarak var gücümle ıkındım ama gücümün hepsini
kullanmama gerek kalmadan, ıkınmamın yarısında bir balığın içimden
kaydığını hissettim. O anı videoya çekmekte olan halamın ve Eren’in
‘Geldi geldi!’ çığlıklarını duydum. Çıkar çıkmaz göğsüme aldım
bebeğimi.
Sarhoş gibiydim. Doğum kafası diye bir şey varmış hakikaten 🙂
Hala görüntüleri izledikçe halime gülüyorum. Eren ‘Cinsiyetine bak.’
dedi. Bacaklarını araladım ve ‘Erkek!’ diye bağırdım. Eren de ‘Kız!’
dedi. Benim gördüğüm kordonmuş meğerse bacaklarının arasında 🙂
Cinsiyetini bilmiyorduk ama erkek olacağından adım gibi emindim. Kız olması bana hayatımın sürprizi oldu diyebilirim.
Bebeğim çıkıp ağladığı anda oğlum da uykusunda ağlamış. İki kardeş aynı
anda… Annemle babam da tam onun odasına gidiyorlarmış, bizim odanın
önünde bebeğin ağladığını duymuşlar. Onlar da odaya girdiler. Hepimiz
ağlıyorduk. Bir babam öpüyor beni, bir annem, bir halam, bir Eren… ‘Böyle
bir şey olmaz, böyle bir şey olmaz…’ diye sayıklıyorum ben, yerde
oturmuş kalmışım. Yaklaşık bir 6-7 dakika sonra bir ıkınma hissi daha
geldi ve ayağa kalkmak istediğimi söyledim ve küçük bir ıkınmayla
plasentayı da doğurdum. Bir kabın içine koyup inceledik. Büyük bir ciğer
gibi, üstündeki damarlar ise aynı bir ağaca benziyor. Çok değişik, çok
güzel göründü gözüme. Hala derin dondurucuda bekliyor ne yapacağıma karar
vermemi 🙂 Kan akışı durunca Eren kordonu kesti. Yatağa geçtim, bebeğim
göğsümde. Hemen buldu memeyi emmeye başladı. O an ne kadar sürdü
hatırlamıyorum, sonra Gail aldı bebeği ve ölçüp biçti. 🙂 3910 gr ve 53
cm. Sonra beni muayene etti, yırtığım yoktu. Bunu büyük ölçüde çömelerek
doğurmama borçluyum. Bir de Gail’in doğum sırasında perineme yağla
yaptığı masaja…
Tekrar bebeğimi kucağıma aldım. Emmeye başladı ve yaklaşık bir saat
boyunca emdi. Bir ara kalkıp duşa girdim ve sonra üçümüz güzel bir uykuya
daldık.
Burada sözünü ettiğim kişilerden biri olmasaydı bu doğum böyle
olmazdı. Herkesin çok ama çok emeği var. En çok da Eren’in… Başından beri
beni sonuna dek desteklediğini hissettirdi. Doğumda en az benim kadar
gayret sarfetti. Endişeleri vardı mutlaka ama bana bir kere bile
hissettirmedi. Yapacağıma inandı, inanmadığım zamanlarda inandırdı. O bana
bir kez daha aşık oldu, ben de ona bir kez daha aşık oldum. Bebeğimle
beraber yine ve yeni bir aşk doğurdum.
Evet uzun,yorucu, zor ama evimin sıcaklığında bir o kadar coşku, huzur ve
sevgi dolu bir doğum yaşadım. Hiçbir anında ‘Keşke…’ yok, her anında ‘iyi ki…’ var.
Doğumun ertesi günü Gail’le konuşurken ‘Doğumunu yazacak olursan bütün
çıplaklığıyla gerçekleri yaz,süsleyip püslemeden.’ dedi. ‘Tamam.’ dedim.
Ve işte yazdım.
Evren’in ilk doğal doğum hikayesi
Evren’in ikinci doğal doğum hikayesi
Güneş’in doğal doğum hikayesi
Mine’nin doğal doğum hikayesi
Gizem’in doğal doğum hikayesi
- Evde Cilt Bakımı - 10/31/2017
- Çocuğumun Bağışıklık Sistemini Nasıl Güçlendiririm? - 10/23/2017
- Çocuğun Şiddet Eğilimlerini Nasıl Yok Edebiliriz? - 10/10/2017
Muhtesem! Okurken etkilenmemek heveslenmemek mumkun degil.. Cinsiyet olayi da oldukca gulumsetti 🙂 Uzun ve saglikli bir omur diliyorum tum aileye
Çok teşekkür ederim. 🙂
Sevgiler…
Tebrik ederim,harika bir doğum hikayesi çoook güzel.Benimde ilk bebeğim sezeryan ikincinin normal olmasını çok istiyordum bebeğim 9 aylık ve yeniden hamileyim normal doğum için en az 2 yıl geçmesi gerek diye biliyorum,sezeryan yolları gözüktü yine bana 🙁
Teşekkür ederim. 🙂
2 seneden az ara olduğu halde ssvd yapanlar var aslında.bu konuda size en iyi cevabı ssvd yanlısı bir doktor verecektir diye düşünüyorum.
Güzel bir doğum diliyorum size.
Sevgiler
süper süper süpersiniz yaaa.inanılır gibi değil. bu mucizeyi ilk defa bu kadar yakından ve bu kadar anlayarak,farkına vararak okudum. zor gibi görünen,okurken korkuya telaşa kapılmamı sağlayan ama sonunda bende bunu yaşamalıyım dedirtten öyle güzel bi anlatım yapmışsınız ki kelimeler yetmiyor. daha çok şey yazmak istedim ama Rabbim uzun ömür sağlıklı bir yaşam versin hepinize 🙂
Sizin de yorumunuz süper :)süper içten 🙂
Teşekkür ederim.
Sevgiler
öykünün doğumunu okumuştum bu kadar detaylı fotoğraflı değildi 🙂 hiç aklımdan çıkmıyor sezeryan yapan bir anne olarak o kadar özendim ki 🙂 uzun sağlıklı ömürler dilerim harika bir doğum bazen çok heyecan verici ve korkutucu da olsa 🙂
Geçenlerde BYBO'nun FB sayfasında Eren'e benim hikayemi sorduğunuzu gördüm tesadüfen.Size özelden mesaj atmıştım ama görmediniz herhalde.
Teşekkür ederim.İstiyorsanız darısı ikinci doğumunuzda sizin de başınıza olsun 🙂
Sevgiler
aaa o hikaye bu muydu? Zeynep'in seni sorduğu aklımın ucundan bile geçmedi. Bahsini etmiş miydik ki bunu yayınlamadan önce? Hiç hatırlamıyorum valla…
Yok sen bahsini etmemiştin ama ben kendisinin benden bahsettiğini anladım.'İçinde bolca Eren geçiyordu da ondan sende okudum zannettim.' yazmıştı sana. 🙂
Ben ağlayarak okudum, çok güzel.
🙂 Çok teşekkür ederim…
Oyku Hanim,
Bebekleriniz saglikla, mutlulukla buyusun. Sevgiler.
Amin,teşekkür ederim çok 🙂
Yeni doğum yapan bir anne olarak (normal doğum )yazınızı ağlayarak okudum ve çok etkilendim.Bu kadar mucizevi ve muhteşem bir olay ancak bu kadar güzel anlatılabirdi yüreğinize sağlık.
Evlatlarınızla ve eşinizle birlikte bir ömür boyu sağlık ve mutluluklar diliyorum.
Teşekkür ederim.Siz de güle güle büyütün bebeğinizi…:)
Yalnız dikkatimi çekti, kocana kız ismi koymuşlar Öykü. Hayatta çok zorluk çekmiştir:))
kendisi de tam tersine Eren isminde en fazla 3-5 kadın olduğunu iddia ediyor 😀
Ne kadar guzel yasamis ve yazmissiniz. Ben de 4 ay once normal dogum yaptim ama sizinle ayni duygulari paylasamadim. Ben dogumdan ciktiktan sonra yasadigim acilari unutamadim ve dogumdan da cok moralim bozuk ciktim. Ikinci bebegimi de normal dogurabilir miyim bilmiyorum, gercekten cokzor. Cok sanslisiniz. Bebeginize de uzun omurler diliyorum.
Daha çok yeni yaşadıklarınız,zamanla hepsi unutuluyor göreceksiniz.Ayrıntıları bilemiyorum tabii ama bunlar normal doğumun değil doğum anındaki şartların suçudur sanıyorum.Belki ikinci doğumunuzdan önce şartların istediğiniz gibi olması için uğraş verebilirsiniz.
Ben de size ve bebeğinize sağlıklı,uzun bir ömür diliyorum.
Sevgiler
inanılmaz… tüm yazıyı eşimle beraber aaa, olamaz, müthiş, vay be, yok canım diyerek okudum sezeryanla 3 ay önce doğum yapmış biri olarak çok iştaha geldim :)böyle cesur kadınlar ve eşleri olması çok güzel gerçketen tebrik ediyorum eşiniz oğlunuz ve kızınızla musmutlu yaşayın inşaallah..
Çok teşekkür ederim Duygu Hanım,siz de güle güle büyütün bebeğinizi 🙂
tek kelimeyle süper.Her zaman normal doğum yapmak isteyen biri olarak özenmedim desem yalan olur.Ama şartlar gereği ikizlerimi 31 haftalık olarak sezaryenle dünyaya getirdim.Gerekli olmadıkça sezaryene karşıyım ama benim yaşadığım durumlarda da hayat kurtardığı kesin.Çok güzel anlatmışsınız yaşadıklarınızı.Biraz zor ama bir o kadar da heyecan verici anlar yaşamışsınız.Çocuklarınızla ve eşinizle mutlu bir hayat diliyorum.Sevgiler
Teşekkür ederim,size de ikizlerinizle beraber güzel bir hayat diliyorum ben de,sevgiler…
Sevgili Öykü,doğum hikayenizi daha önce de okumuş olmama rağmen yine duygulandım,gözlerim doldu,heyecanlandım.Kararlılığınıza hayran kaldım.Ne çok anneye ilham veriyorsunuz bu paylaşımınızla.Tebrikler!Mutluluklar güzel ailenizle. Zeynep
Teşekkürler Zeynep Hanım,eğer öyleyse ne mutlu bana.Zamanında bana ilham verenlere karşı borcumu ödemiş oldum böylelikle 🙂
Sırf bu yüzden 2. defa anne olmak istiyorum 🙂 Ne içten, ne samimi, ne gerçekçi anlatmışsınız… Eğrisi doğrusu bu ve sonucunda ki mucizede bu… Allah hepinize sağlık versin 🙂 Sizin gibiler yüzünden bi çocuk daha yapıcam sanırım 🙂
Yorumunuzu biraz geç gördüm Filiz Hanım,kusura bakmayın 🙂
Teşekkürler güzel sözlerinize,böyle hikayeler beni de çok gaza getirmişti zamanında 😛
Oyku hanim bnde 8 ay once son anda sezeryana mecbur kalan biriyim ve nornal dogum yapmak istiyorum bu dogunlarin arasinda ne kadar srue olmali ve dogum sonrasi dikismerin bir agrisi oluyor mu ?