Anasayfa / BYBO / Yapım / Doğum Hikayeleri / Gizem’in Doğal Doğum Hikayesi

Gizem’in Doğal Doğum Hikayesi

Çiçek’in Doğal Doğumu…

Büyük kızıma hamile olduğumu öğrendiğimde 2 kere kedimin doğumunda bulunmuş ve onun herşeyi bilen, kendini dinleyerek ne yapacağını bulan halinden etkilenmiştim. Benim kedi kızım yapabiliyorsa… hem de kendi başına… içgüdüleriyle… ben de başarabilirdim! 

Yola çok cesur çıktım, doktorla baştan pazarlık ettim: “Evde doğurabilirim ama ameliyat dersen yardımcı olamam, KORKUYORUM!”  O da ikna olmuş görünüyordu. Beklenen doğum tarihine 8 gün kala doktorumun “4 gün buralarda yokum, sana bir hap vereceğim, rahim ağzına koy, bebeği doğurtalım” demesiyle hedeflediğim doğuma teğet yeni bir müdahale yöntemi öğrenmeye doğru yola koyuldum. Doktor bağımlısıydım, başka birine güvenemeyeceğimi düşünüyordum. Normal doğurmak istiyordum ancak “doğa”nın yöntemleri konusunda çok fazla bilgi sahibi değildim.

Gece uyumayıp sabaha karşı o hapı yerleştirdim. Sabah kasılmaların tetiklenmesi ile hastaneye yerleştik. Tabii ki kendi zamanında başlamadığı için açılma 2cm.’de kaldı. Akşama kadar bekledik, gece 22:00 sularında suni sancı ile doğuma yeni bir müdehale yapıldı, sancı sonrası epidural alarak doğumda ıkınmaları hissedemeden yaşadım, geniş bir epizyo ve üzerime abanan ebe ile doktorun gece 24:00 itibariyle evinde, yatağında olması itinayla sağlandı. Yine de dinlediklerim içinde iyi biten bir doğum hikayesiydi. Beklenen doğuma 8 gün vardı ve kızımı kucağıma almıştım işte… Doğar doğmaz yıkanmaya gitti, hatta hemşire olmayan meme ucum nedeniyle bebeğin ememeyeceğini iddia etti ve hızlı bir emmeden sonra gece boyunca bebek odasındaydı. 6 saat sonra yanına gittiğimde hala uyuyordu, uzun bir yoldan gelmişti ve yorgundu. Tam 3 sene sonra bugün biliyorum ki çok stresli bir doğum yaşamış, gece boyu uyuması bundanmış… 

İkinci hamileligim bir sürprizdi, öğrendiğimde yolum belliydi. Bir aksilik olmadıkça doğal bir doğum yapacak, çevremde hep doğalı destekleyen insanları tutacaktım. Hazırlık kısmında zihinsel olarak kendimi besledim ancak hem iş hem de büyük kızımın ihtiyaçları derken fiziksel olarak hazırlanma şansım neredeyse olmadı. Hergün yaptığım yürüyüşler dışında ne hayal ettiğim gibi yoga yapabildim, ne de yüzebildim.

34. haftada kan değerlerim düştü, demiri desteklemek için fikirlerine güvendiğim bir doktora danışırken kendimi doktor değiştirmiş buldum. Bu kararım için bugün çok mutluyum.

Doğumda yanımda eşimin ve doktorumun olmasını planlamıştım. 

Son haftalarımda birgün doula eğitimi alan şahane insan Damla Çeliktaban ile tanıştım. Zamanımın çoğunu evde bekleyerek geçirmeyi planladığımdan doğumda yanımda olmasını rica ettim. Eşimin duruma göre büyük kızımızın yanında kalması gerekebilirdi. Damla memnuniyetle kabul etti.

38. haftadaydım. Bir gece arkadaşlarımızdaydık. Kasıklarımda ağrı vardı ama hamile halimle parkta düşen kızımın yanına koştuğumdan hissettiğim kasık ağrısını doğumun yaklaşmasına yormadım. Ayni gece bolca tuvalete taşındım. Doğa doğal bir lavman yapıyordu bedenim, henüz farkında değildim. Sabah kalktığımda her zamankinden biraz daha uzun süreli kasılmalarım dışında bir belirti yoktu. Bunları 6. aydan beri yoğun şekilde hissettiğimden yadırgamadım.

Doktorum Gülnihal Bülbül ertesi gün olan randevumu o güne alarak beni görmek istedi. Saat 11:00’de yanına gittigimde 6 cm. açılma vardı. Son 2 hafta suyum artmıştı ve bebek iriydi. Açılma çoktu ama bebeğin kafası henüz mobildi, doğum yoluna girmemişti. Doğum hemen başlayabileceği gibi gece geç de olabilirdi. Eve bile uğramadan hastaneye yerleştik. Herhangi bir trafik sorununa karşı doktorum ve doğum yardımcım erkenden geldiler. Ancak kasılmalarım hastaneye girince düzenizleşti. 

Eşim kızımla evdeydi, doğum henüz başlamadığı için onu bu telaşa sokmak istememiştim. Adını kendi koyduğu kardeşinin gelmeye karar verdiğini duyunca telefonda çok sevinmişti. Eğer uyumuyorsa onu getireceklerini biliyordu bu yüzden evde babasıyla beklemek istedi.

Ailelerimiz Ankara’da olduğundan onları doğumdan sonra çağırmaya karar vermiştik. İlk doğumumda odada olan kalabalıktan rahatsız olmuştum ve bunun anne için özel bir alan gerektirdiğini düşünmüştüm. Yanımda ilk doğumumda da bana çok destek olan kardeşim vardı. 

Neredeyse bütün günü hastanede geçirmekten sıkılmıştık. Akşam 20:00 gibi Gülnihal Hanım’dan izin alarak yemeğe indik. Güzel bir çorba ve uzun bir sohbetten sonra sevgili Damla 6 kat merdiven çıkmanın iyi olacağını söyledi. Kardeşim, Damla ve ben merdivenleri çıktık. Odada eski yerlerimizi aldık. Bebeğim Çiçek, ablasının uyku saatini bekliyordu hareketlenmek için. Ülke de dahil kurtarılacak birşey kalmayınca Çiçek’i “cağırmaya” karar verdik. Onlar yerde, ben ortası delik taburemde doğumu hayal ediyor, çocukken yaptığımız ruh cağırma coşkusuyla, sessiz ve loş odada bebeği bu dünyaya gelmesi için çağırıyorduk. Gülnihal Hanım’a bu şekilde yakalandığımızda saat 22:00 civarıydı. Ona herşeyin yolunda olduğunu söyleyip gönderdikten 5 dakika sonra sancılarım başlamıştı bile… Bu sancıları suni sancıdan tanıyordum ancak ayakta hareket ederek daha kolay başedilebiliyordu. Ve beklediğim gibi suyum patladı! ¨Artık doktoru çağırabilirsiniz!¨ 

Doktorum yan odada bekliyordu. Bu haberle o da bize katıldı.

Kendime bir pozisyon seçmemiştim, içimden ne geliyorsa onu takibe kararlıydım. Sancılarım arttığında ve ıkınmalar başladığında kendimi yatağın yanına dizlerimin üzerine çökmüş buldum. Bir mağarada kendi başıma gibiydim, kimseyi duymuyordum. Sancılar artınca ¨Çiçek, yarım saate birlikteyiz¨ diyordum. Odada ben, kardeşim, doğum yardımcım ve doktorum vardı. Doktorum içeriye gelen hemşire kalabalığını da bir hamlede çıkarmıştı.

Doğumun en sıkıntılı kısmı eski doğumumdan kalan derin epizyo idi. Bu kesik diğer esneyen yerlere uymuyor, bebeğin geçmesine izin vermiyordu. Yeni bir kesi atma kararını vermek üzereydik ki, kendini kurtardı Çiçek ve müthiş bir çığlıkla geldi. Çok acıkmıştı!

Ben; ilk doğumumdaki gibi ağlamamış, kucağımdaki bu harika şeye kilitlenmiştim.

Hastane personeli anneye saygı duyduğundan önceden tüm tercihlerimi dinlemişlerdi. Bebek kucağımdan hiç alınmadı. Odada yanımda tartıldı. Yıkanmasını ve aşılanmasını istememiştim. O da benim gibi hiç uyumadı, bütün gece emdi, keyfi yerindeydi. Eşim gece bizimleydi, sabaha doğru abla kardeş buluşması için ayrıldık. Erkenden hep birlikte aynı yataktaydık. Artık 4 kişilik bir aile olmuştuk. 

Doğumumda epidural, garip müdahaleler ve “doğurtan” birileri yoktu. Çiçek’i ben, tam da olması gerektiği gibi, içimi dinleyerek doğurmuştum. Herkes yönlendirmeme izin vermişti, bence bu çok kıymetliydi.

İlginç olan ise tam 3 sene arayla biri doktor yönlendirmesi ile dışarıdan tetiklenen, birinde koluma kateter bile takılmayan, ama birebir aynı seyirde gelişen 2 doğum yaptım. Aynı mevsimde doğumun beklenen tarihinden 8er gün önce biri gece 23:45 diğeri gece 23:50’de kızlarımızla buluştuk. 2. doğumumda sadece bebeğimle değil, kendimle, içimdeki sesle, kadınla da buluşma fırsatım oldu.

Herkesin benimki gibi müthiş bir doğum tecrübesi yaşamasını diliyorum…

Gizem Topgül Sarıbıyık 

Evren’in ilk doğal doğum hikayesi
Evren’in ikinci doğal doğum hikayesi
Öykü’nün doğal doğum hikayesi
Güneş’in doğal doğum hikayesi
Mine’nin doğal doğum hikayesi
Meltem’in doğal doğum hikayesi
Asuman’ın doğal doğum hikayesi

Diğer Paylaşım

Ahu’nun İkinci Doğal Doğum Hikayesi

Sevgili Duru, Seninle maceramız 17 şubat 2017’de başladı. Reglim sadece iki gün gecikmişti ama ben …

5 Yorum

  1. yine ne güzel bir hikaye, abla-kardeş ne muhteşemler…adı gibi güzel bir ömrü olsun çiçek bebeğin 🙂

  2. bu da keyifli diğerleri de gelecek olanlar da. ne olacak bu sezeryanın hali?

  3. Yine gözlerim dolarak ve alt dudağım titreyerek okudum. İkinci doğumunuzu bu derece hayal ettiğiniz gibi yaşamış olmanız ve o muhteşem fotoğraflarınız çok duygulandırdı beni. Hiç birinize nazar değmesin; çok güzelsiniz <3
    Sevgiyle,
    Derya

  4. ikisi de harika Uzun ömürler dilerim…

  5. off muhteşem …gözlerim doldu okurken ..iki kardeşinde ömrü uzun bahtları güzel olsun 🙂

Leave a Reply