Geçen haftadan beri her şey iyiye gitse de, yerinde duran bir şey vardı. Bir süreliğine askıya almış olsak da, gündemimizden tamamen çıkmayan bir infertilite hikâyemiz vardı. Dondurulmuş embriyo transferi için harekete geçmemiz gerekiyordu. Ben sürecin nasıl işleyeceğini, ne zaman başlayacağını konuşmak için doktorumla görüşmek zorundaydım. İstemeye istemeye randevu aldım. Ayaklarım ve kalbim gitmek istemese de gittim. Doktor beni görür görmez bombayı patlattı: ”Kendine geldin mi nihayet?“
Evet, tam da bu sebepten gitmek istemiyordum. Kendime gelmem, negatifin etkisini az da olsa üzerimden atabilmem uzun sürmüştü. Doktor da 10 ay ara vermemin sebebini doğru teşhis etmişti. Yine benden çok umutlu olduğunu, negatif sonucuma şaşırdığını anlattı. Artık hamile kalamayışımın sebebini bulamadığını, hormon değerlerime göre hamile kalmam gerektiğini düşündüğünü söyledi. İnfertilite ile bağlantılı olarak yapılmamış tek bir araştırma vardı. Onu yapmadan yeniden bir tedavi süreci başlatmayacağını söyledi. Eşimden ve benden bazı genetik testleri istedi. Belki de sorunu yanlış yerde arıyor olabilirdik. Testlerin sonucu çıkınca yeniden görüşmek üzere anlaştık.
Bu testleri yaptırmak için bir piyasa araştırması yapmam gerekiyordu. Çünkü özel hastane ve laboratuarlarda oldukça pahalıya mal oluyordu. Devlet hastaneleri ücretsiz yapıyordu ama oradaki doktorlar da özel doktorların istediği tahliller konusunda çok hassastı. Özel hastane ve laboratuarlardan aldığım fiyatlar, işin bütçemizi çok zorlayacağını gösterince devlet hastanesine gitmeye mecbur kaldık. Ama devlet hastanelerinden umudu kesmememi sağlayan bir tecrübeydi. Güler yüzlü personel, doktor, hemşire barındıran bir hastaneydi seçtiğimiz yer. Doktorun tahlilleri yapmayı kabul etmeme ihtimaline karşı tüp bebek doktorum uyarmış, gerekirse 3-4 düşüğüm olduğunu söylememi tembihlemişti. Ama ben bu işe yalan karıştırmak istemiyordum.
Randevu günümüz geldiğinde, sabahın erken vaktinde yola çıktık. Hastane çok uzak ve çok iyi bilmediğimiz bir semtte olmasına rağmen kolayca ulaştık ki bu moralimi çok yükseltmişti.
Sıramız geldiğinde doktorun odasına girdik. Ben durumu olduğu gibi, yalansız anlattım. Bir kimyasal gebelik geçirdiğimi, negatif 3 aşılama, 1 tüp bebek tedavimiz olduğunu buna rağmen gebelik elde edemediğimizi ve doktorun artık hiçbir sebep bulamadığını anlattık. Hiç itiraz etmeden gerekli tahliller için istek formu doldurdu. Hatta eşimle kendim için ayrı ayrı randevu aldığım için diğer randevuyu beklememiz gerekirken, ikimizin işlemini de yaptı ve bizi beklemekten kurtardı. Hastaneden çıktık, o gün eşimin doğum günüydü. Yürüye yürüye salacak’a kadar geldik. Kız kulesinin karşısında oturup eşimin en sevdiği şeylerle, çekirdek ve çayla doğum gününü kutladık. Akşama kadar gezip, tozduk. Keyfimiz yerindeydi. Tahlil sonuçlarını yaklaşık 1 ay sonra alacaktık.
Bu sırada ben yaklaşık 1 ay önce, doktorun PKOS‘lularda işe yaradığını söylediği ilacı da hayıtı da bırakmıştım. Çünkü kilo verdiğim ve egzersiz yaptığım için durumumun düzelme gösterdiğini düşünüyordum ve içten içe bunu teyit etmek istiyordum. İlaç ve ilaç benzeri bir şey kullanmadan zamanında adet görüp göremeyeceğimi görmek istiyordum. Siz delilik deyin ben de cesaret diyeyim ikisini de bıraktım. Ve bana göre mucizevi bir şey oldu. Olması gereken zamanda tamamen doğal olarak adet gördüm. Bu harikaydı ve umut vericiydi. O ay yumurtlama sürecini çok dikkatli takip etmeye karar versem de her gün ateş ölçmek için yeterli motivasyonu bulamadım. Ama akıntı değişiklikleri ve ağrılar gibi belirtileri takip ediyordum.
İnternetteki hesaplayıcılara göre yumurtlama günüm ayın 17-21. Günlerine denk geliyordu. Ama eşim ayın 19’unda şehir dışına çıkıyordu. Bu da değerlendirilecek 2 günümüz var demekti. Eşimin gitmeden halletmeye çalıştığı acil işleri vs. derken bu ayı da kaçırdığıma inanmıştım. Eşim muhteşem bir Ege turuna katılmak üzere yola çıktı, ben de pijamalarımı, kitabımı, bilgisayarımı alıp annemle babamın evine gittim. İlk bölümü henüz yayınlanmış olan bebek yapım günlüğüme gelen yorum ve tepkileri takip ediyor, bir yandan da ikinci bölümü yazıyordum. Hatta sonraki haftamın yoğun geçeceğini bildiğim için 3. Bölümü de hemen hemen bitirmiştim.
Orada kaldığım günlerde başlayan şiddetli kabızlık ve meme acıması zaman zaman acaba sorusunu aklıma getirse de fazla durmuyordum üstünde. Çünkü hem tüp bebekle bile görmediğim pozitifi doğal yoldan görme ihtimali kafamda oldukça düşüktü hem de belirti aramak için çok erken bir zamanda olduğumu düşünüyordum.
Bu arada annemlerdeki yoğun tempo, gelen- giden, kardeşimin doğum günü derken sürekli aklım dağılıyordu. Fırsatını bulmuşken anneme iyi bir temizlik yaptıktan sonra eşim döndü, ben de evime döndüm.
Yaklaşık 10 gün sonra sınavlarım vardı, ders çalışmam gerekiyordu, evde temizliğe ihtiyaç vardı, yazlıkların çıkarılıp, kışlıkların kaldırılması gerekiyordu. Ama hiçbir şey yapmak içimden gelmiyordu. Günlük gerekli olan işlerimi bile zor yapıyordum. Halsizlik, isteksizlik, uyku hali… üçünün karışımı bir durumdaydım. Adet ağrılarım yavaş yavaş başlamıştı ve içimdeki acabalar da hemencecik sönüvermişti. Üzerimdeki haller de belli ki adet öncesi gerginlik sendromundan bir demetti.
Hesaplarıma göre adet günüm sınavın olduğu güne denk geliyordu. Ama sınav geçmesine rağmen hala gelmemişti. Tam da adetim düzene girdi diye sevinirken bu da nereden çıkmıştı?
Bu arada bir yandan da kabızlık sorunuyla uğraşıyordum. İçtiğim bitki çayları, yediğim günkurusu kayısılar hiçbir işe yaramıyordu. Son zamanlardaki beslenme şeklimle alakalı olduğunu düşünüyor, acaba ekmeğe yeniden başlasam mı diye kara kara düşünüyordum.
Adetim hesaplayıcının verdiği tarihten sonra 3 gün gecikmişti. Ama ben bunlara alışkındım 50 günde bir adet gördüğüm zamanlar da olmuştu ne de olsa…
Bir sabah uyandığımda çok az görüştüğüm, eski bir arkadaşım facebooktan mesaj atmıştı. Numaramı istiyor, beni arayacağını söylüyordu. Merakla yazdım telefon numaramı. Biraz sonra aradı. Büyük bir heyecanla rüyasında beni kucağımda bebeğimle, yeni doğum yapmış halde gördüğünü anlattı. Arkadaşım bu rüyadan fazlaca etkilenmişti. Ama ben yedi yıldır bu tarz rüyalara hem kendimden hem başkalarından o kadar alışkındım ki çok da etkilenmemiştim. Eğer bir gelişme olursa muhakkak haber verme sözü vererek kapattım.
Aradan 3 gün daha geçmişti. Hala adet olmamıştım ve kasıklarıma giren şiddetli kramplardan da çok şikayetçiydim. Bu sırada çok şiddetli sırt tutulması yaşıyordum acaba ilaç içsem mi içmesem mi diye düşünürken “Yıllarca içmedim de ne oldu? İçeyim gitsin” dedim ve bir kas gevşetici bir de ağrı kesici içtim. Oh işte rahatlamıştım. Ağrım sızım kalmamıştı. Bu iki ilacı iki gün içtim. 5. Gün sabah uyandığımda ağrım hafiflemişti hala adet olmamıştım ve üzerimde kelimenin tam anlamıyla bir “salaklık” vardı. Odadan odaya geçiyor ne yapacağımı bilmez bir halde dolanıyor, bir şeyi unutmuş da hatırlayamıyormuş gibi huzursuz huzursuz dolaşıyordum.
Bu hallerle kahvaltımı yaptım, kardeşimle konuştum; kabızlığımdan, göğüs acımdan, karnım ağrımasına rağmen hala adet olmayışımdan bahsedince kendisi bir hamilelik geçirdiği için hamile olmamdan şüphelendi. Beni test yapmaya ikna etti. Aslında benim seçeneklerim arasında test yapmak yoktu. O kadar çok evde test yapıp tek çizgi görmüştüm ki son zamanlarda hiç yapmıyordum. Kardeşimin ısrarına dayanamadığımdan evden çıktım. Önce markete gittim. Saçma sapan bir sürü şey aldım. Eczaneye gitmekten korkuyor gibiydim. her zaman gittiğim, çalışanlarıyla ahbap olduğum eczaneye gitmedim. çünkü oradan test alırsam sonucu sorabilirlerdi. Nasılsa negatif çıkacaktı… Bu muhabbetlerden çok sıkıldığım için tanımadığım birinden almam gerekiyordu. Ben de hiç gitmediğim diğer eczaneye gittim. Testi aldım eve geldim.
Ama önce test yapacak cesareti toplamam gerekiyordu…
Dilek
- Evde Cilt Bakımı - 10/31/2017
- Çocuğumun Bağışıklık Sistemini Nasıl Güçlendiririm? - 10/23/2017
- Çocuğun Şiddet Eğilimlerini Nasıl Yok Edebiliriz? - 10/10/2017
dilek, öykümüz ve hastalıklar, hatta gebelik belirtileri bile öyle benziyor ki… iyi haberlerini bekliyorum.
Ya amaaaa, hikaye tam da en heyecanlı yerinde bırakılır mı? Aşkolsuuun 😉 inşallah sizi mutlu edecek şekilde devam ediyordur 😉
Benim 2 nokta kafama çiviyle çakılıp takıldı:
1- Doktor demiş ki: ¨İnfertilite ile bağlantılı olarak yapılmamış tek bir araştırma var¨. Doktor şaka mı yapıyosun doktor? Doktor bu ne?? Böyle bir laf etmek, ¨kanserle ilgili büyün çalışmaları yaptık, çare bulamadık, bitti herkes evine.¨ demeye benziyor. Ne kadar güzel saçmalamış öyle 🙂
2- Bir başka doktor demiş ki: ¨Gerekirse 3-5 düşük yaptım de¨ Haydaaaaa… yahu koskoca doktor olmuşusun ama yaş 12'de kalmış. Hastayı yalan söylemeye teşvik etmek de ne demek??? Ne biçim doktorsun sen demek istiyorum izninizle…
Evet gelecek haftayı iple çekiyorum ben de 🙂
Eren
Ama ama ama yaaaa burda birakilirmi dilek:( nasil beklicem ben haftaya kadar pofffff:((( yoksa bu isin sirri bebek yapim günlüğü yazmaktami eren? 🙂
Canan
Ama ama ama yaaaa burda birakilirmi dilek:( nasil beklicem ben haftaya kadar pofffff:((( yoksa bu isin sirri bebek yapim günlüğü yazmaktami eren? 🙂
Canan
yazıyı en heyecanlı yerinde bıraktığımın farkındayım ama hem yazı çok uzayacaktı hem de biraz heyecan yapmak istedim 🙂
Eren kafana takılan soruların bendeki cevaplarını vermek istiyorum.
1- bu ikisi aynı doktor. tüp bebek tedavimi yapan doktor.
2- infertilite ile ilgisi olup bizde incelenmeyen tek şey bu genetik testlerdi. doktor bunu kastetti. bu araştırmayı yapmadan yeni bir süreci başlatmak istemedi yani özetle.
3- yalana teşvik konusunda aynı fikirdeyim seninle. kendi doktorum, devlet hastanesindeki doktorun özel doktorun istediği testleri yapmaya yanaşmayacağını varsayarak bir anlamda yardımcı olmaya çalıştı. olandan daha vahim bir tablo çizersem daha fazla ilgilenir diye düşündü. ama ben de yine de yalansız olsun istedim ve Allah da yardım etti. sorun yaşamadım çok şükür.
bu cevaplar seni tatmin etti mi? etmediyse tamam, ettiyse anlatım tarzımı sorgulamam gerekecek.çünkü net ifade edemiyorum demektir. :)))
haaa ben de sandım ki infertilite hakkında dünyada yapılan çalışmalardan bahsediyor :))
senin anlatım tarzın gayet süper, benim anlayışımda problem var 🙂
Eren
inşallah sonuç pozitif dir dilek
Özel dr a gidip arada test vs ihtiyaçlari içın ya da takipleri özelde yapip doguma yakın doğumu orda yapmak icin devlete uğrayınca devlet hastanesindeki dr lar trip atıp kızabiliyorlar. bu zamana kadar nereye gittiysen oraya git diye hastayi ağlayarak geri çevirenler bile varmis. böyle bir ihtimalden ötürü yalan soyle demiş olabilir dr
Özel dr a gidip arada test vs ihtiyaçlari içın ya da takipleri özelde yapip doguma yakın doğumu orda yapmak icin devlete uğrayınca devlet hastanesindeki dr lar trip atıp kızabiliyorlar. bu zamana kadar nereye gittiysen oraya git diye hastayi ağlayarak geri çevirenler bile varmis. böyle bir ihtimalden ötürü yalan soyle demiş olabilir dr
Dilek;
Farkında mısın,sen bunu hep yapıyorsun:(
İşte şimdi anlatacak derken hep yarım kalıyor ve ben çok merak ediyorum diğer haftayı..
İnşallah güzel haberler gelecek senden,görüşmek dileğiyle:)
"arkası yarın"larla büyümüş bir neslin üyesiyim. bilinçaltımda neler var kim bilir? 🙂
yazı çok uzayacaktı biraz da o yüzden burada bıraktım.
Bir hafta geçti ama yazı yok çok meraktayım umarım şu anda birkaç beben vardir ;))
Bir hafta geçti ama yazı yok çok meraktayım umarım şu anda birkaç beben vardir ;))
yeni yazı yayınladı ama yine de söyleyeyim. bir kaç değil ama bir bebem var şu anda içimde kımıl kımıl :))