Herkese merhaba,
Geçen yazımda tatile çıkma heyecanından bahsetmiştim. İki hafta tatili gözümüzde çok büyütmemeliymişiz. Göz açıp kapayıncaya kadar bitti işte. Şikayet de etmek istemiyorum ama çok hızlı geçti yahu! Anlatacak da birçok şey birikti. Burnuma mutfaktan dolma kokularının geldiği bayram akşamından yazıyorum bu haftayı.
Evet, buradan da anlaşıldığı gibi iştahım açıldı. Ama ne açılma… O kokulardan midesi bulanan nazlı anne adayı gitti yerine ıssız bir adada günlerce aç, susuz kalmış bir insan geldi. O günleri de özel oldukları için seviyordum fakat bugünlerde daha iyiyim. Tatil sebebiyle dikkatli beslenmeye iki hafta kadar ara verdim. Çok zararlı şeylerden yine uzak durdum. 4 aydan farklı olarak ne mi yedim? Dolma, tatlı, turşu, bir tane hamburger vs. Bayramı da bitmesine yakın yine eski moduma dönüyorum. Zaten bunlardan da kuş kadar yedim.
Evett, içimi dökerek vicdanımı da rahatlattığımı düşünürsek biraz tatil sürecimizden bahsedebilirim.
Kısaca rotamız İstanbul-Eskişehir-Datça-Bodrum-Eskişehir-İstanbul’du. Yolculukta beni tek zorlayan şey kalça kemiklerimin yolculuğun sonlarına doğru sızlaması oldu. Onun dışında hiçbir sorun yaşamadık. Datça- Hayıtbükü’nde yaşadığımız komik bir durumu da anlatayım: Artık belirgin olan karnımla denize girmek ilk başta çok ilginç gelmişti. Tam bu alışma sürecinde Tuncay’ın peşinden denize girerken yanımızda yüzen bir çift seslerinin duyulmadığını düşünerek “Aa kıza bak! Böyle göbek olur mu! Bizim kız yine çok iyi ya. Şimdi bütün kızlar böyle.” demez mi:)) Şimdi dönüp açıklasam denizin ortasında saçma olacak. Put gibi kaldım. Kaçamak bakışlar altında yüzmeye devam ettim.
Bu arada Hayıtbükü çocuklu aileler için harika bir yerdi. Az tatilci, kum ve sığ deniz. Belki seneye minikle gideriz diye düşündük. Yaşadığımız diğer bir olay da çocuklara verilen isimler konusunda oldu. Biz acaba kızımız olursa Narin mi koysak diye düşünürken yanımıza gelen bir abi-kardeş bu fikrimizi tuzla buz etti. Hafif toplu bir kız çocuğu kendinden beklenmedik bir sesle abisine bağırdı. Tamam buraya kadar bir şey yok. O kız çocuğu çelimsiz olan abisine vurdu. Burada da bir şey yok. Anlayacağınız biraz güçlü bir çocuk. Sonra annesi geldi ve ‘Ecemsuuuuu Ecemsuuuuu abine vurma kızım!’ diye bağırdı. Bizce o çocuğa verilmesi gereken son isim Ecemsu olmalıydı 🙂 Ama işte bilemiyorsun sonradan ne olacağını… Demek ki Narin gibi isimleri koyarken biraz da geleceği düşünmek gerekebilir. Sonra bizimki de ‘Annee daha bazlamaa var mııı?’ diye bağırabilir. Bu tezatlık bizi epey güldürdü.
Sahilde genelde çocuklu aileler olunca bol bol gözlemleme de vakit kalıyor. Her annenin çocuğuna davranışı, tepkileri, onunla eğlenmesi farklı. Mesela en çok dikkatimi çeken yaklaşık 11-12 yaşındaki bir erkek çocuğunun kıyıda annesiyle su içinde oynarken ayağını bir şeye çarpıp ağlaması oldu. Çocuk ağlamaya başlayınca (ki bence ağlamadı mızmızlandı) annesi ‘Oğluşummmmm oğluşummmm benim!!! Çıkar ayağını öpücem!! Ay benim yavrummm! Oğluşumun canını kim acıttııı!!!’ diye feryat etti. Bu yaştaki bir çocuğun ayağını çıkarıp annesine öptürmesi de bana çok komik geldi. Belki bu normal bir şeydir. Yani her yaşta çocuk sevilir, öpülür, canı acıyınca üzülünür. Fakat bu gerçekten öyle çok büyük bir olay değildi ve kadının tepkisi benim gözlerimin hayretle büyümesine yetti. Tuncay ile göz göze geldik ve çaktırmadan gülmeye başladık.
Sonraki rotamız Bodrum-Eskişehir idi. Ama biz Bodrum’dan sonra Eren ve Leyla’yı görmek için Kuşadası’na geçtik. Leyla bizi görür görmez hatırladı ve üzerimize atladı! O kadar sevgi dolu bir çocuk ki… Kaldığımız süre boyunca Tuncay ve bana bol bol sarılıp, öpüp, çok sevdiğini söyledi durdu… Erenciğim de bebek için bize burada bulamayacağımız birçok şeyi Amerika’dan getirmiş. Getirdiklerine bakarken oldukça heyecanlandım. Kullandıkça hepsinden bahsedeceğim.
Bebeğimiz artık 17 haftalık. Cinsiyetini de salı günü öğreneceğiz. Yavaş yavaş sürecin yarısına yaklaşıyoruz. Nasıl geçti, ne zaman bitti 17 hafta anlamadım. Son iki haftadır gözle görülür tek değişiklik karnımın daha hızlı büyümesi ve sürekli olarak da karnımın ya sağ tarafının ya da sol tarafının ağrıması oldu. Bir de duş alırken göz kapaklarımda suyun değmesiyle inanılmaz bir ağrı meydana geliyor. Bunun nedenini henüz çözemedik. Resmen işkenceye dönüştü banyolarım. Acaba uykusuz mu kalıyorum diye düşündük fakat gün içinde de uyuyorum. Neyse kısa sürede geçer umarım.
Hamilelikten önce olan kıyafetlerimin bazılarında düğmeyle ilik kavuşmazlığı da başladı 🙂 Tam da işe başlarken harika oldu. Yeni bir şeyler almanın vakti geldi galiba.
‘Ah nerede o eski bayramlar’ demeyen ailelerdeniz biz. Bayramlarda bütün aile sıraya geçer, el öperiz. Bu fotoğrafta bunun en güzel kanıtı. Seneye bizim minik de en arkadaki yerini alacak 🙂 Hepinize mutlu bayramlar diliyorum. Umarım herkesin bayramı bizimki kadar güzel ve mutlu geçmiştir! 🙂
Başak
- Evde Cilt Bakımı - 10/31/2017
- Çocuğumun Bağışıklık Sistemini Nasıl Güçlendiririm? - 10/23/2017
- Çocuğun Şiddet Eğilimlerini Nasıl Yok Edebiliriz? - 10/10/2017
fotonuzdan görebildiğim kadarıyla kızınız olucak ALLAH hayırlı evlat versin sağlıkla kurtulun inşallah…
Ne mutlu… ben de hamileliğin 2. ayında tatile gitmiştim..yüzerken bir yandan karnımı seviyordum bebeğimle yüzüyorum diye… n güzel bir heyecan…bugün öğrenmiş olmalısınız cinsiyeti paylaşmayacak mısınız bizimle? Allah hayırlı doğumla sağlıklı bir evlat versin…
Eskişehirliyiz galiba :)) keyifli hamilelik kolay doğum diliyorum size…
Eşim Eskişehirli 🙂 İyi dilekleriniz için çok teşekkür ediyorum. Gelecek yazımızda cinsiyeti açıklayacağız:) Heyecanlı olsun biraz..
Ben 17 haftalık hamilegim ve oğlum olacak utrosanda bebeğimin böbrekleri sınırda çıktı yani biraz büyükmüş bu ilerde düzelir mi yorumlarınızı bekliyorum
Ben 17 haftalık hamilegim ve oğlum olacak utrosanda bebeğimin böbrekleri sınırda çıktı yani biraz büyükmüş bu ilerde düzelir mi yorumlarınızı bekliyorum