Geçen haftanın kitabı Zogi idi. Bu hafta Ateşin Dereyi Kurtardığı Gece‘den bahsedeceğim.
Ebeveyn olma serüvenimin ilk aylarından beri kafamı kurcalayan bir konudur; çocuklarla hangi konular nereye kadar konuşulmalı? Örneğin çevresel meseleler; küresel ısınma başka bir deyişle iklim değişikliği, doğanın tahribatı, biyolojik çeşitliliğin yok olması, dünya üzerinde varlığının ilk elli yılında binlerce can almış ve hala almaya devam eden nükleer denilen bela, kirlenen topraklarımız, havamız, gıdamız… Şu anda bu karamsar tabloyu aklımdan geçirirken bile yüreğim daraldı. Miniklerimizin doğayı sevmesini ve korumasını istiyoruz ama bu kadarını bilmeden, yaşadıkları dünyanın yükünü sırtlanmadan da elbet bu bilinci verebiliriz gibi geliyor.
Doğada çocuklarla beraberce geçirilerek güzel zamanlar, doğa üzerine düşündüren masallar, doğanın tüm güzelliklerini ortaya koyan resimler, müzikler, kısacası sanat ürünleri, kaygılara yer vermeden doğa üzerine düşünmemize, konuşabilmemize yardımcı olabilir.
Bir ressam bir dereyi kurtarabilir mi?
“Çin ressamları resimlere hayat vermeyi bilirlerdi: Kâğıdın üstüne çizer çizmez atları kaçar gider, dükkânın duvarına çizdikleri turna uzaklara uçmak için kanat çırpmaya başlar ve ta uzakta yaşlı Vang-Fo daha yeni kurumuş bir tablonun denizinde kayığıyla süzülürdü.
Bu öyküyü onlar gibi olamadığım için yazdım, kendimi avutmak için.”
Ateşin Dereyi Kurtardığı Gece, geçen sene iş çıkışı eşime doğum günü hediyesi almak üzere uğradığım kitapçıda karşıma çıkmıştı. Sayfalarında şöyle bir gezinince her bir sayfanın yağlıboya tablo etkisi uyandırdığı bu kitaba aşık oldum. Masalsı kurgusu, şiirsel anlatımı beni içine alıvermişti. Yol boyunca satır satır okumuş çok keyif almıştım.
Odile Kayser, ve Marc Buléon’ın kaleme aldığı, kitapta zamanla kuruyup giden, içindeki balıkları, canlıları yok olmuş bir dere tasvir ediliyor. Dere kuruduktan sonra çevresindeki insanlar da onu terk ediyor. Bir kaplumbağa, derenin her anını yaşamış yaşlı bir Çinli ressam Çoğ ve bir turna kuşu derenin yakınından ayrılmayan son canlılar. Çoğ, çok sevdiği ve her anını resmettiği dereyi bu halde görmekten büyük üzüntü duyuyor. O nedenle resim yapmayı da bırakmış. Gördüğü bir düş, ona tekrar resim yapmak için ilham veriyor. Dereyi hatırladığı en güzel haliyle resmetmeye başlıyor. Çoğ resim yaptıkça dere de kahkahalar atarak tekrar çağlamaya başlıyor. Hikayeyi okurken şu an Anadolu’nun dört bir yanındaki derelerin üzerine kurulan HES’leri ve yok olan derelerimizi hatırlamamak imkansız.
Nesin Yayınevi’nin Çocuk Cenneti Kitaplığı serisinden yayınlanan bu kitabın arka kapağında bulunan yaş cetveli 4,5 – 7,5 yaş grubunu kapsıyor. Bence daha büyük yaş grubu da resimlerine bakmaktan, kısa metinler de olsa şiirsel anlatımından hoşlanabilir. Etkileyici resimleri de yine Odile Kayser’e ait olan kitabın orijinal dili Fransızca olmasına rağmen Uzakdoğu motiflerini her satırda yakalamak mümkün. Ali Nesin’in akıcı ve Türkçe’ye uyumlu şiirsel çevirisinden de bahsetmeden geçmek olmaz. Gerçekle düş arasında gidip gelen, açık uçlu bir anlatım dili hakim olduğundan çocuklarla hikayenin sonrası üzerinde fikir yürütmeye ve hayal kurmaya olanak yaratılabilir.
Dünya üzerindeki tüm nehirlerin özgür olduğu günleri görebilmemiz dileğiyle herkese keyifli okumalar.
- Evde Cilt Bakımı - 10/31/2017
- Çocuğumun Bağışıklık Sistemini Nasıl Güçlendiririm? - 10/23/2017
- Çocuğun Şiddet Eğilimlerini Nasıl Yok Edebiliriz? - 10/10/2017