Anasayfa / BYBO / Yapım / Doğum Hikayeleri / Dilek’in Doğum Hikayesi

Dilek’in Doğum Hikayesi

Doğum hikayesini bebek 101 günlük oluncaya kadar ertelemek pek iyi bir tercih değilmiş. Gündem değişmiş, hayat değişmiş, dengeler değişmiş duygular değişmiş, hayattaki her şeyin yeri değişmiş bu 101 günde… 

Size en son 40. Haftanın başında yazmıştım. 40. Haftada açılmam olduğu ama sancım olmadığı için kontrollerim sıklaşmıştı. Doktorum sürekli bebeğin baş çevresinin normalden biraz fazla olduğunu bunun da zor doğum dmek olduğunu söyleyip duruyordu. Benim gibi bir hastayı normal doğumla riske atmak istemediğini anlatıyordu sürekli. Zor doğumun geçmişteki kalp ameliyatımla birleşince kötü bir şeye sebeb olmasından endişe ediyordu. Her muayene tartışma havasında geçiyordu adeta. Ben normal doğum diye o da sezaryen diye diretiyordu. İğneyi bırakmıştık, bebek iyice büyümüştü, kafa çevresi olması gereken ölçüde değildi. Direnmek istiyordum ama korkmaya da başlamıştım. İşin kötüsü doğum çok yakındı ama ben normal doğumdan da sezaryenden de korkuyordum.
Bana sezeryan ihtimalinden ilk bahsettiğinde “sezeryana mecbur olsak bile bebeğim ne zaman gelmek isterse o zaman olacak, erkenden almayacaksınız ama…” diyerek sonuna kadar bekleyeceğimi söylemiştim doktora. 

Yine de normal doğum konusunda son ana kadar ısrarcı oldum. O kadar ki doktor kendisine kalsa asla normal doğuma almayacağı bir hastayı normal doğum yaptırmayı kabul etmek zorunda kaldı. Ama onun da bir şartı vardı. İşler ters giderse ya da uzun sürer de ben zorlanırsam sezeryana alacaktı. Ben de kabul ettim. Doktorum kendi fikri başka olmasına rağmen normal doğum konusunda bana söz hakkı vererek güvenimi kazanmıştı.
Son haftayı kontole giderek, evi toparlayarak/ temizleyerek geçirdim. Uzun süre yapamayacağıma inandığım şeyleri yapmaya çalıştım. Arkadaşlarımla olmak, tiyatroya gitmek gibi. Oyun bittiğinde oyuncular selamlama için sahnenin ucuna yaklaştılar. En ön sırada kocaman karnımla beni gören kadın oyuncu şöyle bir süzdü beni. İçinden ne geçirdiğini bilmek isterdim ☺. 

Doktor 40. Haftanın dolduğu gün hazırlanıp hastaneye gitmemi duruma göre beni belki doğuma alacağını söyledi. İğneyi kestiğimiz için fazla beklemek istemiyordu. Hastaneye gideceğimiz günün sabahında nişanımın geldiğini gördüm. Hafif hafif sancım da vardı. Hastaneye gittiğimizde doktor yatışımı verdi. Suni sanci vermek suretiyle süreci başlatacaktı. Güle oynaya odaya yerleştim. Damar yolu açıldı, serum bağlandı, formlar dolduruldu, bilgiler alındı. Sancı hafif hafif yoklamaya başlamıştı. Ama henüz tatlı tatlıydı. Saatler hızla geçiyordu, sancım çoğalıyordu ama oğlum adeta midemdeydi hala. Sancim vardı, 6,5 cm açılmam da vardı ama bebek yukarıdaydı. Sancım iyice çoğalıp su kesem de patlayınca doktor yürümem gerektiğini yoksa bebeğin aşağı inmeyeceğini söyledi. Ama yürüyemiyordum. Tıpkı adet günlerimde olduğu gibi bacaklarım güçsüzdü. Ayağa kalkmaya çalışınca yeni doğmuş kuzular gibi titriyordu bacaklarım. Bu noktada doktor doğumun zor olacağını vurgulamak yerine beni cesaretlendirseydi başka türlü sonuçlanır mıydı bilemiyorum. Ama riskli grupta olan bir hamile olarak doğumun bebeğime ve ya bana zarar verme ihtimali, son noktaya gelmişken beni korkutuyordu. 

Normal doğumda ısrar ederek yanlış mı yapıyorum diye düşümeye başladım. Sonunda Doktora göre çoktan verilmesi gereken kararı verdım. Sezeryan…
Sürecin seyri değişince suni sancıyı çıkarttılar ama benimki planlı bir sezryan olmadığı için doktorun ve ameliyathanenin hazırlanmasını beklemek zorundaydm. Suni sanciyi çıkartmalarına rağmen Sancım çok sık ve çok şiddetliydi. Sancının geçtiği saniyelik aralıklarda uykuya dalıyordum. Yeniden gelince inleyerek uyanıyordum. Sonunda ameliyathaneye indik. Anestezi doktoru geldi. Uyumak istemediğimi söyledim. Spinal anesteziye karar verildi. Anestezinin etkisi mi yoksa beni uyutacak bir şeyler mi verdiler bilmiyorum ama ne küçük bir heyecan ne de korku vardı. Uyuyup uyanıyor gibiydim. Yine sürekli sorular soruyordum. Bebeğime zarar verir mi bu ilaç? Başım ağrıyacak mı? Ne zaman hissetmeye başlayacağım? Dünya tatlılısı anestezi uzmanı da cevaplıyordu. Sonra uyur gibi olmuşum. Hatırladığım ilk şey hemşirelerin “aa sarışın, tosun gibi maşallah, beklediklerine değmiş” deyişleriydi. O baygın halimle sorduğum ilk soru “gerçekten zor mu doğarmış?” oldu.
Buraları hayal meyal hatırlıyorum bir ara bebeğimi gösterdiler bana ama hiç beklediğim kadar duygusal bir sahne olmadı. Şiş gözlerine bakıp kendime benzettim aslında hık deyip babasının burnundan düşmüş oğlumu ☺.  undan sonrası yine hayal meyal. 

Tamamen kendime geldiğimde dikiş de bitimişti. Artık yukarı odama çıkacaktım.
Bu arada yukarında olan biteni de anlatmadan edemeyeceğim. Ben ameliyattayken yakınlarımı odama almışlar, odadaki televizyonun ekranından benim ameliyatımın aşamalarını takip edebileceklerini söylemişler. Ama planlı bir ameliyat olmadığından sanırım bilgilerim ekrana gelmemiş. Bu da zaten bana bir şey olmasından aşırı derecede endişe duyan annemi iyice endişelendirmiş. Sürekli hemşirelere sormak, farklı birimleri arayıp sormak suretiyle hastaneyi de biraz birbirine katmış. Sonunda hastanede çalışan kardeşimin arkadaşı ameliyathaneye inip kendi gözleriyle görüp ikimizin de iyi olduğunu söyleyince biraz rahatlamış.
Ameliyathanenin çıkışında eşim beni bekliyordu. Elini sımsıkı tuttum. Hiç bu kadar çok özlememiştim onu. O beni merak ediyordu ben bebeği… Kime benzediğini sorup duruyordum. Nedense tıpkı kendisine benzediğini bana söylemedi.
Odama çıktım, hemen peşimden bebeğimi getirdiler. Hemşire kucağıma verdi. 

Aman allahım! Gerçek miydi bu? Bu minicik şey benim yıllarca beklediğim bebeğimdi gerçekten. Ben ve odadaki herkes biraz ağladıktan sonra hemşire emzirmem gerektiğini söyledi. Çok fazla hareket edemediğim için hemşirenin yardımıyla meme ucumu oğlumun ağzına verdik. Çok minik ve güçsüzdü. Biraz emip bıraktı. Herkes umutsuzca “aa olmaz emmesi lazım” benzeri cümleler kurarken ben hemşireye bebeği göğsüme koymasını söyledim. Hemşire dediğimi yaptı ve minik oğlum memeyi kendi bulup cok cok emmeye başladı. Harika bir andı. Onu ilk kucağıma aldığım andan daha fazla duygulanmıştım. Tabii odadaki herkes de…
O andan sonra dünya bambaşka bir yer oldu sanki. Her şeyin herkesin yeri değişti gözümde. Çok uzun bir bekleyişten sonra gelen hamileliğime son gününe kadar inanamayan ben, bebeğimi kucağıma aldığım andan itibaren hiç yabancılık çekmedim. Sanki hep vardı gibi aşinaydım bebeğe ve bakımına. 

Hastanede 2 gece kaldıktan sonra her şey yolundaydı, artık evimize gidecektik.
Dikişlerimin acısından zor ayağa kalkıyor zor yürüyor olsam da bebeğim kucağımda çıktım hastaneden. Hamile hamile gelipi gidiyordum ama buradan kucağımda bebeğimle çıkacağıma ihtimal veremiyordum. Korkular peşimi bırakmıyor, kâbuslar da buna tuz biber. Ama işte olmuştu. Kucağımda bebeğimle hastaneden çıkmış, evime gelmiştim. 

Doğum hikayesini bebek 101 günlük oluncaya kadar ertelemek kötü bir seçimmiş, evet. Ama yazmak için geçmişe döndükçe o kaygı dolu, zor günlerin geçmiş olduğunu görmek harika.
Ben doğum hikayemi bitirmeye çalışırken Muhammed yatağında uyuyor. Emziğini de atmış demek ki derin uykuda. Bir an önce sabah olmasını ve Muhammed’in uyanır uyanmaz beni görünce sevinip gülümsemesini yeniden yaşamak istiyorum. Sabahları uyandıktan sonra kucak kucağa geçirdiğimiz vakitleri, artık büyüyen oğlumun agularla bana cevap vermesini doyasıya yaşamak istiyorum. Her gün yeniden, yeniden, yeniden… 

Dilek

Diğer Paylaşım

Ahu’nun İkinci Doğal Doğum Hikayesi

Sevgili Duru, Seninle maceramız 17 şubat 2017’de başladı. Reglim sadece iki gün gecikmişti ama ben …

6 Yorum

  1. Sevgili Dilek, tüm yapım ve onarım yazılarını takip ettikten sonra mutlu sonu okumak ayrı keyif 🙂
    Allah analı babalı büyütsün , uzun ve sağlıklı ömür versin kuzuya 🙂

  2. çok güzelsiniz, maşallah 🙂

  3. Dilek hanım tüm hikayenizi bir çırpıda okumak isterdim ama bende de biri 5 yalında biri 2 yaşında iki çocuk var. Ama yaşanan başarısız denemelerden sona bebeğinizi kucağınıza almanızı gözyaşları içinde okudum. Allah Muhammet bebeğe bir kardeş nasip etsin inşallah. Huzurlu ve mutlu bir hayat geçirmeniz dileğiyle;
    Esengül Baydemir..

Leave a Reply