Anasayfa / BYBO / Yapım / Doğum Hikayeleri / Naz Kız’ın Doğum Hikayesi

Naz Kız’ın Doğum Hikayesi

Sevgili BYBO,

Oğlumuz Toros geldi, hoşgeldi. Bebek yapım günlüğümle başladık, hamilelik günlüğümle devam ettik ve nihayet doğum hikayeme geldik. Bu okuduğunuz günlüğümün son yazısı olacak. 

Öncelikle Eren’e dev dev teşekkürlerimi sunuyorum. Evinin kapılarını açtı, yedik, içtik, gidiyoruz… Sağol, varol… 

Size en son 38. Haftamdan seslenmiştim. Bildiğiniz gibi plesenta previa nedeni ile zorunlu sezeryan kararı alınmıştı. Ve 39+1 de yani 23 Eylül Salı günü saat 09.00’da doğum kararı alındı. Bir gün önceden kayınvalidem ve görümce bize geldi, hazırlıklarımızı tamamladık. Salı sabahı arkadaşımız Efe doğum sürecini çekmek için bize geldi ve evden itibaren her anımızı fotoğrafladı. Evden çıkıp, arabaya binmemizle akıl almaz bir sağanak bastırdı, göz gözü görmüyordu, herkes “bereket” dedi. Hastane evimize 10 dakika mesafede olduğu için şanslıydık. 

Bu arada Padme için olağan bir gün olması gerekiyordu; onu germek istemiyorduk. Görümcem bizim araba ile her sabah eşimin yaptığı gibi onu ofise götürdü. Akşama Toros Bey’in bezi ve badisi ile tanışacaktı.
Hastaneye vardık ve yatış işlemlerini yapıp, odamıza çıktık ve yarım saat sonra doğuma hazırdım. Biraz stres yaptığım doğru ama tahminimden daha iyiydim. Bu arada kimseye haber vermeyelim, sakin bir doğum olsun demiştik ama öyle dedikçe daha da kalabalıklaştık. Bir anda arkadaşlar, akrabalar gelmeye başladı. Onları görünce heyecanım biraz daha arttı. Sonra doktorumun koridorda sesini duydum ve rahatladım. Kendisine çok güvendiğimi söylemiştim. 

Oda süsü yapmadık sadece çok değişik, komik bir kapı süsüm vardı. bu süsü çok sevdiğim bir aile dostumuz yaptı ama birazcık hoşuma gitmeyince halam oturup bu hale getirdi. Kapı süsüne Alman Hans adını verdik ☺. Oğlumun bereketi kendini ikramlıklarda gösterdi. Bir sürü eş dost, birsürü şey hazırladı, hepsinin sunumu çok şık oldu. Ben ilk gün yemek yiyemediğim için onlara aşerdim, durdum ☺. Hemşire geldi ve gitme vakti dedi; ameliyathaneye eşim, doğum koçum, halam, bir aile dostumuz derken cümbür cemaat inmişiz. Doğum koçum dediğim yeni adları ile Doula. Normal doğum yaparsam destek alacaktım ama olmadı. Yine de yanımda olmasını istedik; kendisi de stajyer, onun da ilk doğumu olduğu için o da gelmek istedi.
Herkese veda ettiğim ameliyathane kapısında bir sürü hemşire “hoşgeldiniz” demeye başladı. Ama kaç kişiye cevap verdim, hatırlamıyorum. Bir anda biri “kordon kanı” istiyor musunuz diye sordu. İleride kardeşi olursa ve bir sağlık problemi yaşanırsa diye teklif ediyorlarmış ama o kadar ticari bir amaçla sorulduğu belli ki, en heyecanlı, kafamızın en karışık olduğu yerde bu anlamsız soruyu sorup, bizi soymaya niyetlendikleri kesin. Allahtan doktorumuz bizi pahalılığı konusunda uyardı da zor duruma düşmedik. 

Ameliyathane ortamı cidden çok tatsız, benimle ilgilenen hasta bakıcı çok kötü terlemişti ve benimle aşırı yakın temastaydı; bu süreçte çok zorlandım; sonra anestezist gelip, epidural sürecini anlattı ve iğnemi yaptı; tahminimden daha iyi geçti; sonra uzandım ve gerekli hazırlıklar yapıldı. Bu arada Doula yanıma alındı, ameliyata başlamadan da eşimi aldılar. Doktorum ve asistanı hastane personeli değil; o yüzden sadece ikisi vardı, etrafta da hemşireler, bebek hemşireleri vs. Birkaç talebimiz vardı, sağolsun doktorumuz hepsine tamam dedi. Önce güzel bir müzik açtı eşim, sonra kafasına GoPro kamera takıp, bütün süreci kameraya aldı. Bu arada ben tahminimden çok çok daha sakindim ki acayip bir titreme geldi, bu noktada da Doulam Ayşegül beni nefesimle sakinleştirdi. 

Hiç tahmin etmediğim kadar zevkli bir doğum oldu. Toros biraz zor çıktı, iki üç kere göğüs altıma şiddetli baskı uygulanarak Toros’u çıkarmaya çalıştılar ve canım çok yandı ama sonra işte o büyülü an geldi ve oğlum perdenin arkasından göründü ☺. Çıktığı gibi hapşırdı ve ellerini havaya dikip, bize kızdı ☺. Çok ama çok garip bir duyguydu; benim gibi duygusal bir balık kadını boşluğa düşmüştü; duygusal olarak hiçlik hissediyordum. Ağlamadım; gülmedim, şaşkın şaşkın baktım, sonra yanıma verdiler ama ben yine anlamadım; bir an önce onun ve benim normal koşullarda karşılaşmamız gerektiğini düşündüm galiba. Zaten 2 dakika yanımda tuttular, tutmadılar ve gittiler.
Toros’u yukarı çıkarırlarken babayı da dışarı alıyorlarmış ama biz bunu konuşmuştuk ve eşim benimle kaldı. Hemşireler ısrarla çıkarmak istedi ama eşimin net ses tonu ile tartışma başlamadan bitti. Bence de doğumda bir annenin en yalnız kalmaması gereken an doğum sonrası. Çünkü bebeğin gidiyor, ortamdaki heyecan bir anda sönüyor ve sen buz gibi ortamda vücudunun toparlanmasını bekliyorsun. Sağolsun eşim beni bırakmadı; iyi ki bırakmadı; en eğlendiğimiz yer orasıydı; müthiş bir reggea müziği açtı, doktorlarımızla sohbet muhabbet derken bir baktım, herşey bitmiş, gidiyoruz. 

Gerçekten bu ana kadar ne muhteşem bir doğum deyip durdum içimden. Meğer beni bekleyen süpriz akşama gelecekmiş.
Bütün süreçler bitince odaya çııktık; asansörün açılması ile eş-dost-akraba acayip bir kalabalık vardı, oda bile çok doluydu. sonra Toros’umu getirdiler. Çok ama çok güzeldi; ilk aklıma gelen bu veledin 1 saat önce içimde olduğu ve bu mucizenin insanı deli edebileceği idi. 

Benim için en heyecanlı kısım emzirme anı idi. Tomris’in notlarını ve BYBO facebook sayfasında o kadar çok post okumuştum ki sanırım emzirmeyi takıntı haline getirmiştim ve işte o an; hemşire geldi, benim ürkekliğim, hemşirenin Toros’u tutuşu, mememe verişindeki rahatlığı iyice aptal etmişti beni ve löp diye mememe yapışan bir bebe. Allahım nasıl bir deliliktir bu! Canım acıyordu ama umrumda değildi, nasıl olsa pozisyonları iyi okumuştum, zamanla bu konuyu çözecektik. 2 dakika sonra mememde uyudu ve biz huzurla bu mucizeye bakakaldık… 

Akşama doğru epiduralin etkisinin geçmesi ile benim de süper doğum hikayem kabusa döndü.
Akşam üstü hemşire ve hemşire başı odaya gelip, karnımdaki garip şişliği kendi aralarında tartışmaya başladılar. Bu arada ben de elimle karnıma dokunamıyorum. O kadar canım yanıyor ki, bütün karnım, sırtım, organlarım akıl almaz bir ağrı içindeydi. Panik içinde nöbetçi kadın doğumcu çağrıldı, ultrasonla karnıma bakmak istiyor ama ultarsonu bile değdiremiyorlardı. Sonra başka doktorlar çağrıldı ve bir anda ortamda inanılmaz bir panik havası yaratıldı ve benim tansiyon 20’ye fırladı. Konunun ne olduğunu anlatmıyorlar ve beni korkutuyorlardı. Bu arada kendi doktoruma ulaşıldı ve hemen gelmesi söylendi. Doktorum 1 saat içinde yanımdaydı; doğumda farkettiği rahim ağzı sertliği nedeni ile kanamam dışa akacağına rahim ağzı açılmadığından içime dolmuş ve uterus içimde şişmiş şişmiş, ödem yapıp, diğer organlarıma baskı yapmaya başlamış. Saat 7 gibi doktorum beni tekrar doğumhaneye aldı ve yeniden bir operasyon yaptı; çok zor, sinir bozucu, üzücü geçti; kendimi korkunç hissettim, panikledim, tansiyonum 20’lerden inmek bilmedi. Sonra da fenalaştım ve tamamen düşürdüm tansiyonu. Sürekli panik havası da beni çok germişti; bir an önce uyumak ve unutmak istiyordum. 

Neyse ki yaklaşık 1 saat sonra odama gelmiştim. Hala gelen giden vardı ve benim gözüm kimseyi görmüyordu, oğlumu bile ☹. Mükemmel başlayan eğlenceli doğumum büyük bir travma ve ağrı ile sonlandı. Toros’u hiç anlamadım, sevemedim, acıdan kıvrandım. Bu ağrılardan kendimi kasmaktan sırtımda bir kasımı da zedelemişim, bir de o ağrı bindi üstüne, artık akıl sağlığımı kaybettiğimi sanıyordum. Doktorum da bir türlü gidemedi, o da çok üzüldü, şaşırdı. O gün yürüme, hareket etme dedi. Annemler, eşim, eş dost herkes çok üzgündü; ben ise çok ama çok yorgundum.
Ertesi gün uyandığımda, kalkıp Toros’u yatağından alamayacak olmak beni çok üzdü ve elimle doktorumun yapmasına izin veremediğim masajı ben karnıma yapmaya başladım; elimle şişliğin olduğu yeri aşağı doğru itmeye başladım, canım çok yanıyordu ama yapmam gerekiyordu ve bir anda oluk oluk kanamam başladı. Hemen hemşireleri çağırdım ve toparlanmama yardım ettiler. 

Yeni geceliklerimi giydim, saçımı başımı toparladım. Lohusa tacımı taktım ve aynı gün koridorda da birsürü tur attım, kendimi bütün gün zorladım durdum ve nihayet akşamına oğlumu koltukta emzirebiliyordum. Yine gelenimiz gidenimiz çok oldu, çok bereketli oldu. Ve sonraki gün taburcu olduk. Herşey çok şaşkınlık vericiydi; karnımda geldiğim oğlumla elele çıkıyordum, vücudum çok harap olmuştu ama oğlum hamileliğimdeki gibi bizi hiç üzmedi. Hep uyumlu, hep sakindi. Eve geldiğimiz ilk akşam çok ağladım, çok ama çok korktum; eşim, kayınvalidem süper kahramanlarımdı; çok ama çok destek oldular. İlk birkaç gün Padme’yi getirmedi eşim. Ben pek iyi durumda değildim ve bir de o stresi eklemek istemedi sanırım. 

Eve gelişimizin 3. Gününde artık hazırdım ve Padme akşam babası ile geldi. Ben yine neden bilinmez aşırı stres yapıp, salya sümük ağlamaya başladım. Oysa Padme muhteşemdi. Önce Toros’u yatağında farketmedi, sonra oradan bir ses geldiğini farkedince hırlamaya başladı; eşim elinde sürekli ödüller ile Padme’yi sakinleştirdi. Sonra ben Toros’u kucağıma aldım ve iyice yaklaşıp, koklamasına izin verip, sürekli “bravo kızıma, aferin kızıma” komutları ile Padme’yi ödüllere boğduk. Sonra da asıl sınavımızı verdik; baba paylaşımı ☺. Malum Padme babamıza bağımlı, Toros ile onun ilişkisini kabul etmesi gerekiyor. Babamız Toros’u kucağına aldı ve Padme’nin seviyesine inip, iyice koklamasına izin verdi. Daha önce oyuncak bebek ile eğitimlerimiz işe yaradı; aynı tablo bunda da olmuştu, Padme, Toros’u koklayıp, koklayıp, ayaklarımızın dibine yattı ve sonra sonra hep temas etmesine izin verdik ve çok şükür bugün hepsi yıllardır evimizdeymiş gibi uyumluyuz. Biliyorsunuz evimiz küçük; ben Toros ve Padme salonda yatıyoruz. Salonumuz iki bölmeli; Toros tam ortada, Padme bir tarafta, ben bir tarafta. Geceleri Toros ağladığında Padme kıçını dönüp, uyumaya devam ediyor. Bazen ufflayıp duruyor; bazen de “neler oluyor” bakışı ile biz yatana kadar yatağında bizi izliyor. 

Tabii tüm bu süreçte eşimin emeği, çabası, sabrı gerçekten takdireşayan. Bana kalsa çok yanlış yöntemler uygulardım; çünkü çok yorgunum, hassasım ve Padme kaşınsa, su içse bile bana batabiliyor ve kızıyorum. Oysa eve gelen küçük kardeşten sonra, büyük kardeşe sürekli kızan anne modeli süper yanlış ve ben bunu yapma potansiyelindeyim. O yüzden dengemiz babamız! Bu arada Padme de ara ara evin büyük çocuğu gibi ilgi çekmeye çalışıyor; ortada hiçbirşey yokken cama çıkıp, havlıyor ve tek gözü ile bize bakıyor. Biz tepki vermeyince inip, yerine geçiyor. Tepki verirsek yaptığı eylemi abartarak yapmaya devam ediyor ☺. Bunu eğitmenimiz bize söylemişti de tedbirimizi almıştık. Siz siz olun, evinizde köpek varsa mutlaka bebeğın kokusunu önceden tanıştırın. Biz Padme’nin yatağını bebek deterjanı ile yıkadık. Oyuncak bebek alıp, Toros’un kıyafetlerini giydirdik ve hastanede ilk gün Toros’un kirli bezi ve badisini alıp, eve getirdik ve iyice koklatıp, 2 gün evde bıraktık. Dolayısıyla Padme bildiği bir kokuyu aldığı için gerilmedi. Bu süreçte olumsuz hiçbir kelime kullanmadık; asla “hayır” demedik; yapmaması gereken şeylerde garip sesler çıkararak ilgisini çekmeye çalıştık; böylece olası bir olumsuz duyguyu Toros’a bağlamasını engellemeye çalıştık. Tabii bu demek değil herşey dört dörtlük; bence biraz şımardı mesela. Geçen gün boy hizasındaki badem şekerlerini kutularını parçalayıp, yemiş mesela ☺.

İşte Naz Kız’ın doğum hikayesi de böyle… Hayal ettiğimiz güzellikleri yaşadığımız hergüne şükrederek, birbirimize alışmaya çalışarak günlerimiz geçiyor. Hayata bakış açımı değiştirecek bir sürü deneyim yaşadım ve bugün bir anneyim. Henüz bunu hiç idrak edemedim ama umarım zamanla taşlar yerine oturacak ve bir inek duygumdan çıkıp, anneliğe terfi edeceğim. Hepiniz iyi ki bu hayatın hikayesini benimle paylaştınız; daha güzelleri sizin olsun… 

Sevgiyle Kalın, Hoşça Kalın… 

Nazlı

Diğer Paylaşım

Ahu’nun İkinci Doğal Doğum Hikayesi

Sevgili Duru, Seninle maceramız 17 şubat 2017’de başladı. Reglim sadece iki gün gecikmişti ama ben …

3 Yorum

  1. Allah analı babalı büyütsün Nazlı, Toros adıyla yaşasın inşallah! Çok çok güzel günler sizi bekliyor. Ne güzellikler, ne mutluluklar neler neler yaşayacaksınız. "Ayy esas sen şimdi gör zorluğu!" falan diyen densizlere sakın kanma. Bebek, bir kadının başına gelebilecek enn güzel şey, bu güzelliğin keyfini çıkarmaya bak. Zorluklar öyle böyle aşılır, onları boşver. Önemli olan minik Toros'la senin ve babasının (ve tabii Padme'nin) sevgi yumağı olmanız 🙂

    Gözünüz aydın!

  2. Nazlım, hep seni düşünüyor, doğum hikâyeni dört gözle bekliyordum. Şimdi iyi olmanıza ve hepimizin birbirimize alışmış olmanıza çok sevindim. Çok çok öpüyorum hepinizi. <3

  3. Ahhh ben kimleri goruyorum :)) Toros, bir kucuk adam, bizim ''minik''gelmiş. nihayet! Çok mutlu başladı bugunum. Ne güzel sürpriz oldunuz bana bir bilsen.
    Caninin çok yandigina cok uzuldum Nazlı, gözlerim dolu dolu okudum..
    Ama çok şükür geride kaldı hepsi. Sağlığınız mutluluğunuz hiç eksilmesin.
    Veee cok güzel, nefis komik küçük bir adam getirmişsin dünyaya annesi. Maşallah size, Allah ona ailesiyle birlikte sağlık neşe dolu uzun ömürler versin. Babaya da bravo ve cok selam. Padme ne iyi bir kızsın sen oyle:) Han Duvarları gibi gider bu böyle, durayım artık.. Cok sarıldım ben size, acaip cok :))

Leave a Reply