Anasayfa / BYBO / Yapım / Hamilelik / Gebelikte Şeker Yükleme Testi

Gebelikte Şeker Yükleme Testi

Bu yazıda gebelikte şeker yükleme testi konusuna netlik getirmeye çalışacağım.

Şeker zararlıdır. Bu net. Hem de çok. Ne kadar çok miktarda ve yoğun bir şekilde alırsanız o kadar kötü. Çünkü ne kadar çok ve sık tüketirseniz kan şekerini o kadar şiddetli yükseltiyor, vücudun şeker metabolizmasını bozuyor, insülin direncini artırıyor. O yüzden hem gebeyken, hem de gebelikten önce, sonra her zaman şekerli gıdalardan uzak durmanız gerekir.

Şeker sizin için kötü olduğu gibi bebeğiniz için de kötü.

Eğer vücudunuz kan şekerini düzenleyemiyorsa kan şekeriniz istenen, beklenen düzeylerin üzerinde seyreder. Bu durum gebelikte gelişen bir durum olabilir, ya da daha önceden gelen ama sizin farkında olmadığınız insülin direnci vb. bir durumun gebelikte daha yoğunlaşmasından olabilir. Sonuç fark etmez, bebeğiniz sürekli/düzenli olarak yüksek şekere maruz kalıyor ve bu durum onda çeşitli sorunlara yol açabilir.

Burada yüksek şeker düzeyine maruz kalmanın sürekli veya düzenli olması önemli bir faktör, aklımızda tutalım.

Şeker yükleme testi ile gebelik döneminde şeker metabolizmasındaki sorunlar, yani gebelik diyabeti tespit edilir. Eğer kan şekeriniz istenen düzeylerin üzerinde seyrediyorsa öncelikle diyet ve egzersiz, yeterli değilse veya kan şekeri çok yüksek ise insülin tedavisi ile normal düzeylere çekilir. Böylece bebeğinizin sürekli/düzenli bir şekilde yüksek kan şekerine maruz kalması önlenir.

 

Pekiyi, bir gebenin kan şekerinin normalin üzerinde olup olmadığını nasıl anlayacağız? İşte burada şeker yükleme testi devreye giriyor. Gebelerde açlık kan şekeri normal seyrederken karbonhidrat içeren yemeklerden sonra kan şekeri aşırı yükselebiliyor. Yemek yiyip test yaptırayım deseniz bu standart bir yöntem değil, sonucu doktor değerlendiremiyor. O yüzden hamileliğin 24-28. haftalarında anne adayına bir sefere mahsus standart bir miktarda, 50 gram şeker içeren bir sıvı içiriliyor ve sonrasında kan şekeri ölçülüyor. Buna şeker yükleme testi deniyor. Kan şekeri istenen düzeyin üzerindeyse vakitlice tespit edilmiş oluyor ve bebeğin sürekli/ düzenli olarak şekere maruz kalması önleniyor.

Yani tartının bir tarafına bir sefere mahsus 50 gram şeker içirilmesinin olası zararını, diğer tarafa gebelik boyunca sürekli/ düzenli bir şekilde anne ve bebeğin yüksek kan şekeri düzeylerine maruz kalmasının zararını koyduğumuzda, sürekli/ düzenli kan şekeri yüksekliği anneye de bebeğe de misli misli daha fazla zarar verdiğini görüyoruz.

Sürekli/ düzenli kan şekeri yüksekliğinin zararları arasında şu riskler bulunuyor: gebelik zehirlenmesi, yüksek tansiyon, erken doğum ve düşük. Ayrıca, gebelik diyabeti olan annelerin bebeklerinde ilerde obezite ve diyabet gelişme riski de çok daha fazla.

Bu konuda güzel bir kaynak Türkiye Jinekoloji ve Obstetri Derneği’nin web sitesi. Mevcut araştırmalar da gebelikte 50 gram şeker ile şeker yükleme testinin anne adayı ve bebekler için önemli faydalar sağladığını göstermektedir. Zarar verdiğini gösteren bir araştırma ise yok. (var olduğunu bilen varsa referansı ile gelsin)

Yani: Gebelikte 50 gram şeker yükleme testinin faydası, bir seferlik şekerin zararını geçiyor, hem de misliyle. Yani, gebelikte şeker yükleme testi yaptırmanızda büyük fayda var.

“Yaptıralım mı?” sorusu dışında iki konuyu da sıklıkla görüyorum.

Birincisi, “Testi yaptırdım ama gebelik boyunca yüreğim ağzımda gezdim. Bebeğin hareketleri ne zaman yavaşlasa ‘şeker yükleme yaptırdım, ondan oldu’ diye endişe ettim” diyenler oluyor.

Bir seferlik 50 gr şekerli suyun olası zararının ne olabileceğini gelin birlikte düşünelim. Bir insanın günlük şeker alım limiti idealde 30 gram olmalı. Eğer diyabete ve insülin direncine genetik yatkınlığı yoksa ve diyabet riski düşük ise bu rakam 50 grama kadar çıkabilir. Şeker yükleme testi 50 gram şeker içerdiğine göre bir insanın bir günde alabileceği şekeri bir seferde vermiş oluyorsunuz. Tabii ki bu şekeri insan sadece meyvelerden alsa, yanında kan şekerini dengeleyen protein ve yağ içeren gıdalar tüketse, mesela fındık gibi, ve gün içine yaysa, çok daha faydalı. Ama burada anlatmaya çalıştığım şey, tek seferde verilen miktarın tanı amacı ile kullanıldığında makul bir miktar olduğu ve bu miktar tek seferlik alındığında, yani tekrarlanmadığında, bebeğe belirgin bir zarar veremeyeceği…

ŞEKER YÜKLEME TESTİNDEN ÇOK ÇOK ÇOK DAHA BÜYÜK TEHLİKE ŞEKERLİ İÇECEK, MEŞRUBAT TÜKETİMİDİR.

Şekerli meşrubatlar ve hazır meyva sularının bir bardağında en az 25 gram şeker var. Yani iki bardak şekerli meşrubat içtiğinizde zaten bir günlük almanız gereken tüm şeker miktarını doldurmuş oluyorsunuz. O gün baka hiç şekerli gıda tüketmemeniz gerekiyor. O zaman meyveyi ne zaman yiyecek, meyveden gelen kıymetli antioksidanları alacaksınız?

Gördüğünüz gibi, şeker yükleme testindeki şeker miktarı, iki bardak şekerli meşrubat ile aynı. Ama şekerli meşrubat, hazır meyva suyu tüketimi çok daha zararlı. Çünkü birincisi, bu meşrubatlar tek sefer değil, tekrar tekrar, düzenli tüketiliyor. Vücudunuz şekerin zararlarına sürekli maruz kalıyor. İkincisi, bu meşrubatlarda früktoz kullanılıyor ki bu vücuda daha fazla zarar veriyor. Günümüzde çocukluk çağından başlayan obezite salgınında, artan diyabet oranlarında früktoz içeren içeceklerin, meşrubatların ciddi bir rol oynadığı düşünülüyor. Fruktoz içeren meşrubatların düzenli kullanımı vücutta bildiğiniz zehir etkisi yapıp organların hasar görmesine, örneği karaciğerin yağlanmasına sebep oluyor.

Çok sayıda gebe kola, fanta, şeker katkılı meyve sularını düzenli/sürekli tüketerek kendilerine ve bebeklerine kötülük yapıyorlar. Yani ‘şeker testi yaptırdım, bebeğime zarar mı verdim’ diye endişe edeceğinize esas içtiğiniz kolaların, fantaların, hazır meyva sularının bebeğinize vereceği zararı düşünün!

Şeker yükleme testinin zararı olduğu ifadesi, şekerin zararına iyi niyetli bir şekilde dikkat çekme çabasından yola çıkmış olsa dahi, ne yazık ki toplumda yapay bir gündem oluşturdu ve yanlış mesajların yayılmasına sebep oldu.

Şeker yükleme testi değil, esas şekerli içeceklerin tüm topluma zararı konuşulmalı, gündeme alınmalı, halka duyurulmalı. Şekerli içeceklerden lütfen kendinizi ve özellikle çocuklarınızı uzak tutun!

(Diyet kola içiyorum diye kendinizi kandırmayın. Onlar da direkt şeker ile değil ama farklı mekanizmalarla vücuda zarar veriyor, ve hatta obezite ve diyabet riskini artırıyor).

Sıklıkla gördüğüm ikinci bir yorum ise şu şekilde: “Ben yurt dışında (Avrupa’da) yaşıyorum. Burada gebelikte şeker yükleme testi yapılmıyor rutin olarak. O yüzden bu gereksiz bir test (olsa gerek)”.

Türkiye’de hastanelerde gereksiz yapılan testler oluyor, bu bir gerçek. Ama gebeler için şeker yükleme testinin bunlardan biri olduğunu düşünmüyorum. Şöyle açıklayayım:

Hastalıklarla ilgili tarama testleri için ulusal öneriler, programlar geliştirilirken göz önünde bulundurulması gereken bir çok faktör vardır. O yüzden tarama programları ülkeler arasında farklılık gösterebilir. Burada en önemli kriterlerden biri, hastalığın görülme sıklığıdır. Çok sık görülüyorsa tüm gebeleri taramak iyi bir fikir olabilir. Sıklığı orta düzeyde ise seçici tarama dediğimiz şey yapılır, yani risk faktörlerini taşıyan bireyler belirlenip onlar taranır; diğerleri taranmaz.

Bu tür kararların idealde her ülkenin kendi şartlarına ve maliyet etkililik analizlerine göre verilmesi gerekir. Ne yazık ki ülkemizde sağlık sisteminde kararlar bu şekilde verilmiyor. Ayrıca Türkiye’de gebelik diyabetinin ne kadar sıklıkta görüldüğüne dair bir rakamımız dahi yok. Ama eldeki veriler, gebelikte şeker yükleme testinin gerekli olduğuna işaret ediyor.

Türkiye’de gebelik diyabeti sıklığını bilmiyoruz, ama diyabetin genel olarak görülme sıklığı üzerinden bir kestirimde bulunabiliriz.

Ülkemizde diyabet bir çok Avrupa ülkesinden çok daha sık görülüyor. Türkiye’de erişkin nüfusta diyabet sıklığı %14 iken (kaynak: TURDEP II çalışması) Avrupa’da % 8-10 civarında. Bu durumda gebelik diyabetinin de Avrupa ülkelerine göre çok daha sık görüleceğini tahmin etmek zor değil.

Ayrıca, işe bisikletle gidip gelmenin, gebelikte dahil herkesin kendi işini gücünü görmesinin norm olduğu Avrupa ülkeleri ile gebeliğin yan gelip yatma zamanı olarak görüldüğü ülkemiz arasında ciddi fark var. Fiziksel aktivitenin düşüklüğü de gebelik diyabeti riskini artırıyor. Bir diğer risk faktörü de obezite. Obezite ülkemizde kadınlarda Avrupa ülkelerinden çok daha sık görülüyor.

Yine eldeki verilere bakıldığında (TURDEP II), risk faktörlerine göre tarama yapalım deseniz gebelerin %90’ı zaten risk faktörlerinden birini taşıyor (beden kitle indeksinin 25’in üzerinde olması, yani hafif şişman ya da obez olma, fiziksel aktivitenin az olması, diyabetli 1. derecede aile yakını, 4 kilo üzerinde bebek doğruma öyküsü, hipertansiyon varlığı, polikistik over hastalığı, vb.). O yüzden seçici tarama yapsanız dahi zaten gebelerin yaklaşık %90’ı tarama testine ihtiyaç duyacak.

Bu şartlar altında gebelikte şeker yükleme testinin faydasının olası zararından çok daha fazla olacağını görüyoruz. Bu çerçevede hem Türkiye Jinekoloji ve Obstetik Derneği, hem de Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği 50 gram şeker içeren ön tarama testinin tüm gebelere yapılmasını önermektedir.

Sonuç:
Lütfen gebeliğinizin 24-28. haftalarında 50 gram şeker yükleme testi yaptırın. Bu sizin ve bebeğinizin sağlığı için gerekli bir test.

Gebeyken, gebelikten önce, sonra, çocuğunuz küçükken, büyürken, büyüdükten sonra, yani tüm hayat boyunca şekerli meşrubatlar ve hazır meyva sularından ailecek uzak durun.

Dr. Tomris Cesuroğlu

Diğer Paylaşım

Bebeğinize ve bebeğinizle beraber yeni kendinize hazır mısınız?

Dünyaya gelmek bizim bebeklerimizin seçimi değil. Onları biz seçtik, onlar bizi seçmedi. Belki pek çoğu …

8 Yorum

  1. Hocam 50 gram şekeri yetişkin insana oranlamışsınız sorun yok demişsiniz esasen 600 gr cık olan fetüse oranlamanız gerekirdi. Bakın Prof. Dr. Alişan Yıldıran diyor ki Şeker yüklemesi testi esnasında anneye verilen 75 gr glikoz 600 gr fetüsün ağırlığının 1/8 i dir. Bu da 10 kg şekeri 80 kg lık bir insanın 2 saat içinde tüketmesi ile eşdeğerdir. Prof. Dr. Canan Karatay hoca da Şeker yüklemesinin zararlarını annede ve bebekde oluşacak muhtemel metobolik bozuklukları şu linkteki yayında geniş bir şekilde açıklıyor. Referanslarıyla ve kanıtlarıyla birlikte tabi. http://woto.com/gebelikte-seker-yuklemesi

    • Yukardaki yazimi okursan 50 gram sekeri yetiskin insana oranlamadigimi, bir anne adayinin iki bardak hazir meyva suyu ya da sekerli mesrubat tuketimine oranladigimi gorursun. Eger gebeligim boyunca hic iki bardak hazir meyva suyu dahi icmedim, icmem de diyen bir hamile varsa beri gelsin. Kalan %99 ise tek seferlik 50 gr seker yukleme testini yaptirsin diyorum.

    • Hocam 50lik yaptırdım 165 çıktı, ancak 50lik tanı testi değildir diyor şimdi doktorlar ve 75liğe yonlendiriyorlar. 75likten korktum ve hic yaptırmayıp şekerimi kendim takip etmeyi seçtim ama dogru mu yaptım bilemiyorum

    • Yaziyi okudum. Sekerin zararlarini hepimiz biliyoruz. Bu yazida ve Karatay'in yaklasiminda sorun toplum sagligi uygulamalarinda kararlar nasil alinir, onun ne yazik ki bilinmiyor olusu. Yukardaki yaziyi kefenin bir tarafina fetusun tek defa yuksek sekere maruz kalmasi (seker yukleme testi), diger tarafina ise gebelik diyabeti geciren annenin bebegini surekli yuksek sekere maruz birakmasi konmali dedim. Ulkede hataligin ve risk faktorlerinin gorulme sikligina bakilmali dedim. Linkini verdigin yazida ise sadece kefenin bir tarafi ele alinmis, obur tarafi degil. Verilen oneriler de toplum sagligina yaklasim prensipleri ile uyusmuyor.

    • Bir "heterodoks" tıp kurmaya çalışırken örneğin OGTT'nin anne karnındaki bebek için zararlı olduğunu iddia ediyor hazret. Bir başkası da buna açıklama getirirken diyor ki "600 gramlık bebeğe 75 gram glikoz vermek, 70 kiloluk bir insana 10 kilo şeker yedirmek gibidir." Yani bize diyor ki hamile kadının karaciğeri yoktur, kası yoktur, ağızdan aldığı şeker hücre dışı suda hiç dağılmadan olduğu gibi plasentanın kapısında bitiverir. Ortodoks bilgiye itiraz edilir, zaten bilim denilen şey öyle gelişir, ama bunu yaparken kullanılan akıl ve mantığın ortodoks olması icap eder. Yoksa ben de "ulu spagetti canavarı"nın bebekleri OGTT'nin zararlı etkilerinden koruduğunu iddia edebilirim mesela ki en az yukarıdaki "600 gramlık bebeğe 75 gram glikoz vermek, 80 kiloluk bir insana 10 kilo şeker yedirmek gibidir." iddiası kadar geçerli de olur; eğer tıp gibi mantığı, fiziği, bileşik kaplar kanununu felan da "hederodoks" yaparsak elbet!

  2. Yazı için çok teşekkürler. Çok çok çok yerinde ve gerekli bir yazı olmuş. Hamileliğimin 24.haftasında, rutin testler sırasında normal çıkan açlık şekerimi aile sağlığı merkezindeki doktor "Şeker yükleme testi yaptırmana gerek yok, açlık gayet normal, tokluk da normaldir" olarak yorumladı. Hamileliliğim boyunca mümkün mertebe kutu meyve suyu, gazlı içecek, beyaz şeker almamaya gayret gösterdim. "Oh ne güzel dikkat ediyorum, 24.haftada açlık da normal çıktı, şeker yüklemesi yaptırmama gerek yok" demedim ve 28.haftada şeker yükleme testini yaptırdım. İyi ki de yaptırmışım çünkü yediklerime dikkat etmeme rağmen, 28.hafta hem açlık hem de 1. ve 2.saat tokluk şekerlerim yüksek çıktı ve gebelik diyabeti teşhisi koyuldu, acilen diyetisyen eşliğinde bir diyete başladım. Şekerim diyetle kontrol altına alındı. Bebeğimi 2-3 hafta maruz kaldığı ve farkında olmadığım yüksek şekerden kurtarmış oldum. Bu deneyimim ve bu güzel yazının bütün annelere örnek olmasını diliyorum. Sevgiyle.

  3. Bir de Canan hanım 50 gram sekeri fetuse oranlamak da çok mantıklı değil. Bebeğe kordondan vermiyoruz o sekeri sonucta, anne içiyor metabolize ediyor.

Leave a Reply