Duyu Bütünleme Nedir?
Geçen yazımda bahsettiğim gibi Duyu Bütünleme konulu yazılarıma başlıyorum.
İnsan beyninin gelişimine baktığımızda, sinir sistemi oluşumunun anne karnından itibaren başladığını görürüz. Annenin beslenmesi ve sinir sistemindeki süreçlerin doğru ilerlemesini sağlayacak besin maddelerinin bebeğe geçmesi ile başlayan bu süreç, aynı zamanda bebeğin duyusal sistemlerinin de ilk oluşmaya başladığı süreçtir. Anne karnından itibaren bebek sinir sistemi; doğduktan sonra bebeğin hem dünyayı hem de kendi vücudunu en iyi şekilde algılamasını sağlamak adına, öncelikle bebeğin duyusal sistemlerini geliştirmeye başlar. Duyusal sistem beyin gelişiminin en temelidir ve insan, ömrünün tamamında beyin plastisitesini desteklemek ya da yaşamını sürdürmek için duyusal sistemlerini kullanır.
Duyusal Sistemimiz:
Bizlere ilkokulda öğretilen ve bizi dünyaya bağlayan, dış dünyadan gelen bilgileri beynimizdeki gerekli nöronlara ulaştıran 5 duyumuz (Dokunma, Görme, İşitme, Tatma, Koklama) dışında, beynimize kendi vücudumuzdan gelen bilgileri ileten 2 temel ve çok önemli duyumuz daha vardır; Vestibuler ve Proproseptif duyu.
Toplamda 7 duyumuzu görevleri ile şöyle sıralayabiliriz:
Vestibuler Duyu (Hareket ve Denge): Vestibuler duyumuzun duyusal reseptörleri (alıcıları) iç kulağımızda yer almaktadır. Başımızın her hareketi ile vestibuler duyumuz uyarılır ve hareket ile denge becerilerimiz işleme geçer. Yer çekimiyle bağlantılı olarak, vücudumuzun alan içerisinde nerede olduğunu, hızını, yönünü ve hareketini algılamamızı sağlar ve diğer duyusal sistemlerimizle bütünleşerek beynimize, vücudumuzla ilgili bilgiler gönderir. Bu sistem vücudumuzu dengede tutmak ve vücudumuzun posturünü korumak için temeldir.
İnsan gelişiminde; vestibuler sistem, anne karnından itibaren gelişmeye başlar. Annesinin karnındaki bebek öncelikle annesinin hareketleriyle birlikte hareket ederken iç kulağındaki denge kristalleri de bu salınıma eşlik eder ve vestibuler (hareket) sistemi uyarılmış olur. Öğrenme ve dikkat gibi çok önemli becerilerin kazanılmasında en etkili sistem vestibuler sistemdir.
Yapılan araştırmalar, hiperkativite, konuşma problemleri, akademik öğrenme bozukluğu, dikkat dağınıklığı gibi birçok farklı sorunun vestibuler sistemin problemi ile ilişkili olduğunu ve uygulanan duyu bütünleme terapisi ile problemlerde belirgin düzeyde azalma kaydedildiğini göstermiştir.
Proprioseptif Duyu (Vücut farkındalığı): Proprioseptif sistemin duyusal reseptörleri (alıcıları) kaslarda ve eklemlerde yer alır ve uzaysal boşlukta vücudumuzun pozisyonunu beyne iletir. Bununla birlikte vücut parçalarının nerede olduğu ve nasıl hareket ettiklerine ilişkin bilgi verir. Vücut farkındalığı olarak da tanımlayabileceğimiz proprioseptif sistemimiz sayesinde birini dinlerken hareketsiz bir şekilde konstantre olabiliriz, bir kalemi tutarken ya da ağır bir şeyi kaldırırken ne kadar güç ayarlayacağımızı ya da gözlerimiz kapalıyken kolumuzun pozisyonunu biliriz.
İnsan gelişiminde; propriseptif sistemimiz, anne karnından itibaren gelişmeye başlar ve doğumdan sonraki süreçlerde gelişimi devam eder. Henüz doğmamış bir bebek, annesinin karnını iter, kollarını, bacaklarını hareket ettirir ve proprioseptif sistemini uyarır. Dikkat ve konstantrasyon, koordinasyon, spor becerileri, doğru davranışın organizasyonu gibi üst düzey becerilerin temelinde proprioseptif sistem rol almaktadır.
Dokunma Duyusu (Taktil): Taktil duyumuzun duyusal reseptörleri (alıcıları) deride bulunur, vücudumuzun en büyük organıdır. Dokunma, basınç ve ağrı seviyesiyle de ilişkilidir. Ağırlığı anlamak, beklenmedik dokunmaları anlayarak korunmamızı sağlamak aynı zamanda nesnelere dokunarak haklarında bilgi sahibi olmamızı veya öğrenmemizi sağlamak gibi temel görevleri vardır.
Dokunma sosyal gelişimin önemli bir parçasıdır. İçinde olduğumuz çevreyi ölçüp değerlendirmemize yardımcı olur ve buna uygun tepkiler geliştirmemizi sağlar.
İnsan gelişiminde dokunma sistemi, anne karnından itibaren gelişmeye başlar. Anne karnında gelişen ilk ilkel duyudur. Henüz annesinin karnındaki bir bebek avucuna dokunulduğunda bunu hisseder ve kavrama refleksini kullanmaya başlar.
Taktil duyumuz da diğer tüm duyularımız gibi bütünleşerek ileri düzey becerilerde önemli roller alır. Kişilerle iletişim, sosyalleşme, davranışın organizasyonu, yemek yeme, konuşma becerileri ve çocuklarda tuvalet alışkanlıkları gibi becerilerimiz taktil farkındalığımız ile gelişir.
Görme Duyusu: Gözün retina kısmında yer alır ve ışık ile aktif hale gelir. Görme duyumuz nesneleri, insanları, renkleri, zıtlıkları ve uzamsal sınırları tanımamıza yardımcı olur.
Bebeklerde ilk görsel gelişim yine anne karnında başlar. Anne karnındaki bebek bulunduğu ortamın aydınlık ya da karanlık olduğunun ayrımına varabilmektedir. Doğumdan sonra bu sistem hızla gelişir ve sinir sistemi gelişimde; duyu bütünleme sürecinin en önemli unsurlarından biri olur.
İşitme Duyusu: Havadaki ses dalgalarının, dış kulak yolu ile toplanarak, iç kulaktaki reseptörleri uyarması sonucu çevremizdeki sesleri algılar ve beyin sapında anlamlandırırız. İşitme sistemimiz anne karnında gelişmeye başlar. Hamileliğin 20. haftalarındaki bir bebek artık annesinin sesini duyabilir, çevreden gelen sesleri net kelimeler halinde olmasa da fark eder.
İşitme sistemimiz, kişilerle iletişim dışında beyin gelişiminde, ritim ve koordinasyon becerilerinin gelişimi için de önemlidir.
Tat Duyusu: Dildeki kimyasal alıcılar tarafından işlenir. Tatlı, ekşi, acı ve tuzlu gibi farklı tatları algılamamız sağlar. Bebeklerde henüz anne karnında emme refleksi ile birlikte tat sistemi de gelişmeye başlar.
Koku Duyusu: Burundaki kimyasal alıcıların işlemesiyle yakın çevremizdeki kokular hakkında bilgi verir.
Sinir sistemimizde tüm bu bahsettiğimiz 7 duyumuz birlikte uyum içinde çalışır ve kişiyi hem dünyaya hem de kendi vücuduna bağlar. Duyularımız beyinde ayrı ayrı proses edildikten sonra, gelen bilginin anlamlı bir hale getirilmesi için bütünleşerek değerlendirilir ve davranışa dönüşürler. Bu sürece ‘Duyu Bütünleme Süreci’ denir.
Yani beyinde;
1. Duyusal Kayıt
2. Konumlama ve dikkat
3. Yorum
4. Cevabın organizasyonu
5. Cevabın uygulanması
aşamaları gerçekleşir.
Örneğin: Bir anne çocuğuna ‘Çorabını giy’ dediğinde; Çocuk öncelikle annesinin söylediği şeyi duymalıdır. Ne demek istediğini anlamalıdır. Ne yapması gerektiğini planlamalıdır. Oda içerisinde çorabını görmelidir. Doğru fiziksel kontrolle çoraba doğru uzanmalıdır. Parmaklarını doğru bir şekilde kullanmalı, bacağını doğru pozisyonlamalıdır vs. Yani tek bir davranış için neredeyse tüm duyusal sistemler kullanılmış olur. Burada çocuk işitme, görme, vestibuler, dokunma ve proprioseptif sistemlerinin tamamını ‘Duyusal Bütünlemiş’ ve kullanmış oldu. Sadece başını sallasaydı da, bu baş sallama davranışını gerçekleştirebilmek için yine; görsel, vestibuler, işitsel ve proprioseptif bütünlemeye ihtiyacı olacaktı.
Gün içerisinde belki binlerce-milyonlarca kez duyusal bütünleme yapıyoruz. Duyusal bütünleme sürecimiz ne kadar hızlı ve başarılı olursa, diğer bir deyişle beynimizde duyusal alanlarla ilgili olan bölgede ne kadar çok bağlantımız olursa; sinir sistemi fonksiyonlarımız, yani ‘Zihinsel, fiziksel, bilişsel, sosyal ve psikolojik becerilerimiz’; dolayısı ile yaşam kalitemiz o derece artar.
Bazı durumlarda, yaşanan farklı sorunlar sebebi ile çocuklarımızın beyninde, duyusal bütünleme ile ilgili olan süreçlerdeki sinaptik bağlantılarda çeşitli sorunlar olabilir.
Sevgiler,
Ebru Sidar
Physical Therapist The University of Southern California-WPS Sensory İntegration Certified SIPT Certified
- Evde Cilt Bakımı - 10/31/2017
- Çocuğumun Bağışıklık Sistemini Nasıl Güçlendiririm? - 10/23/2017
- Çocuğun Şiddet Eğilimlerini Nasıl Yok Edebiliriz? - 10/10/2017