Merhaba BYBO,
İlk kez anne adayı olduğumda normal doğurabileceğimi bilmiyordum. Çünkü nerdeyse etrafımdaki herkes planlı sezaryenele doğum yapmıştı. Ta ki çok sevdiğim arkadaşım beni doula adayı teyzesiyle tanıştırana kadar… Zeynep Birinci Güler. Kendisi şimdi anlı şanlı doula ama 2012’de adaydı ve beni doğum hakkında çok bilinçlendirdi. Çok şükür 18 saat sancı sonrası 16 Ağustos 2012’de Bade kızı aldım kucağıma epizyotomi ve epiduralle. İkinci kez hamile olduğumu duyduğumda hem çok sevindim hem “haydaaaa” dedim 🙂 çünkü beklenenden 11 ay erken hamile kalmıştım bu yüzden sigorta zerre bir şey karşılamayacaktı. Neyse, çok da önemli değildi zaten… planlarımda öyle her ay ultrasona girmek yoktu. En fazla 5 kere ve buna detaylı ultrason da dahildi. Ama işte biz planlar yaparken Allah gülümsüyormuş “hee hee tabii…” diye.
20. Haftaya kadar 2 kere kontrole gittim. 20. Haftada detaylı ultrasona girdim. Atıl hoca ilkinde olduğu gibi çok tatlıydı sonra birden durgunlaştı. Asistanına “ince bağırsakta 3 derece parlama var” gibi birşey söyledi. Biz öyle boş boş bakıyoruz tabii ekrana. İlkinde bir şey yoktu bunda da olmayacaktı. Emindik! Kontrol bitti “odama geçelim konuşmamız lazım. Korkacak bir şey yok ama.” dedi. E o zaman ne konuşacağız bırak gidelim dedim içimden. Önce akrabalık derecemizi sordu. Yok dedik 2 ayrı ucuz. Aile geçmişimizdeki rahatsızlıkları sordu söyledik. Peki dedi “kistik fibroz diye birşey duydunuz mu?” “HAYIR!” uzun uzun ne olduğunu anlattı. Biz hala öyle boş boş bakıyoruz… Anlamadığımızdan mı yoksa kendimizi hiç bir şey çıkmayacağına hazırlayıp şapa oturduğumuz için mi bilemiyorum. Amniyosentez dedi. Aman hocam ben kan aldırmam yapma dedim yaptıramam. “O Zaman senden kan alınacak İsviçreye veya Amerika’ya gönderilecek. Bakalım bu hastalığın taşıyıcılığı var mı?” Peki dedik tavsiye ettiği laboratuvara gittik kan verdim. Şimdi sıra 3 hafta beklemedeydi. “Yok canım yoktur öyle bişey ben çok sağlıklıyım. Çok iyi besleniyorum grip bile olmam.”
Cehalet işte… 3 hafta sonra bir mail geldi laboratuvardan. Biz anlamaya çalışırken hemen arkasına telefonumuz çaldı. “Yakındaysanız gelin görüşelim. Eşiniz taşıyıcı.” dediler kocama. Tek hatırladığım saçma sapan nefes alış verişlerim. Laboratuara gittik “Tamam hemen amniyosentez yapalım, hazırım.” dedim yok dediler. Bir kızınız daha var o da risk altında olabilir babaya da bakalım. E ama hamileliğim ilerliyor ne olacak onda da çıkarsa. Devlet aldırmana izin veriyormuş böyle gebelikleri! “Nasıl böyle bir şey söylersiniz!” dediğimi hatırlıyorum gerisi salya sümük…
Bir 3 hafta daha vardı önümüzde. Eşim İzmir’e gitmişti iş için biz de 1 hafta sonra yanına gidecektik. İzmire gitmeme bir gün kalmıştı ki gece 11’de kapım çaldı. Kocam İzmir’den kalkmış gelmiş. “Ahh canım kıyamamış bana hamile hamile çocukla yollara düşmeme, beni almaya gelmiş” dedim. “Evet aşkım.” dedi hiç bozuntuya vermedi. Birşeyler atıştırdı sonra geldi önümde diz çöktü. “Zeynom, sonuçlar geldi. Maalesef ben de taşıyıcıymışım. Yarın amniyosentez yaptırmaya gidiyoruz.” dedi. Başımdan aşağı soğuk ter boşaldığını hatırlıyorum. Donmuştum. “Ben yatıyorum” deyip odada bağıra bağıra ağladığımı hatırlıyorum ve hiç uyumadığımı. Tamam dedim bitti. Gidiyor bebeğim oysa ben ona ondan hiç vazgeçmeyeceğimi söylemiştim.
Sabah oldu öğlen amniyosentez yaptırmaya gittik. Bu arada yaptırmak isteyen veya zorunda olan varsa söyleyeyim hiç ama hiç korkunç değil. En başta korkup yapmamakla çok büyük hata etmişim. Neyse yaptık, yine başladık beklemeye. Esas zor olan o beklemeler. Kızımıza abla oluyorsun diyemiyoruz artık, bebeğe bir çöp dahi almadık, isim düşünemiyoruz ama bu arada iliklerime kadar hissediyorum yavrumu. Ve ondan vazgeçmem istenebilirdi. Korkunçtu! Neyse 2 nefessiz haftanın daha sonunda, 28. haftada rahatlatan cevap geldi. Kızımız sağlıklıydı, o da sadece taşıyıcı. Bizim ve ablası gibi. Şimdi sıra doktoruma geldi. Kendisi doğal doğumcu değildi. Hatta riske girmek istemiyor doğumun başında epizyotomi yapmak istiyordu. Bende son 10 hafta kalmış doktor değiştirmek istemiyordum. Neyse dedim artık olduğu kadar. Ama yine her muayenede mümkün olduğunca doğal doğum istediğimden bahsettim. Bebeğin kordonu 2-3 dk sonra kesilsin, bebek doğar doğmaz kucağıma verilsin, plasentamı istiyorum atmayın, gerekmedikçe epizyotomi yapmayın gibi… O da “Deli bu kadın yemin ediyorum” dercesine boş boş baktı yüzüme ve bombayı patlattı: “Bu sefer doula’nız doğuma giremez!” Çok çok üzüldüm ama iyi ki inatlaşmamış veya ters düşmemişim. Adamcağız bana harika bir doğum yaşattı sağolsun 🙂
27 Ocak’ta, 38. haftada, belden sancım girdi NST’ye bağladılar, herhangi bir kasılma görülmedi. Eve döndük o gece saat başı sancı girmeye başladı. Sabah 7 civarı uyandım. Aman allahım yüzüm gözüm dökülüyor, grip olmuşum! Sağolsun anacım verdi doğal ilaçları, C vitaminlerini hafifletti beni ama ben 9:00 gibi doktorumu aradım ve geceden beri saat başı sancı çektiğimi söyledim. Gel bir bakalım dedi ama ben o kadar yorgundum ki uyuya kalmışım. Akşam üzeri tekrar aradım, ben kötüyüm yatıyorum gelemeyeceğim dedim o da domuz gribi testi yaptırmamı istedi. Yakındaki bir hastanede yaptırdık negatif çıktı ama bütün bu zaman zarfı içinde her sancı geldiğinde öğrendiklerimi uyguladım. Pilates topunda zıplama, ılık duş, anne desteği, nefes çalışması derken sancılarım 15 dakikada bire indi. Sonra 8 dakikada bire. Eşime yıkan çıkalım doğum başladı dedim. Ama o kadar sakin ve kontrollüydüm ki kimse inanmadı. Çünkü ilkinde yeri göğü inletmiştim!
O sağda solda oyalanırken 28 Ocak gece 11.15’de suyum geldi. Doktoru aradım “ben bi duş alıp geliyorum.” dedim, en büyük hayalimdi bunu söylemek 🙂 Evde sancıyı çekip en son doğuma gitmek. Oldu 23.45de hastaneye vardık. Kontrol ettiler 6 cm. açıklık varmış. Epidural isteyip istemediğimi sordular ağız dolusu HAYIR dedim. Sonra demez olaydım dedim ama şimdi iyi ki hayır demişim diyorum 🙂 29 Ocak 02.20’de Dila kızı kucağıma aldım. Epizyotomisiz, epiduralsız. Ve yürüyerek çıktım doğumhaneden. Bu da bana bonus oldu. En sevdiğim şarkıları dinlerken doğurduğum. En son California dreaming’de (en sevdiğim şarkı) son kez ıkındım ve kızım geldi. Kordonu geç kesildi, doktor kucağımda kalmasına izin verdi. Eren Başkan kızacak “Abartma bir sen mi doğuruyorsun” diye ama çok mucizevi bi andı benim için! Tabii doktorum için de.
Kendinize ve bedeninize güvenin hanımlar, oluyor! Çok da güzel oluyor!
Zeynep
- Evde Cilt Bakımı - 10/31/2017
- Çocuğumun Bağışıklık Sistemini Nasıl Güçlendiririm? - 10/23/2017
- Çocuğun Şiddet Eğilimlerini Nasıl Yok Edebiliriz? - 10/10/2017