Hayat Kurtaran Manevra
Yıl 1979. İlk çocuğum henüz dünyaya gelmemiş, Kanada’da, Winnipeg’de öğrenciyim ve sırf merakımdan bir hastanenin düzenlediği ilk yardım kursuna katılıyorum.Herkes eğitime neden katıldığını anlatıyor. Katılımcılardan bir tanesi yıllar önce boğazına ekmek kaçtığında kimse nasıl müdahale edileceğini bilmediği için genç yaştaki babasını kaybetmiş. Sonradan bunun basit bir yöntemle önlenebilir olduğunu öğrendiğinde isyan etmiş ve ilk fırsatında ilk yardım sertifikası alma kararı almış, o nedenle oradaydı. Bu katılımcının deneyimi beni derinden etkilemiş ve “umarım bir yakınıma uygulamam gerekmez” diye düşünmüştüm. Bir günlük, uygulamalı bir eğitimdi ve çok değerli bilgiler öğrendim, ancak bu bilgileri biriktirirken kimin üzerinde uygulayacağım aklımın köşesinden geçmedi.
1980 yılı sonunda ilk bebeğim dünyaya geldi. İkinci doğum gününe yaklaştığımız bir gün sofrada ailecek anneannelerle birlikte keyifle yemek yerken, bir anda oğlum tıkandı. Ben sofranın diğer ucunda oturuyordum. Her zamanki gibi, iki pat pat, bir parmak, basit yollarla çıkar diye düşündüm. Yakınında oturan babası ve anneannesi önce sırtına vurdular, bir şey olmadı. Oğlum giderek kızarmaya başladı. Yanına koştum, boğazına parmak attım, yine bir şey yok. Hemen ters çevirdim, sırtına vurdum, yine bir şey yok (buraya kadarını biraz ilgisi olan herkes okuduklarından bilir zaten) ve çocuğum morarmaya başladı. Beynimde inanılmaz bir düşünce bombardımanı: “derhal hastaneye gidelim”, “biz götüremeyiz, çocuk gidiyor, taksi çağıralım”, “ne hastanesi, hastanelik vakit mi var?”. Paniklemiştim.
Bir an her şey karanlık oldu, bir tek ben ve oğlum kaldık sanki. Transa girmiş gibi çocuğumu kucakladım, masadan uzağa götürdüm, iki dizimin arasına sıkıştırdım ve bana öğretilen manevrayı uyguladım. Birinci uygulamamda hiç bir tepki yoktu, can havliyle ve son bir umutla ikinci bastırışımda, dedesinin eline verdiği pirzolanın kenarından sıyırdığı upuzun parça ağzından fırladı ve bir yandan kusmaya, bir yandan ağlamaya başladı. Ağladığını duyunca kendime geldim.
Binlerce şükrettim, o kursa gittiğime, öğrendiklerimi hatırladığıma. Bol ayrıntı vererek anlattım, farkındayım, ancak olayın ne kadar gerçek ve ne kadar herkesin başına gelebilecek bir şey olduğunu vurgulamak istedim. Eksik anlatmış olabilirim, fazlası yok.
Diyeceğim o ki, iyi bir ilk yardım kursu bulun ve hiç üşenmeyin, gidin, öğrenin. Kimin hayatını, ne zaman, nasıl kurtaracağınız belli olmaz. O günün üzerinden 34 yıl geçti, hala yüreğim titrer hatırladığımda. O sertifikaya hala şükrederim, hala kendi sırtıma pat pat vururum “aferin kızım sana, aferin, ne doğru bir iş yapmışsın” diye.
Bu manevra o kadar basit bir şey değil. Yetişkinlere ve çocuklara farklı şekilde uygulanıyor. Okuyarak ya da amatör birinin anlatmasıyla öğreneceğinize güvenmeyin. Eğitimi veren uzmanlar bu yöntemin uygulanma zamanının çok önemli olduğunu, aksi halde çocuğa zarar verilebileceği konusunda uyarmışlardı. Çocuğun kesinlikle nefes almadığından emin olmamızı, öksürmekte, öğürmekte olan bir çocuğa asla bu müdahaleyi yapmamamızı ve doğru noktaya basınç yapmanın önemini çok vurgulamışlardı.
Hani hep diyoruz ya, kusursuz ebeveyn yoktur diye? Kusursuz ebeveyn yoktur ama iyi ebeveyn vardır. Öğrenmeye açık, yanlışlarını ve eksiklerini görebilen, kendini sorgulayabilen, araştıran, bilgilenen, kendisiyle ve hayatla barışık bir birey olmak için çaba gösteren ebeveyn iyi ebeveyndir. Çocuğa dair öğrenecek çok şey var, ilk yardım eğitimi de listenizin ilklerinden olsun.
Süheyla Pınar-Alper
Resim: www.parents.com
- Bu Sıkıntının Adı Yas – Scott Berinato’dan Çeviren: Süheyla Pınar Alper - 03/26/2020
- Meditasyon Yapın – Süheyla Pınar Alper - 11/30/2019
- Kandırıkçılık İnancı – Süheyla Pınar Alper - 10/15/2019