Anasayfa / Yazarlar / Aysuda Kölemen / Bir Anneden Kreşe Mektup

Bir Anneden Kreşe Mektup

Sevgili Kreş Yöneticisi,

Size çocuğumu emanet ediyorum. Biliyorum, herkesin çocuğu çok özel, o nedenle çocuğum için özel bir şey istemeyeceğim. Sizden bazı ricalarım olacak, bütün çocuklar için.

Çocuğum evinden ilk kez ayrılacak ve neredeyse tüm gününü evinden, yıllardır kendisine bakan kişiden uzak geçirmeye başlayacak. Bu çok zor bir süreç onun (ve benim) için. Bu süreci hafife almayın. Beni bir an önce kreşten çıkarınca, çocuğum ağlamayı bırakacak belki. Çaresizlikten. Ağlamasını duyacak birisi olmadığını düşündüğünden. Bu nedenle, çocuğum kreşe biraz alışana kadar bir süre sınıfta, sonra da bekleme odasında kalacağım. Sağlıklı olan bu. Evet, üç beş gün boyunca, ortalıkta bir sürü velinin olması sizin için zor, ama bir çocuğun ilk kez kreşe başlamasından daha önemli kaç başlangıcı olacak hayatta? Çocuğumla sınıfa girmeme izin verin. Yurtdışında ve ilerici Türkiye kreşlerinde bu uygulama yaygın ve herkes bu süreçten çok daha mutlu çıkıyor.

 

 

 

 

 

 

Ben çocuğumu çok sağlıklı beslemeye gayret ediyorum. Evde işlenmiş gıdalar yedirmiyorum. Dışarı çıktığımızda da, abur cubur yenilen yerlere götürmemeye gayret ediyorum. Her gün yediklerinin dengeli ve sağlıklı olmasına özen gösteriyorum. Lütfen çocuğuma okulda fındık kremalı, UHT sütlü, kutu meyve sulu kahvaltılar; kek, muhallebi, paketli bisküvi, kraker gibi zararlılardan oluşan ikindi öğünleri vererek, doğumundan beri oluşturduğum sağlıklı yeme alışkanlıklarını yerle bir etmeyin. Evde çocuğumla aramı açmayın. Çok özel, pahalı şeylere ihtiyacı yok. Çocuklar birkaç dilim meyve, kuru meyve, peynir ekmek ile de mutlu olur.

Abur cubur deyince, doğum günlerinden bahsetmek zorundayım. Okuldaki her doğum gününde, her çocuğa pasta dağıtılması doğru değil. Ayda bir kez, o ay doğum günü olan çocukların doğum günleri kutlanabilir. Her çocuk için ayrı doğum günü yapılacaksa da, pasta sınıf içinde dağıtılmalıdır. Ayda bir kez pasta yemek, yeter de artar herkese. Çocukların pasta dışında abur cubur getirmesini de yasaklarsanız, veliler sınıfa bir sürü zararlı şey göndermek zorunda hissetmezler kendilerini. Çoğu zaman istediğimizden değil, mecbur hissettiğimizden yapıyoruz bunu.

Ama çocuğumun yemeğinden bile önemli bir şey var. Çocuk hareketli bir varlık. Oturmak istemez. Dört duvarı sevmez. Onları uzun süre oturtmayın. Bol bol bahçeye, varsa yakındaki parka çıkarın. Evet, veliler korkuyor. Ama velilerin korkularını yenmelerini sağlamak da sizin işiniz değil mi biraz? Dısarda oynamanın çocuk gelişimi açısından ne kadar önemli, elzem olduğunu anlarsa, onlar da çocuklarını sıkıca giydirip, dışarı göndermeye razı olmaz mı? Açık havada oynamayan çocuk, kanatları kesilmiş kuş gibidir. O kanatları hisseder, uçmak ister, ama uçamaz. Ben çocuğumu yaz kış dışarı çıkardım. Yazın gölgede; kışın yağmur botunu, kabanını, atkısını giydirip oynattım.

Ya sınıfta? Bana lütfen muhteşem etkinliklerinin dellilerini göndermeyin. Ben 3 yaşındaki çocuğumun, o harika kağıt gülü yapamayacağını biliyorum. Kağıda çizdiği yamuk çiçek yeterli benim için. Çocuğumun kendi yaptıklarını yetersiz, eksik, kendini beceriksiz hissetmesini istemiyorum. Gelişim seviyesine göre, ne yapmak isterse, kağıtla, kalemle, makasla, yapıştırıcıyla bırakıyorum onu yapıyor. Okuldan da bunu bekliyorum. Onun yaptığı yamuk şey (kelebek olduğunu iddia ediyor), öğretmenin yaptığı belli olan müthiş kelebekten çok daha değerli benim için.

Sene sonu gösterisi? İstemiyorum. O gösteri çocuklara eziyet, siz de farkındasınızdır. Sadece anneler-babalar resim çeksin, paralarının karşılığını aldıklarını hissetsinler diye çocuklara bunu yapmayalım. Anne-babayı mutlu etmek için çocukları mutsuz etmeyelim. Sene sonu gösterisi yerine, sene sonu eğlencesi düzenlesek nasıl olur? Her çocuk en sevdiği kıyafetlerini giyip, ailesiyle gelse ve ailesine sene boyunca yaptığı resimleri gösterse, ailesiyle beraber oyunlar oynayıp, eğlense?

Ya ödev? Sevgili kreş öğretmeni, 3 yaşındaki çocuğa ödev verilir mi? O çocuğu okuldan, okumaktan soğutmak için daha iyi bir yöntem olabilir mi? Siz verseniz de, benim çocuğum ödev yapmayacak. Bu yaşta, yazılı ödev olmaz. 6 yaşında, bir haftada öğrenebileceği şeyler için, 3 yaşında bir sene bunaltmayın çocuğu. Bu tip şeyler akademik başarıyı arttırmaz, ters teper. Hafta sonunda yaprak toplama ödevi verirseniz yaparız. Güzel olmaz mı?

Peki ya çocuğum birine vurursa, bir çocuk ona vurursa? Ne yapacaksınız? “Çocuktur, olur. Kendini savunmayı öğrensin” mi diyeceksiniz? Demeyin. O zaman ben de size gelip vursam, kendinizi savunmanızı beklesem ne hissedersiniz? Bence haklı olarak, birini yardıma  çağırırsınız. Beni oradan uzaklaştırırsınız. Şikayet edersiniz. Peki bir yetişkin olarak korunma beklerken, 3 yaşındaki bir çocuğun kendini koruması gerektiğini nereden çıkarıyorsunuz? Çocuğum vurursa, onu durdurun. Gerekirse beni arayın. Beraberce bu sorunu çözelim. Ben çocuğumun zorba olmasını istemiyorum. Başka çocukları mutsuz etsin diye yetiştirmiyorum onu. Çocuğuma vuran olursa, beni bilgilendirin. Çocuğumu koruduğunuzu, vuran çocuk konusunda tedbir aldığınızı da söyleyin. Takip edeceğiniz konusunda bilgi verin. Ve takip edin. İş kontrol edemeyeceğiniz boyuta varırsa, beni de mutlaka duruma müdahil edin. Çocuğumu korumaktan büyük bir önceliğim yok dünyada.

Televizyon? Ne olur, okulda televizyon açmayın. Çocuklar yorgunsa, ailelerini bekliyorlarsa, verin ellerine birkaç oyuncak, onlar oyalanmayı bilir. Korkmayın. Özel günlerde film izletilmesinden değil de, günlük televizyon, çizgi film açılmasından bahsediyorum.

Çocuğum paylaşmayı yeterince bilmiyor. Onu zorlamadan, paylaşmaya teşvik edin.

Çocuğumun özbakım becerileri yavaş yavaş gelişiyor. Bize bu konuda yardımcı olun. Onun ayakkabılarını bağlamayın. Bırakın o zorlanarak bağlasın. Oyuncaklarını toplasın. Tabağını mutfağa taşısın. Kendi yapabileceği şeylerde, ona yardımcı olmayın. Biliyorum sabır gerekiyor, ama bir süre sonra, sizin işiniz de kolaylaşacak, inanın.

Çocuğuma doğduğundan beri kitap okuyorum. Ne olur, etrafta güzel kitaplar bulundurun. Tüm sınıfla beraber okuyun. Heyecanını paylaşın. Eve kısa süreli kitap ödünç verin. Hatta belki arkadaşlarıyla kitaplarını takas etme sistemi kurun.

Görüyorum ki bazı aileler çocuklarını okula gönderirken çok şık giydiriyor. Oysa küçük çocukların oyun oynamak için rahat kıyafetlere ihtiyaçları var. Kirlenmeliler. Ailelere bunu hatırlatın. Daha bu yaştan çocukların kıyafet derdine düşmesine izin vermeyin.

Aramızda özel bir bağ var. Çocuğum. Biz sizinle ortağız. Çocukların iyiliği için beraber çalışmalıyız. Bunun farkındayım. Yaptığınız işe, zorluklarına saygı duyuyorum. Yardıma ihtiyacınız olduğunda, elimden geleni yapmak için buradayım. Umarım kaygı ve isteklerimi doğru aktarabilmişimdir. Sizin görüşlerinizi de dinlemeye hazırım.

Sevgiler ve kolaylıklar,

Bir Anne

Aysuda Kölemen

Diğer Paylaşım

İç Çocuğunuzu İyileştirin/Siz Onun Ebeveyni Olun – Çeviri: Süheyla Pınar Alper

Pek çoğumuzun ta içinde bir çocuk var; yaralı, yalnız, mutsuz ve bizim ona sahip çıkmamız …

Leave a Reply