Anasayfa / BYBO / Şiddetsiz İletişim Kavramlarına Kısa Bir Giriş Marshall B. Rosenberg, Ph.D., Şiddetsiz İletişim, Bir Yaşam Dili – Çeviri: Süheyla Pınar-Alper

Şiddetsiz İletişim Kavramlarına Kısa Bir Giriş Marshall B. Rosenberg, Ph.D., Şiddetsiz İletişim, Bir Yaşam Dili – Çeviri: Süheyla Pınar-Alper

Çevirenin notu: Şiddetsiz İletişim kitabının yazarı Marshall Rosenberg’in kendi kaleminden, günümüzde giderek yaygınlaşan Şiddetsiz İletişim kavramını tanıttığı yazısını Türkçe’ye çevirdim.
Ben tek bir ekolle sınırlanmayı doğru bulmuyorum. Marshall Rosenberg’in Şiddetsiz İletişim (1975), Thomas Gordon’un Etkili İletişim (1962), Daniel Goleman’ın Sosyal ve Duygusal Öğrenme ve Duygusal Zeka (1995) kavramlarının birbirini tamamladığı görüşündeyim ve hepsinin bir potada eritilerek, damıtılarak kullanılmasının çok daha gerçekçi, zenginleştirici sonuçlar getireceğini düşünüyorum. Süheyla Pınar Alper           
Şiddetsiz İletişim, Bir Yaşam Dili

Bence şefkat bizim doğal oluş halimizdir – yani kalpten vermek ve almaktan sevinç duymak doğaldır. Dolayısıyla hayatımın büyük bir kısmı boyunca iki soru sormuşumdur: Ne oluyor da şefkatli doğamızla bağımız kopuyor ve şiddet ya da sömürü davranışlarına yönleniyoruz? Bazıları en zor koşullarda bile şefkatli doğamızla bağlantı halinde olma gücünü nereden buluyorlar?

Şefkatli kalabilme yeteneğimizi etkileyen öğeleri incelerken, dilin ne kadar keskin bir rolü olabileceğini algıladığımda çok şaşırmıştım. Konuşma biçimimizin şiddet içerdiğini düşünmesek bile, sözler ya bizim ya da başkalarının canını yakar, acıtır. Bunun nedeni pek çoğumuzun, şefkatle bağımızı koparan ahlaki yargılar, değerlendirmeler ve etiketlerle konuşmayı öğrenmiş olmasıdır.

Sonuç olarak olarak iletişim kurarken kalpten vermemizi sağlayan ve bağ kurarken doğal şefkatimizin yeşermesine olanak sağlayan özel bir yaklaşım tanımladım ve adına Şiddetsiz İletişim (Şİ) dedim.

Doğal Halimizle Yeniden Bağ Kurmak

Şiddetsiz İletişim kendimizi ifade edişimizi ve başkalarını duyuş biçimimizi yeniden yapılandırır. Alışılmış otomatik tepkiler yerine, algıladığımız şeye, ne hissettiğimize ve o anda ne istediğimize göre sözlerimiz bilinçli cevaplara dönüşür.

Şiddetsiz İletişim bizi, kendimizi dürüstçe ve açıkça ifade etmeye, bir yandan da diğer kişilere saygılı ve empatik bir ilgi vermeye yönlendirir. Herhangi bir iletişimde kendimizin ve diğer kişilerin derindeki ihtiyaçlarını duyabilir hale geliriz. Şiddetsiz İletişim dikkatle gözlemlemeyi ve bizi etkileyen davranış ve koşulları belirleyebilmeyi öğretir. Biçim basittir ama güçlü bir dönüştürücülüğü vardır.

Dikkati Odaklamak

Bir sokak lambasının altında bir şey arayan adamın hikayesini bilirsiniz. Oradan geçen bir polis memuru adama ne yaptığını sorar. Adam biraz sarhoştur, “arabamın anahtarını arıyorum” der. “Anahtarını burada mı düşürdün?”diye soran polis memuruna, “hayır” der, “ara yolda düşürdüm”; polisin şaşkın ifadesini görünce de açıklamaya çalışır “burası daha aydınlık da”.
Bu hikayede de olduğu gibi, kültürel koşullanmalarım nedeniyle dikkatimin aslında istediğimi bulamayacağım yerlere kaydığını fark ettim. Aradığım şeyleri bana verebilme potansiyeli olan yerlere dikkatimi çevirmeyi öğrenebileceğim bir yol olması için Şiddetsiz İletişimi geliştirdim.

Şiddetsiz İletişim yaklaşımını kullandığımız kişilerin ne Şiddetsiz İletişim hakkında bilgili olmaları, ne de bize özel bir şefkat duymaya eğilimli ya da istekli olmaları gerekir. Biz, yalnızca şefkatle verip şefkatle almaya istekli olursak ve başkalarının da tek hedefimizin bu olduğunu anlamasını sağlarsak, onlar da süreçte bize katılacaktır. Böylece karşılıklı olarak birbirimize şefkatle davranabiliriz.

Bu, her zaman ve hemencecik gerçekleşir demiyorum; ancak biz Şiddetsiz İletişim ilkelerine sadık kalırsak şefkat kaçınılmaz olarak yeşerecektir.

Şiddetsiz İletişim Süreci

Karşılıklı olarak kalpten vermeye istekli olabilmek için bilincimizin ışığını dört noktaya odaklamamız gerekir – bu dört nokta Şiddetsiz İletişim modelinin dört öğesidir.

İlk olarak, diğerlerinin hayatımızı zenginleştiren ya da zenginleştirmeyen neler dediğini ya da neler yaptığını gözlemleriz. İşin püf noktası gözlemimizi yargısız, değerlendirmeden dile getirebilmektir.

İkinci adım, bu davranışı gözlemlediğimizde ne hissettiğimizi söylemektir: kırılır mıyız, ürker miyiz, sevinir miyiz, eğlenir miyiz ya da rahatsızlık mı duyarız? Ve üçüncü adımda, bu tanımladığımız duygulara bağlı ihtiyaçlarımızı dile getiririz. Nasıl olduğumuzu açıkça ve dürüstçe ifade ederken bu üç öğenin farkındayızdır.

Örneğin, bir anne ergen oğluna “Felix, sehpanın altında iki topak çorap, televizyonun yanında da üç tane daha görmek beni rahatsız ediyor çünkü yaşadığımız alanların daha düzenli olmasına ihtiyacım var” diyerek ilk üç öğeyi ifade edebilir.

Ardından da hemen dördüncü öğe gelir – özel bir isteğimiz/ihtiyacımız: “Çoraplarını odana ya da çamaşır makinasına koyar mıydın acaba?” Bu dördüncü öğe diğer kişiden hayatımızı zenginleştirmek ya da hayatımızı güzelleştirmek için istediğimiz şeyin dile getirilmesidir.

Şiddetsiz İletişim, bu dört bilgiyi net bir şekilde sözel ya da başka yollarla ifade etmeyi içerir ama bu kadarla kalmaz. Bu iletişimin bir diğer yanı, iletişimde olduklarımızdan da bu dört bilginin gelmesidir. Bunu sağlamak için onlarla önce, onların ne gözlemlediğini, ne hissettiğini ve neye ihtiyaçları olduğunu sezerek bağ kurarız; sonra da onların hayatını neyin zenginleştireceğini, onların isteğini, ihtiyacını keşfederiz -yani dördüncü parçayı.

Sözü edilen konulara dikkatimizi odakladığımızda ve diğerlerinin de bunu yapmasına yardımcı olduğumuzda, şefkat doğallıkla ortaya çıkıncaya kadar iletişimin ileri geri akışını sağlarız: benim gözlemlediğim, hissettiğim, ihtiyacım olan, hayatımın zenginleşmesi için istediğim ve senin gözlemlediğin, hissettiğin, ihtiyacın olan ve hayatının zenginleşmesi için istediğin…

Şiddetsiz İletişim Süreci: (gözlem, duygu, ihtiyaç, istek)

-Mutluluğu etkileyen somut davranışlar

-Gözlemlenenler karşısında neler hissedildiği

-Bu duyguları ortaya çıkaran ihtiyaçlar, değerler, istekler vb.

-Zenginleşmek için yapılması istenen somut davranışlar

Şiddetsiz İletişimin özü kullanılan sözlerde değil, dört öğenin bilincinde olmaktır.

Şiddetsiz İletişimin Hayatımızda ve Dünyada Uygulanması

Etkileşimlerimizde Şiddetsiz İletişim kullandığımızda – kendimizle, bir başkasıyla ya da bir grup içinde – doğal şefkatli halimizle buluşuruz. Dolayısıyla bu yaklaşım her iletişim düzeyinde ve farklı durumlarda etkili olarak kullanılabilir.

Bazıları Şiddetsiz İletişimi yakın ilişkilerinde daha çok derinlik ve şefkat yaratmak için kullanırlar; bazıları Şiddetsiz İletişimi iş hayatında daha etkili ilişkiler kurmak için kullanırken bazıları da bu süreci siyaset yaparken kullanırlar. Şiddetsiz İletişim günümüzde dünya çapında şiddetli çatışmalar ve ciddi etnik, dini ya da siyasi gerginlikler yaşamakta olan topluluklar için değerli bir kaynak olarak kullanılmaktadır.

Dünyayı gezerek insanlara güç ve sevinç veren bir iletişim sürecini öğretebildiğim için çok mutluyum. Şimdi, Şiddetsiz İletişim: Bir Yaşam Dili kitabımla Şiddetsiz İletişimin zenginliğini sizlerle paylaşabilmenin mutluluğunu ve heyecanını yaşıyorum.

https://www.nonviolentcommunication.com/freeresources/article_archive/heartofnvc_mrosenberg.htm

Görseller: Anupam Pal, Renee Khan, www.peacewhirl.blogspot.com

 

 

 

 

Süheyla Pınar Alper

Diğer Paylaşım

Bu Sıkıntının Adı Yas – Scott Berinato’dan Çeviren: Süheyla Pınar Alper

Scott Berinato’nun 23 Mart 2020de Harvard Business için yazdığı yazının çevirisi (That Discomfort You’re Feeling …

Leave a Reply