Anasayfa / Kategorize Edilmemiş / Eleştirel İç Sesinizi Adım Adım Susturun – Çeviri: Süheyla Pınar Alper

Eleştirel İç Sesinizi Adım Adım Susturun – Çeviri: Süheyla Pınar Alper

Bu yazı pek çoğumuza hayatı dar eden, bizi ciddi anlamda mutsuz etme gücüne sahip, bizi tutsak eden, sınırlayan ama aslında bize ait olmayan ve önce fark edip sonra üzerinde bir uzman eşliğinde ya da kendi kendimize çalışarak kurtulabileceğimiz ya da sesini kısabileceğimiz eleştirel sesimizle baş etme konusunda iki klinik psikologun,  Lisa Firestone ve babası Robert Firestone’un birlikte yazdıkları kitabı tanıtma amacıyla yazılmıştır.

  • Bu iç ses “kafamızın içinde bize fısıldar, sızlanır, bizi iğneler, düşük bir benlik algısına ve sarsılmış bir özgüvenin içine bizi çiviler; düşüncelerimizi belirler, davranışlarımızı etkisi altına alır ve harekete geçmemizi engeller. Bizi koruyormuş, yanlış yapmamızı önlüyormuş gibi görünse de bütün yaptığı utanç ve suçluluk duygularımızı körükleyerek ilişkilerimizi sabote etmek ve bizi kendimize zarar verecek davranışlara itmektir” der Lisa ve Richard Firestone. Pek çok kişiye yararı olabilecek bir yazı olduğunu düşünerek çevirdim. Süheyla Pınar Alper

Hayali Sınırlamaları Fark Edin Ve Özgürleşin – Dr. Lisa Firestone
 
Yeni bir şey denemek için kendimizi biraz zorladığımızda hemen hemen her zaman ortaya çıkıp bizi azarlayan ya da dır dır eden düşünceleri çoğumuz iyi biliriz. Bir iş görüşmesi yapacağımız zaman, yeni bir okula başvurmadan önce ya da birisine çıkma teklif etmeden önce hissettiğimiz kaygı ve kendini sorgulama, işlerimiz hallolduğunda geçer gibi olur ancak kısa bir süre sonra yeni kaygılar başlar: Yapabilecek miyim? Ya başarısız olursam? Ya daha ilk buluşmamızda her şeyi mahvedersem? 
Değişim dönemlerinde belli bir ölçüde kaygı yaşamak doğaldır ancak bu kaygı ve kuşkuların ne kadarı doğaldır, ne kadarı içselleştirdiğimiz ve adına eleştirel iç ses dediğimiz bir iç eleştiriden kaynaklanır? Bunu sorgulamak gerekir. Eleştirel iç ses, kendimizi gerçekleştirmemize ve doyumlu hissetmemize engel olan bir iç düşmanı temsil eder. İçe dönüklüğü, güvenmemeyi, kendini eleştirmeyi, kendini reddetmeyi ve sınırlamayı, bağımlılıkları besler, insanın hedefe yönelik davranışlarından geri çekilmesine neden olur. Bu içselleştirilmiş sesler insanın hayatının tüm boyutlarına saldırır: Genel ruh hali, psikolojik durumu, tutum ve önyargıları, kişisel ilişkileri, eş seçimi, diğerleriyle iletişim kurma biçimi, okul ya da kariyer seçimi ve işteki performansı.
Eleştirel iç ses kişinin kendisine karşı geliştirilmiş olumsuz düşüncelerinden oluşan, kendisiyle bütünleşmiş bir yapı olarak tanımlanır. Kişiliğin üzerini kapatan, öğrenilmiş ya da dışarıdan dayatılmış, doğal ya da uyumsuz bir örtü gibidir. Eleştirel iç ses bizimle konuşan gerçek bir ses değildir; hepimizin içinde bulunan, hedeflerimize ulaşmamızı engelleyen sınırlayıcı düşünce ve tutumlardan oluşur.
Bu sesi hayatımızın çeşitli alanlarında duyabiliriz; ilişkilerde fazla yakınlaşmamamızı, mesleğimizde fazla ilerlemememizi söyler. Acımasız ve aşağılayıcı olabilen bir sestir. ‘Sen kimsin ki?’, ‘asla başaramayacaksın’, ‘sen herkesten farklısın’, ‘kimse seni önemsemeyecek’ gibi. Bu düşünceler hayret verecek kadar, insanı yanıltacak kadar yumuşak ve sakinleştirici de olabilir: ‘sen kendi kendine iyisin işte’, ‘bir tek kendine güvenebilirsin’, ‘bir dilim pasta daha ye, kendini ödüllendir’, ‘bir içki daha iç, iyi gelir’. 
İster sert ve acımasız olsunlar, ister yumuşak ve sakin, bu düşünceler bizim isteklerimizin peşinden gitmemizi engeller ve bize zarar verecek davranışlarda bulunmamıza yol açar. Bu sese yenilmek ve bu sesin önerilerine uymak, bizi bu sesin saldırılarına daha da açık hale getirir. Az önce bir dilim pasta daha almamız için bizi yönlendiren ses, iki dakika sonra iradesiz olduğumuz için bizi paralamaya başlar. Peki bu eleştirel iç sesi nasıl ele geçiririz?
30 yıl boyunca, psikolog ve yazar olan babam Robert Firestone ile bu eleştirel iç ses üzerinde çalıştım. Babam, insanların bu iç eleştiriyi yapan sesi tanımaları, bunu ayrıştırabilmeleri ve hedefe odaklı, gerçek bakış açılarını yansıtan bir şekilde karşı koyabilmeleri için bu iç sesin temellerini anlamalarını sağlayacak olan ses terapisini geliştirdi. Bu terapinin adımlarını ruh sağlığı uzmanları için yazdığı Ses Terapisi (Voice Therapy) ve genel okuyucuya seslenen, birlikte yazdığımız Eleştirel İç Sesini Ele Geçir (Conquer Your Critical Inner Voice) kitaplarında anlattık.
Adımlar şunlar:
Birinci Adım: Eleştirel İç Sesinin Sana Neler Söylediğini Belirle
Bu olumsuz saldırıları engellemek için her şeyden önce bu iç sesin neler söylediğini fark etmek gerekir. Bunun için insanlar hayatlarında kendilerini en çok eleştirdikleri bir alan seçerek bu eleştirilerin neler olduğuna bakabilirler. Kişinin, kendisine yapılan bu saldırıları fark ettikçe bu saldırıların her birini ‘sen dili’ne çevirmesi çok işe yarar. Yani ‘ben bunu yapamam’, ‘beni almazlar ki’ yerine ‘sen bunu yapamazsın’, ‘seni almazlar’ gibi. İnsanlar bu formatı kullandıklarında iç seslerinin kendilerine ne yaptığını duyar ve hissederler; böylece bu seslerin ne kadar düşmanca olduğunu ve kendilerine nasıl saldırdığını fark edebilirler.
 
İkinci Adım: Bu Seslerin Nereden Geldiğini Gör
İnsanlar eleştirel iç seslerini yukarıdaki yöntemle dile getirdiklerinde etkilenirler ve bu seslerin nerelerden geldiğine dair bir içgörü oluşur. Bu saldırıların içeriğini ve tonunu gördükçe, bunların eskiden ve tanıdık bir yerlerden geldiğini fark ederler; bu sesler onlara çocukken ifade edilmiş, çocukken onlara yöneltilen tutumları yansıtır. Sıklıkla, ‘babam beni zaten beğenmezdi, yeterli bulmazdı’, ‘bu duyguyu annemden aldım’, ‘evdeki genel hava hep böyleydi’ gibi anılar gelir. İç seslerinin nerelerden geldiğini hissederek fark etmek insanların kendilerine daha şefkatli bir gözle bakabilmesini sağlar.
 
Üçüncü Adım: İç Sesine Karşılık Ver
Ses terapisinin üçüncü adımında kişi ona saldıran iç seslerine karşılık verir. ‘Sen salaksın. Kimse senin ne söyleyeceğini merak etmiyor. Otur oturduğun yerde ve kapa çeneni!’ gibi şeyler söyleyen iç seslere ‘ben salak değilim, söyleyeceğim şey anlamlı ve değerli. Benimle ilgilenen ve beni düşünen, ne söyleyeceğimi merak eden insanlar var’ gibi karşılıklar verilebilir. Bu karşılıkları verdikten sonra, insanların kendilerinin ve diğerlerinin gerçekten nasıl olduklarına ve kendi sosyal dünyalarında neyin doğru olduğuna dair akılcı yorumlar yapmaları önemlidir. Şöyle söyleyebilirler, ‘dünya sadece başkalarının akıllı olduğu, bir tek benim akılsız olduğum bir yer değil. Artık ilkokulda değilim; bize not veren biri yok. Gerçek şu ki hiç kimse fazla akıllı değil, ben de akılsız değilim. Temelde hepimiz aynıyız: Hepimiz düşündükleri ve yaşadıkları şeylere ilişkin söyleyecekleri ilginç şeyler olan ilginç insanlarız.’
 
Dördüncü Adım: İç Sesinin Davranışlarını Nasıl Etkilediğini Gör
İnsanlar genellikle kendi seslerine karşılık vererek kendilerini ifade ettiklerinde, doğal olarak bu engelleyici düşüncelerin geçmişlerini nasıl etkilediğini, şimdiki hayatlarına da nasıl yansıdığını hemen anlamak isterler. Mesela, iç sesi aptal olduğunu söyleyen bir insan geçmişte, aslında olduğundan daha beceriksiz davrandığı anları, ya da bu saldırıyı fark ettiği için güvenli hissettiği anları fark edebilir. İnsanlar bu engelleyici davranışlarından kurtulmak istediklerinde, eleştirel iç seslerinin onları nasıl etkilediğini anlarlarsa, bu işlerini kolaylaştırır.
Beşinci Adım: Seni Sınırlayan Davranışlarını Değiştir
Kişi bu iç sesin kendisini sınırladığı alanları fark ettiğinde, değişmeye başlayabilir. Eleştirel iç sesinin desteklediği yıkıcı davranışlardan kaçınarak ve bu sesin önerilerinin tersini ortaya çıkaran olumlu davranışları arttırarak bunu gerçekleştirir. Mesela çekingen biri, sosyal etkileşimlerden kaçmaktan vazgeçerek insanlarla sohbet başlatma kararı alabilir.
Tuhaf da gelse, bu eleştirel iç sesleri fark etmek, tanımlamak ve onlara karşı koymak göründüğünden çok daha zor olabilir. Değişime kaygı eşlik eder ve eleştirel iç sesten kurtulmak da bir değişimdir. İnsanlar olumsuz hallerini sorgulamaya ve onlara rağmen farklı davranmaya başladıklarında, bu olumsuz haller sıklaşır ve daha güçlü bir şekilde saldırmaya başlarlar.
Bazı insanlar bu eleştirel düşüncelerine alışmışlardır ve tatsız da olsa onlarla ‘birlikte var olmak’ bu insanlara rahat gelir. Hatta bir kadın bu düşüncelerini tanımlarken onlarla ahbap olduğunu söylemişti. Bu düşüncelerin saldırısı seyrekleştiğinde, onlar olmadan kendini yalnız ve ürkek hissettiğini belirtmişti. Bazı insanlar bu eleştirel iç seslerin onların doğru davranmalarını sağladığına öylesine inanırlar ki, onlar olmazsa yanlış davranacaklarını düşünürler. Oysa insanlar eleştirel iç seslerine karşı çıktıkça, o iç sesin hayatlarındaki etkisi giderek zayıflar. Hatta onu iyice fark edip ses terapisini adım adım uyguladıklarında kendileri olabilirler, hedeflerine ulaşabilirler ve aslında yalnızca hayal ürünü olan sınırlarından kurtulurlar, özgürleşirler.
Görseller: Zenos Frukadis
 Mandy Van Goeije
Süheyla Pınar Alper

Diğer Paylaşım

Bu Sıkıntının Adı Yas – Scott Berinato’dan Çeviren: Süheyla Pınar Alper

Scott Berinato’nun 23 Mart 2020de Harvard Business için yazdığı yazının çevirisi (That Discomfort You’re Feeling …

Leave a Reply