Herşeyden önce belirtmeliyim ki Türk insanının vazgeçilmezi olan kızartma hiçbir yağla hiçbir şekilde sağlıklı değildir! ASLA beslenmenizin düzenli bir parçası olmamalı, en son ne zaman kızartılmış bir şey yediğinizi hatırlayamamalısınız. Ama eğer mutlaka kızartacaksanız zararlı ve daha az zararlı yağlar vardır, onlara bakabilirsiniz. medium chain triglycerid (MCT) dediğimiz yağlar, 1 çorba kaşığından az olmak suretiyle kullanılabilir. tereyağı, hindistancevizi yağı, high oleic ayçiçek yağı-sıradan ayçiçek yağı değil- susam yağı uygun olabilir. ama dediğim gibi, tavsiye etmiyorum kesinlikle. Bu yağlar EFA açısında fakir oldukları için ısıya maruz kaldıklarında en az toksik madde üretirler. ama yine üretirler…
Yerli malı kullanmaya gelince… sözkonusu olan sebze meyveler olunca EVET, kesinlikle türkiye’de üretilenleri tüketmelisiniz. ama buna hindistancevizi yağını dahil etmiyorum. HC yağı mucize bir yağdır, sağlıklı beslenme amacında olan herkesin diyetinin parçası olmalıdır. Buzdolabında saklamak gerekmez, ömrü uzundur. raf yağıdır. dolayısıyla ithal olmasının hiçbir sakıncası yoktur. Türkiye’de ya da tropiklerde üretilmiş olması farketmez. sizin için fark yaratacak şey orada daha pahalı olmasıdır. Eğer alabiliyorsanız almalısınız.
Hindistancevizi yağı yağların kraliçesi olarak tanımlanabilir. Hiçbir yağ kalite açısından yanına yaklaşamaz. Yaklaşabilirse elini öper çekilir. Ben BÜTÜN yemeklerimde hindistancevizi yağı ve sadeyağ kullanıyorum. İkisi de tükenmişse tereyağı… Fındık, ceviz, ketentohumu, zeytinyağı filan gibi yağları salatalarda ya da buharda pişmiş sebzelerde kullanıyorum.
Sadeyağ; ghee. Köylerde tereyağını eritip üzerindeki köpüklü tabakayı alırlar ya? geri kalan ghee’dir. Süperdir. Fındık yağının yüksek ısıya dayanıklı olduğu mit olmasından öte akıllı Türk fındık üreticilerinin uydurmasıdır yüksek ısıya dayanıklı olan tereyağı ve hindistancevizi yağıdır. Yemekleri bunlardan başka yağlarla pişirmenizi önermem.
Kanola yağı neden “çöp” yağdır:
Kanola, hidrojene edilerek elde edilir. Kanola yağı, mesela, margarin üretiminde en sık kullanılan baz yağıdır çünkü çok serttir, ancak 70 derece üzerinde erir. Tüm bitkisel yağlar gibi pek çok işlemden geçerek üretilir. Bitkisel yağ diyince sırf tanımında ¨bitki¨ sözcüğü geçtiği için insanlar ¨Bu yağ sağlıklıdır¨ yanılgısına düşüyorlar. Oysa gerçek tam tersi. Tabii burda sorun olan bitkinin kendisi değil bitkisel yağın elde ediliş şeklidir.
Mesela kanola yağı omega 3 açısında zengindir.
Şişeye konana kadar geçirdiği işlemler, oksijen, aşırı yüksek ısı korkunç bir koku meydana getirir. Bu kokuyu azaltmak için yapılan işlemlerin biri de deodorizasyondur. Bu kimyasal işlemler standarttır ve sonuçta elde ettiğimiz ürün trans-yağ çeşididir. (Kanola yağı kullananlar bu kötü kokuyu muhakkak tecrübe etmişlerdir).
Kanola yağı rancid yani kokuşmuş yağ olarak da tanımlanır. (Daha kibar olmak için oksitlenmiş dersek iyi olur).
Eğer ısı ve yağa maruz kalmak suretiyle oksitlenmiş yağları tüketirseniz dejeneratif dediğimiz hastalılara davetiye çıkarmanın yanında inflamasyona da neden olursunuz. İnflamasyon nedir? vücutta kireçlenmeden romatizmadan, akıl hastalıklarından, parkinson’s a her türlü hastalığın sebebi olabilendir.
Son olarak piyasadaki kanola yağlarının büyük bir çoğunluğu GDO’ludur.
Devamı gelecek…
- Evde Cilt Bakımı - 10/31/2017
- Çocuğumun Bağışıklık Sistemini Nasıl Güçlendiririm? - 10/23/2017
- Çocuğun Şiddet Eğilimlerini Nasıl Yok Edebiliriz? - 10/10/2017