Leyla’yla evcilik oynuyoruz. Bu aralar en sevdiği oyun ¨misafircilik¨. O bana misafirliğe geliyor, ben ona gidiyorum, o geliyor ben gidiyorum. Sürekli bir sosyalleşme hali içerisindeyiz.
Kapıyı açıp içeri buyur etme kısmında sorun yok. Kapıyı açıyor, aynı gün daha önce en az 9 kez daha gelmiş olan misafiri görünce çok şaşırıyor ¨A-A Sen mi geldin! Hoşgeldin! A-A¨ diyerek hayretler içerisinde kalıyor ve içeri buyur ediyor. Oturulacak yer belli, başka bir yere oturmaya kalkarsan popon yerini bulmadan seni engelliyor ve orası çocuklar için diyerek kaldırıyor.
Oturunca tokalaşma faslı var tabii. ¨Hoşgeldiniz ehe ehe¨ diyerek elini uzatıyor, tokalaşıyoruz. Sonrasında öpüşülecek tabii. Ama bu selamlaşma öpüşmesinin yanakları değdirmekten ibaret olduğunu kabul etmiyor asla. Minik elini enseme yapıştırıyor, kafamı kendine doğru çekiyor ve yalapşap şapır şupur öpüyor. E ben de kendisine karşı boş değilim. Böyle görkemli bir hoşgeldin’e karşılık olarak ben de öpmeye başlıyorum. Sarılıyoruz öpüşüyoruz kucaklaşıyoruz… Ancak bu kadar hoş gelinir!
Misafircilikte hoşgeldin faslı bu kadar uzayınca sohbet kısmı biraz gecikiyor ama olsun:
– Nasılsınız?
– Çok iyiyim teşekkürler, siz nasılsınız?
– Ben de çok iyiyim.
– Toluk tocuk nasıl?
– Sağolun ellerinizden öperler. Sizinkiler?
– Benim toluk çocuğum pre-k oldu. biraz büyüdüler ama çok büyümediler, az büyüdüler. ellerimi öpmesinler.
– Tamam.
Sonra çay-kahve ikram faslı başlıyor:
– Çay mı içeceksin kahve mi?
– Ben çay alayım teşekkürler
– Hayır kahve al
– Yok çay istiyorum zahmet olmazsa
– Zahmet olur. Kahve al
– E peki, kahve alayım
– Kendin mi alacaksın?
– E sen evsahibisin senin getirmen gerek Leyla!
– Neden alayım diyoğsun o zaman!
– Yani rica edeyim anlamında. Bi çay verir misin?
– Kahve
– Pardon kahve verir misin?
– Tamam. Bekle misafir.
Çay-kahve fasl da bittikten sonra kalkmak gerekiyor tabii. Misafirin bir noktada kendi evine gitmesi gerektiğine yeni ikna oldu Leyla. Ona kalsa yatıya kalmalı misafir. Kendi odasında kendi yatağını paylaşmalı. Sabah kahvaltı hazırlamalı… Leyla, diyorum ne gerek var, niye bu kadar yoruyorsun kendini? istiyormuş. yorulmak istiyormuş. İnşallah bu ağırlama hevesi ihtiyar zamanlarımıza da taşınır diyorum ben de…
– Çok teşekkürler Leyla hanım çok misafirperversiniz
– Ne?
– Misafirperver. Yani çok iyi evsahibisin, çok iyi misafir ağırladın
– Tamam bi şey değil
– Ben de bekliyorum mutlaka, arayı açmayın…
– Neden?
(Açılmayacak olan o ara yaklaşık 5 dakika sürüyor)
Böylelikle saatlerce o bana ben ona gidip geliyoruz, yuvarlanıp gidiyoruz…
- Evde Cilt Bakımı - 10/31/2017
- Çocuğumun Bağışıklık Sistemini Nasıl Güçlendiririm? - 10/23/2017
- Çocuğun Şiddet Eğilimlerini Nasıl Yok Edebiliriz? - 10/10/2017
leyla'nın gül cemalini göremıyoruz 🙂
Zahmet olur kahve al :))gelen misafirlere bu cümleyi kurmayı düşünüyorum, sağol Leyla hanım 🙂
bende tutum bunu dilek 🙂
gece gece güldürdün beni Leyla:)
ah benim tatlı Leylam ve tatlı annesi 🙂
Çok tatlı ya maşallah :')
Ay resmen sesli kahkahalar atarak okudum! Çok yaşayın her ikiniz de. :)))
Eşime Leyla ile konuşmaları ve evcilik yazını okudum, ikimiz de gülmekten ağlıyoruz şu an… gerçekten çok özel bir çocuk…Maşallah
Çay mı içeceksin kahve mi?
– Ben çay alayım teşekkürler
– Hayır kahve al
– Yok çay istiyorum zahmet olmazsa
– Zahmet olur. Kahve al
– E peki, kahve alayım
– Kendin mi alacaksın?
– E sen evsahibisin senin getirmen gerek Leyla!
– Neden alayım diyoğsun o zaman!
– Yani rica edeyim anlamında. Bi çay verir misin?
– Kahve
– Pardon kahve verir misin?
– Tamam. Bekle misafir.
Harika 🙂
Tamam bekle misafir :)))
🙂 :):):):):):) buyrum buyrum hoş geldeniz, size ne ikram edeyim?