Anasayfa / Yazarlar / Aysuda Kölemen / Kayıtsızlık

Kayıtsızlık

“Sevginin tersi nefret değil, kayıtsızlıktır. Sanatın tersi çirkinlik değil, kayıtsızlıktır. İnancın tersi sapkınlık değil kayıtsızlıktır. Ve hayatın tersi ölüm değil, kayıtsızlıktır.” Elie Wiesel

Sana kendini ara demeyeceğim. Kim olduğunu aramakla bulamazsın oğlum. Çünkü sen kayıp değilsin. Sen henüz olmamışsın, eksiksin. Bütün insanlar eksiktir. Bütün hayat bir tamamlanma macerasıdır. Bu nedenle, benlik aranmaz, inşa edilir. Aramakta bir kolaycılık var. Belki de ararken rastlarım benliğime, tam, tamam, mükemmel bir bene umudu var. Bu vaadin cazibesini anlıyorum. Ama o “ben” yok. Oluşuyor. Onu sen oluşturuyorsun. Her gün. Her dakika. Yaptıklarınla. Söylediklerinle. Yaşadıklarınla. Ve sana yapılanlarla. Varoluş bir oluş değil aslında, bir iş, bir eylemler zinciri. Kendini arama çocuğum, olmak istediğin seni, kendini yarat. O benin dünyadan bağımsız olduğunu sanma. Dünyanın seni nasıl şekillendirdiğinin farkında ol. Ama teslim olma. Etinle, tırnağınla, terinle. Bu zorlayacak seni. Zorlan.

Yeter ki mutlu ol dememi bekleyeceksin. Demeyeceğim. Çünkü mutluluk hayatın amacı olamaz. Hayatın bir anlamı olmalı. İyilik yap oğlum. Hayatının en yüce amacı iyilik olsun. İyilik bazen mutlu edecek seni, ama bazen mutsuz edecek. Bu mutsuzluğu, kayıtsız bir yaşamın mutluluğuna yeğ tut. İyilik de, oğlum, bir oluş biçimi değil, bir eylemdir. Ben iyiyim demek tehlikelidir. İyi olduğuna gönülden inanan insan kendini, eylemlerini sorgulamayı bırakır. Özünün iyi olduğuna ve hiçbir şeyin bunu değiştiremeyeceğine inanır. Niyetin yeterliğine inanır. Oysa insan iyi şeyler yaptıkça, iyi şeyler yaptığı kadar iyidir. Her gün kendine soran insan, yaptığı kötülükleri görür, pişmanlık hisseder, af diler, kendini düzeltir. Önce doğrunun ne olduğunu sorar, sonra onu nasıl yapabileceğini. Unutma, kötülük çoğu zaman sadece çevrene kayıtsız kalmaktır.Devamlı incelenmelidir hayat. Bu yoracak seni, kalbini, bedenini. Hiç ulaşılamayacak bir hedef, “yarın” iyi olmak, daha iyi olmak. İyi nedir diye düşünmek, tartmak, kesinlikten uzak yaşamak, kendi iyiliğinden şüphe etmek.  Yorul.

Sana dertsiz bir ömür dilemeyeceğim, oğlum. Cehennem başka insanlardır derler. Ama söylemeyi unutuyorlar, cennet de başka insanlardır. Mutluluk içinde diyenlere inanma. Mutluluk dışarda, diğer insanlarla arandaki ölçülemeyen mesafede barınır. Mutluluk ancak paylaştığın kadar, sevdiğin ve sevildiğin kadar büyür. Mutluluk ancak üzüldüğün kadar var olur. Mutluluk tertemiz gelemez. Çünkü sevmen lazım mutlu olmak için, kendinden bir parça vermen lazım. Neden çoğu insan en büyük mutluluğu annelikte, babalıkta bulur biliyor musun? Çünkü hiç karşılıksız sevmeyi, fedakarlığı, kendinden vermeyi, adanmayı ilk kez çocuğuyla sınırsızca yaşar çoğu kişi. Ama adanmak için bir çocuğa ihtiyacın yok. Sevmek başka birilerini kendin kadar, kendinden çok düşünmektir. Başkalarını düşünenin kalbi hiç hafif olmaz, hep bir ağırlık taşır. Her mutluluğu biraz gölgelidir. Gölgeli mutluluk en güzelidir oğlum. En mutlu anında bile kalbinde sevdiklerinin dertlerini taşı. Kimse bilmesin, sen arkadaşının sağlığını, uzaktaki dostunun para sıkıntısını, gitmediğin bir ülkenin insanlarının sorunlarını, ülkenin insanlarının kaderini dert et kendine. Fedakarlık hakir görülür. İlişkilerde hesap tutman istenir. Kendini koruman tavsiye edilir. Ama korumanın da sınırları var. Kırılmaya açık olmayan bir kalp, kendini mutlak sevgide hiç kaybetmemiş, kurşunun önüne atlatacak bir sevgiyi tatmamış kalp hiç yaşamamıştır. İnsanlara kayıtsız kalma. Sev.

İnan oğlum. Mutlak bir doğru olarak insanın, insanlığın değerine inan. Dünya haksızlıklarla dolu, oğlum. Bu yüzden sana anlatıyorum dünyanın adaletsizliğini. Beraberce umursayalım istiyorum. Görmemek ne kadar kolay, ne kadar kolay sadece çiçeklere bakmak. Sahte bir mutlulukla yetinmek. Ama görmelisin, göstermelisin. Gerçek bazen çok ağır gelecek ve bütün dünyanın yükünü omuzlarında taşımak zor gelecek. O yükten kurtulmaya çalışma, o yükü seninle omuzlanacak insanlarla çevir kendini. Çünkü kayıtsız olmaman gereken sadece sevdiklerin değil, tanımadıklarındır aynı zamanda. Paran varken yoksulları dert edin, erkekken kadınları, yetişkinken çocukları, sağlıklıyken hastaları. Her yerde, her durumda haksızlığa uğrayan kim diye düşün, onun yanında dur. Her haksızlıkta canın acısın. Haksızlığın öfkesini taşı. Kim demiş öfke kötüdür diye? Öfkelenmen gereken yerde öfkelenmemek kayıtsızlıktır ve kayıtsızlık hakkında ne düşündüğümü biliyorsun artık. Ama öfkeni nefrete, şiddete çevirme. Öfkeni al, yoğur, eyle. Ayakta kalmak için, yola devam etmek için, inandıkların için mücadele ederken ihtiyacın olacak bazen öfkenin itici gücüne. Adaletsizliğe kayıtsız kalma. Öfkelen.

Yani çabala oğlum. Kendin olmaya değil, olmak istediğin bir kendin inşa etmeye çabala. Her gün iyi olmaya, doğruyu yapmaya. Sevmeye. Dayanmaya, dayanılmaya, dayanışmaya. Haksızlığa, güzelliğe, etrafındaki kocaman dünyaya ve yanıbaşındakilere, duygularına, yaşadıklarına. Çabala. Umursa oğlum. Umursa dünyayı. İnsanları. Hayvanları. Bitkileri. Binaları. Suyu. Havayı. İçin ağrısın umursamaktan, kalbin şevkatten taşsın, kanın sevgiden kaynasın. Dünyaya kayıtsız kalma. Çabala.

Sana miras bırakmak istediğim şey hayat. Ve hayatın tersi, kayıtsızlık. Hayata kayıtsız kalan insanlar arasında yürüyeceksin. Fukaralığa batmış bir dünyada, alışman istenecek yoksulluğa. Haksızlık çok. Haksızlığa kayıtsız kalman talep edilecek. İnsanlar birbirlerinden dillerini, neşelerini çalacaklar. Kayıtsız kalman emredilecek. Ölüm, gereksiz ölüm, önlenebilir ölüm, kolayca önlenebilir ölüm gelecek, masumları vuracak. Kayıtsız kalman telkin edilecek. Kayıtsız kalma. Gör. Göster.

Yeter ki mutlu ol demeyeceğim. Yetmez. Zorlan, yorul, sev, inan, öfkelen, çabala, gör. Çünkü yaşamanın tersi ölüm değil, kayıtsızlıktır.  Çünkü kayıtsız kalmak yaşamamaktır.

Aysuda Kölemen

Diğer Paylaşım

Kandırıkçılık İnancı – Süheyla Pınar Alper

‘Impostor syndrome‘ kavramı dilimize ‘kimlik hırsızlığı’ sendromu olarak çevrilmiş. Kimlik hırsızlığı gerçekten bir hırsızlık eylemi düşündürüyor, …

Leave a Reply