Anasayfa / BYBO / Yapım / Doğum Hikayeleri / Keziban’ın Doğal Doğum Hikayesi

Keziban’ın Doğal Doğum Hikayesi

İlki gibi zar zor, biraz da sürpriz gelen ikinci bebek, ikinci heyecan… 

Hamileligim rutin hayatıma devam etmemin yanısıra bol hareket ile gecti. Masa başı çalışmamın olumsuzluklarını isyerine gidip gelirken 5-6 durak önce inip yürüyerek, bolca merdiven inip çıkarak azaltmaya çalıştım. İş haricinde de bolca çarşi gezisi yaptım. Soyut hazırlıgım ise daha çok dua etmek üzerine idi. Sesli, sessiz, bazen kitaplardan, bazen kendimden bolca dua. Her anne adayı kendi yapısına uygun huzur bulma şeklini belirlemeli. Benim yöntemim buydu. 

Son haftalara gelince haliyle sabırsızlığım arttı. İlk doğumum 42. haftada olduğundan umutsuz olsam da her akşam yoklayan sancılar ile sürekli tetikteydim. Hatta iki kez ciddi ciddi doğurduğumu sanarak arkadaşlarıma haber vermis ve sonra “yanlış alarm” açıklaması yapmak zorunda kalmıştım.  Anlayacağınız yalancı çoban durumundaydım. Artık “sancım var” demeye yüzüm kalmamıştı. Bu ahval ve şerait içerisinde 38+6 haftalik iken, bir gece yakın arkadaşımla mesajlaşarak geceliyorduk. Saat 2 olmus, ancak uyumaya karar verebilmiştik. Arkadaşım “bu gece gelecek bebek, hissediyorum” dediginde dalga geçip “hadi artik, uyuyalım” diyerek yatağa gittim. 

1 saat ancak uyumustum ki saat 3’te altımda bir ıslaklık hissiyle uyandım. Su oldugunu anlamıştım. Ayağa kalkıp halı batmasın diye parkenin üzerinde durdum. (Evet, halıyı düşündüm!) Biraz sonra daha fazla su paçalarımdan aktı. Eşime seslendim.”Uyan, hastaneye gitmemiz lazım!” dedim. Gözünü ovuşturarak kalktı. Öyle filmlerdeki gibi delicesine koşturup “bebek geliyooo” diye bağırmadı. Bildiğin normal uyandı ve “çantaları arabaya götüreyim mi?” diye sordu! Çok duygusal! Neyse, ben de giyindim, hazırlandım. Çantamı son kez kontrol ettim. Sonra gidip çayı ısıttım.Çok açtım.Çeyrek ekmeğe çikolata sürüp yedim.Doguma 7-8 saat olduğunu tahmin ediyordum, aç biil aç gitmek istemedim. Bu arada sancılar da hafif hafif başladı. 8 dakikada bir gelip 10 saniye kadar sürüyordu. Ama öyle ciddi bir sancı değildi. Yola çıktık. Önce anneme uğrayıp kızkardeşimi aldık. Gayet eğlenceli güle oynaya ve Nazan Öncel şarkılarına eşlik ederek hastaneye geldik. 

Beni direkt doğumhaneye aldılar. Yanıma birinin girmesine izin vermediler. NST`ye bağlandım. Bolca sancı vardı fakat bebek de gayet hareketliydi hala. Muayenede 4 cm açıklık olduğu söylendi. Bu arada ben ebelere “kesinlikle suni sancı istemiyorum” dedim. Ilk kez böyle birsey duymuşcasına şaşkın baktılar. “Tamam ama destek amaçlı takarız daha sonra belki” diye güya yumuşatarak tekrar sundular. Net biçimde “hayır, destek amaçlı da istemiyorum” dedim. Bana bir şey demediler ama dışarda bekleyen yakınlarıma bilgi verirken “Suni sancıyı kabul etmiyor hastanız. Spontane doğumu bekleyecegiz. Uzun sürebilir.” demişler. 

Ameliyat önlüğünü giyip sacımı taradım. Tokamı bile taktım sancılar sürerken. Şiddetleniyordu yavaş yavaş. Bir yandan da daha önce hazırladığım listedeki insanlara dua ediyordum. Elimde 5 sayfalık isim listesiyle mit ajanı gibi geziniyordum doğumhanede. Bu halimi gören ebeler “hiç doğuracak gibi durmuyorsun” deseler de sıklık da şiddet de artmıştı. 4 dakikada 1’e düşmüstü. Sancı aralarında oldukça iyi hissediyordum. Hic acı yoktu. Geziniyor, arkadaşlarımla mesajlaşıyordum. Sancı geldiğinde ise yatağın korkuluklarına tutunarak sabit bekliyordum. Ebe muayene ederek açıklığın 6 cm olduğunu söyleyip “çok sakin görünüyorsun” deyip gitti. Beni oyalamaya çalışarak “doktorun ara ara bilgi aliyor, gelecek” dedi. Ben de “biliyorum biliyorum, sona doğru gelecek o. Zaten şu anda bana yapacağı birşey yok.” dedim Gerçekten kimsenin yapacaĝı birşey yoktu. Ben ve bebeğim çabalayacaktık ve tekrar kontrol. Açıklık 8 cm`i bulmuş ve ben artık sancılar geldiğinde kıvranmaya başlamıştım. Ebe “ıkınabilirsin artık” dedi. Sancılar da bir kaç dakikada bir oldukça kuvvetliydi. Gezinirken sancı gelince yere çömelip ıkınmaya başladım. Saat 9’a yaklasmıştı. Doktorum geldi. Gülerek “Hala suni sancı istemediğine emin misin?” dedi. “Evet, kesinlikle eminim” cevabım onu şaşırttı. Artık sonuna geldiğimi hissederken hala suni sancıdan bahsetmeleri de beni şaşırttı ya, neyse… 

Son kontrolde doktorum “baya yaklaşmış, en gec bir saate doğar” dedi ve gitti. Ben gezinmeye devam ettim. Arada ebe gelerek “Çok iyi gidiyorsun. Çok güçlüsün. Kendi sancınla başardın bu işi, aferin. Hadi son bir gayret.” diyordu. Oldukça yorulmuştum tabii ki. Artık gezinemiyordum. Doğum masasına tutunup yere çömeldim. Sık sık ıkınmaya başladım. Ve birden aşağıda bir sertlik hissettim. Hala çok sessiz olduğum için etrafımdaki ebeler kendi işleriyle ilgileniyorlardı. Bana bakan yoktu. “Doğuruyorum!” diye seslendiğim halde pek ciddiye alan olmadı. Sonra daha yüksek sesle “DOĞURUYORUM!!” diye bağırdım. Beni hemen çatala aldılar. Doktorum da geldi. Nefesle ilgili birseyler söylediler ama o an pek anlayamıyordum. Doktor “başını görüyorum” dediğinde “hadi bee” dedim. Son bi ıkınmaya kalmıştı işim.

Hani diyorlar ya “bir avazda kurtul” diye. O son avaz lazımdı işte. Derin nefes aldım ve var gücümle ıkındım. Veee içimden ılık ılık birşeylerin aktığını hissettim. Doğmuştu bebeğim. O ne güzel an… Nasıl bir rahatlama…”Bebeĝimi verin!” dedim ama “üşür, giydirelim” dediler. Israr ettimse de nafile. Vermediler maalesef. Temizleyip giydirdikten sonra, yani ancak 4-5 dakika sonra verdiler. Sarıldım, öptüm, kokladım. Hemen istediler ama bu sefer de ben vermedim, he he 🙂 İyice sevdim minik kuşumu. Ancak ondan sonra verdim. Sonrasında odamıza geçtik. Hemen emdi çok şükür. 

Işte bu da dünyaya gelen insan oğullarından bir tanesinin hikayesi olarak zaman sayfalarında yerini aldı…

Keziban

Diğer Paylaşım

Ahu’nun İkinci Doğal Doğum Hikayesi

Sevgili Duru, Seninle maceramız 17 şubat 2017’de başladı. Reglim sadece iki gün gecikmişti ama ben …

7 Yorum

  1. Tebrik ederim, Allah analı babalı büyütsün. Gazsız, uykuyu seven bir bebek olur inşallah kızın 🙂 Bu arada şu ebeler de ne suni sancı meraklısıymış arkadaş, ben okurken sinir oldum. Doğum yapan ben olsaydım hele bi gidin ya derdim 🙂 Sen iyi sabırlıymışsın.

  2. Gözlerim doldu Keziban, umarım bana da böyle bir doğum nasip olur. Allah analı babalı büyütsün; mutlu, sağlıklı, uzun ömürleri olsun. Candan tebrik ederim.

  3. tebrikler ne güzel anlatmışsınız, o kadar iyi geliyor ki bu hkayeler bizim gibi yavrusu henüz karnında olan merakla geleceği günü bekleyen anneler.. Analı babalı, sağlıklı huzurlu büyüsün yavrucak

  4. Tebrikler Keziban, sağlıkla fosur fosur emerek büyür inşallah 🙂

  5. 1 yaş sonrası uyku eğitimi ile ilgili yazınıza yorum yapılamaıyor.onun için buraya yazıyorum.

    herhangi bir çocuk en az 2 yaşına kadar annesinin yanından ayrılmamalıdır.eğerki ayırısanız çocuk ve anne arasındaki bağ oluşturulamaz .bu bağ oluşmadımı madde kullanımından intihara kadar bir sürü kötü şeye yatkın olur çocuğunuz.en az 2 yaşına kadar yanınızda olmadı odanızda uyumalıdır.

    • Bu nasil bir yorum, dogumda annesini kaybeden yavrular vs illa kotu seylere yatkin mi oluyor? Ya da tam tersi annesiyle uyuyanlar kesin intihar etmiyor uyusturucu kullanmiyor mu? Dogruluguna inandiginiz bir seyi buraya sanki bilimsel bir bilgi gibi son derece kesin ifadelerle yazmissiniz, fikrinizi kendinize saklayin bence.

  6. Keziban Hanim sizi tebrik ederim, saglikla buyusun insallah

Leave a Reply