Doğal Doğuma Veda…
Evet son kontrolümüzde plasenta previa marjinal teşhisimiz baki kaldığından normal doğuma veda ettik ☹. Diyeceksiniz “derdin bu olsun”; haklı da olabilirsiniz ama inanın içimde sezeryana dair en ufak bir olumlu düşünce olmadığından oldukça üzüldüm. Ama yine de şükür değil mi?
35. hafta kontrolümüzde oğlumuzu bu sefer ve ilk defa tüm hatları ile çok net gördük. Dil çıkardı, bi mızıklandı, genel olarak suratsız ve çok güzeldi. İlk defa sizinle de paylaşmak istedim ☺. Kendisi 2.800 olmuş. Genel olarak muayenemiz çok olumlu geçti, bir aksilik gözükmedi. Çok ama çok hareketli, bu iyi bir şeymiş. O yüzden toplum baskısı olarak son dönemde “aa NST’ye girmiyor musun hala?” sorum da cevap bulmuş oldu. NST bebeğin iyilik durumunu kontrol edermiş. Kalp atışı ile hareketlerinin düzenine bakarmış. Bizimki maşallah gayet hareketli olduğundan 37. Haftada bakarız dedi ki zaten diğer kontrolümüz rapor da alacağımdan 37. Haftada…
Geldik plasentanın durumuna. Maalesef çıkmamış yukarı; hala rahim ağzına 2 cm mesafede duruyor. Doktorum buna şaşırıyor; çıkacağını çok ümit etmişti ama olmadı. Bu da zorunlu sezeryan senaryosunu yine karşımıza çıkardı. Doğum için de 39. Haftanın son günü almayı önerdi. Eşim “ama süreci kendi başlatsa, yani bedeni başlatsa” diye sordu ama meğer previada bu beklenmezmiş. Herhangi bir şekilde kasılmalarım ve rahim ağzım açılmaya başlarsa onu ilk takip eden plasenta olduğundan yoğun bir kanamam olurmuş. Bunun olmamasını sağlamalıymışız. Bu sebeple bu sürecin başlamasına izin vermeden bebeği almak gerekirmiş. Bu sefer eşim de çok üzüldü. Hep en doğalı dedikçe gittikçe en doğal olmayanına muhtaç kalıyorduk. Doktoruma güveniyoruz. Herkesin “yaa doktorlar hep böyle” hikayesinin bizimki için geçerli olduğunu düşünmüyorum. Hatta samimiyetle normal doğum yapamayacağımız için üzüntüsünü görebiliyorum. Ayrıca ücretinde de normal-sezeryan farkı almıyor; bu da belki bizim duygumuzu destekleyen bir durum olabilir.
Şu durumda 23 Eylül günü doğum gözüküyor ama bunun nihai kararını 8 Eylül’deki kontrolümüzde belirleyeceğiz. Yani yaklaşık 4 haftam kaldı ☺. Nereden nereye değil mi? Size kocama nasıl aşık olduğumu, PID sendromlarımı, bebeğimizin olamayışını yazarken inşallah 4 hafta sonra bir müjde verecekmişim…
Toplamda 14 kilo aldım, son 18 günde 3 kiloya yakın almışım, 600 gr.oğluş almış, kalanı ise ben! doktorum halime kızamıyor bile; ama ben de dürüstçe söyledim; bu güne kadar sağlıklı beslenmek hep içimden geldi ama artık canım pis pis yemek istiyor dedim. Karbonhidrat ve tatlı delisi oldum; yine kendimi tutuyorum ama nafile. Ama buraya kadar dikkat edip, son 4 haftada 10 kilo alırsam kendime yazık ederim. O yüzden dikkat etmeye çalışacağım; kendime söz!
Bu arada Cuma günü itibari ile yıllık izne çıktım, sonra da 37. Haftaya bağlanıyor ve 16 haftalık çalışmama serüvenine geçiyorum. İş yerinde bu yıl çok yoruldum ve yıprandım; o yüzden yıllık iznimi erkene aldım; herkes bebeğe sakla dedi ama şu an benim ve aslında onun ihtiyacı var; dinlenmem, oğluma konsantre olmam, dolabını, yatağını vb işleri halletmem gerekiyor. Annem bu hafta benimle, sonra ablamın doğumu için İzmir’e gidiyor; sonra nöbeti kayınvalidem alıyor. Annem ile olacak tüm işleri bu hafta halletmek istiyorum. Sonra da kayınvalidemin yazlık evine gideceğim; doktorum izin verdi. Acilen denize girmem gerek; sadece denize girmeye aşeriyorum; sanki kuş gibi olacakmışım duygum beni heyecanlandırıyor. Ayaklarım, bileklerin akıl almaz derecede şişiyor; canım yanıyor; tüm testler temiz çıkıyor; eve gelip, ayaklarımı yükseğe dikince geçiyor; şimdi ellerim de şişmeye başladı; bir de hava malum, yanıyor. O yüzden tuzlu su iyi gelecek ümidi ile 4-5 günlüğüne gideceğiz. Hatta eşim de işlerini organize edip, yanıma gelecek. İkimize de iyi gelecek.
İçimde inanılmaz duygular yaşıyorum; bir an öfke, bir an sevinç, genelde huzursuzluk, bilinmezliğin getirdiği birşeyler birşeyler… en çok da tahammülsüzlüğüme tahammülüm yok. Bu duygulara kapılıp, kalmamak için sürekli telkinde bulunuyorum ama nasıl anlatsam böyle bir garibim. Mutlu olamama hali gibi ama ne kadar ayıp değil mi? Yakında anne olacağım ve hayatta baba olmaktan öte bir hayali olmayan kocamı mutlu edeceğim; ama ben bir garibim. Anne olmaktan açıkca ve çok korktuğumu size şu noktada itiraf edebilirim. Tomris’in emzirme notlarını okudum, kitapları hatmettim; anne tecrübelerine kulak kabarttım; sonra yüksek doz bilgi karmaşasından hepsine veda edip, sadece emzirme noktasına adapte oldum ama şu an ölesiye korkuyorum. Ya emziremezsem; ya sütüm gelmezse; ya doğru pozisyonu kaçırıp, göğüs uçlarımı yara yaparsam; ya sezeryanda fenalaşırsam, ya çok mutsuz olursam diye diye uzuyor gidiyor. Muhtemelen hepsi normal diyeceksiniz; ama olmasın normal işte. Yoksa bu duyguları meşrulaştırıp, deliye bağlarmışız gibi geliyor. Eşim geçen gün bana sarılıp, “aaa sen süt kokuyorsun” dedi. Dünyalar benim oldu, çünkü ben de aynı kokuyu uzun zamandır alıyor ama delirdiğimi düşünmesin diye birşey demiyordum. Şimdi sürekli göğüslerimi koklayıp, sütçü diyor ☺. Böyle bir şey mümkün mü sizce? Bu konu beni azıcık panikletiyor; keşke Tomris burada olsaydı dedirtiyor ☺.
Gelelim isim konusuna… bu konu aslında biraz dallanıp, budaklandı. Eşim babasının ismini koymayı çok istiyor; ben ise sıcak bakmıyorum. Arada bıraktım kendisini. ATEŞ ismini tehlikeli buluyor. Ömer ve Mete önerilerim de veto yedi. Şimdi kendisi TOROS adını önerdi; ara ara hoşuma gidiyor, ara ara gitmiyor ama sanırım buna razı olacağım. Ama ne zor sınavmış bu isim konusu. Bizi yordu ve azıcık üzdü. Umarım yakında br sonuca varırız. Çünkü doğumdan sonra hem Türk, hem Alman vatandaşı olacağı için bürokratik işlerimiz çok olacak. Yani doğduğunda adıyla doğmasını ümit ediyorum ☺.
Bu hafta dolabını alacağız; salonda kitaplığımızın önüne koyacağız. Yemek masamızı şimdilik kaldırıp, oraya da beşiği koyacağız. Salon iki bölmeli; bir bölmede L koltuk ve TV var, diğerinde büfe ve masa; şimdi orası oğlumuzun gibi olacak. Bu arada Padme Hanım’ın da yatağı ve mama kapları o tarafta. Onları da zamanla, kendisini kırmadan, üzmeden bizim tarafta biryerlere alacağız ama bu çok hassas bir konu olduğundan; bebek gelmeden önce yeni yatak ile onu ödüllendirip, yerini de yeni yatakla değiştireceğiz. Kimsenin kalbini kırmak istemeyiz ☺.
Bugün izin günümün ilk günü, pek mesudum. Annecim geldi; evi toparladık, kahvemizi içtik; şimdi yürüyüşe çıkacağız. Haftanın planı çok yoğun, evde sıkılır mıyım diyordum; pek fırsat olmayacak gibi.
Özetle biz iyiyiz; inşallah daha iyi olacağız. Zihnimi biraz sakinleştirmem ve korkularımı bertaraf etmem gerekiyor. Haftaya internetin olmadığı bir yerde olacağım, size yazamayacağım. Sonra 37. Hafta kontrolüm ile inşallah iyi haberlerle karşınızda olacağız.
Yavaş yavaş sona geliyoruz; size çok alışmıştım, veda etmek zor olacak. Bütün sürecime tanıklık ettiniz; bazen eski yazılardaki yorumlara bakıp, “nereden nereye” diyorum…
Tek dileğim bu blogda olup, çocuk sahibi olmayı hayal eden herkes hayallerine en doğru zamanda kavuşsun… Ben bu bloga başlamadan önce öyle umutsuzdum ki, içimden bir ses bana iyi gelecek demişti. Geldi de… Çok duygusalım; yazdıkça yazasım geliyor; en iyisi burada keseyim ☺.
Sevgiyle Kalın,
Nazlı
- Evde Cilt Bakımı - 10/31/2017
- Çocuğumun Bağışıklık Sistemini Nasıl Güçlendiririm? - 10/23/2017
- Çocuğun Şiddet Eğilimlerini Nasıl Yok Edebiliriz? - 10/10/2017
Nazlı, yolun sonu görünmeye başlamış 🙂 Mutlu oluyorum senin güzel haberlerini alınca .Bu arada benim de kızım olacak 😀 İsim konusu bizde de havada şu an ama önümüzde yaklaşık 25 hafta var buluruz herhalde bir şeyler. İlk 3 ayda 1 kilo alan ben son 2 haftada 2 kilo alınca :S hemen yürüyüşlere başladım beni rahatsız eden iştahım hiç açılmadan bu kiloları almam acaba gebelik şekerim mi var diye düşünmeye başladım 🙁 . Bir sonraki yazını iple çekiyorum . Lütfen doğum yazını da çok geciktirme olur mu;P Mutlu , huzurlu tatiller 🙂
ayyy Ahuuu kızımız mı geliyormuş?:) Maşallah maşallah maşallah… sona az kaldı evet 🙂
Doguma yakın böyle olurmuş hisler, arkadaslarim da ayni korkulardan endişelerden bahsederlerdi..
sanki içimde hissettim seninkileri.. güzel olacak Nazlım. sezaryan sana cok kolay ağrısız sızısız gelsin inşallah. ilk bulusmanizdan sonra her sey cok daha güzel olacak. bence o an itibariyle her sey belirsizlikten sıyrılacak, kucaginda güzel oğlunla yepyeni bir hayat başlayacak onunde.
mete ve ömer benim de düşündügüm/sevdiğim erkek isimleriydi, tesadüf olmalı :)) ama Toros ne ya :)) kızmasın bana Kadir, deniz suyu ilaç gibi gelecek sana da oğluşa da…keyfini çıkarın.
hahaha Tuna teyzesi Toros benim de çok içime sinmedi. şimdi Atlas dedim bakalım düşünüyor… Dua et de herşey dediğin gibi olsun…
Normal doğuma ben de çok istekliydim. Ama ne yazık ki olmadı, oğlum hem poposuyla girdi doğum kanalına hem de doğmadan evvel kakasını yaptığından zehirlenme riski vardı. Mecburen sezaryene yöneldik. Bu kez de hiç olmazsa epidural anestezi olayım dedim , o d olmadı. Doğum aniden başladığı için genel anestezi ile oldu. 😀 Benim adıma tam bir fiyaskoydu yani… Ama yine de bebişlerimizi sağlıklı şekilde kucağımıza aldıktan sonra gerisi mühim değil. Senin hakkında da en iyisi neyse o olsun 🙂
aminnnn, inşallah en doğrusu olacak, çok teşekkürler
Sevgili Nazlı, severek takip ettiğim bir günlük, sağlıkla sona doğru yaklaşması ne kadar güzel 🙂 Ben de hevesle (ve doktorumun desteğiyle) normal doğum bekledim ama olmadı, en sonunda 41+3de yeter artık normal olmayacak hadi sezaryen olsun dedim (normal olma şansı zaten yokmuş sonradan öğrendik). Yani madem sezaryen olacak eninde sonunda, hiç olmazsa baştan biliyorsun. Epidural sezaryen oldu benim, imkanın olursa eğer o da en iyi opsiyon. Aman sağlıkla olsun da, en önemlisi o.
Denize girmek kesinlikle çok iyi gelecek, ben geçen sene 20. haftada tatilde o kadar rahatlamıştım ki hamileliğimin kalan kısmını denizde geçirmek istemiştim 🙂 Bütün ağırlığı su taşıyor, bütün şişlikler de iniyor, missss… Doğumdan sonra görmüş bulunuyorum ki isim konusunda demokratik olmamak lazım, annenin hakkı çok fazla 😉 Ben bir çocuğum daha olursa ve eşimle isim konusunda anlaşamazsak kesinlikle benim istediğim olsun diye direteceğim 🙂 Sağlıkla kucağına almanı dilerim
Ayça'nın annesi çok teşekkürler… inşallah güzel olacask herşey; bu aralar çizgim çok düştü ama umarım geçicidir…
Ben de sezaryen oldum. Ben de öncesinde korkuyordum. Ama hiç korktuğum gibi olmadı. Herşey çok güzel çok yolunda gitti. Hatta normal doğum yapmışçasına ilk saatlerden itibaren ayaklandım ve bebeğime kendim baktım. Senin de öyle olacak hiç merak etme 🙂
Nazli,
Yazdiklarini yeni takip etmeye basladim. Ben de su an 36 hafta 4 gunluk hamileyim. Kafa kafaya gidiyoruz yani 🙂 20. haftadaki ultrasonda bizim bebegin kordonuna "velamentous kord" teshisi konuldu, bebek plesantanin ortasina degil de gitmis baska yere baglanmis. Plesantaya da uzatma kablosu cekmis, %1 civarinda olan bir durummus. Ustune bir de previa ihtimali vardi ama plesanta zamanla iyice yukari cikti. Lafi uzatmayayim; su ana kadar buradaki doktorlarla dialogum ve kendi arastirmalarim (oyle blog falan degil, tip makaleleleri) sonucu diyebilirim ki cok sukur sezaryen diye bir sey var tip biliminde. Ozellikle previa konusunda… Her ne kadar insan en dogalini istese de… Ozellikle previa sezaryan icin en gecerli neden… Sen keyfin icin, korktugun icin, vs. sezaryan olmayacaksin. Bu ters gelen bir bebek, veya uzun suren bir dogum da degil. Sen cocugunun sagligi icin sezaryan olacaksin. Cocuk disari cikmadan previadan dolayi kanama baslarsa o kan cocuga giden kan olacak. Bu dogumunun sezaryen olmasi bir daha normal dogum yapamayacaksin anlamina da gelmiyor.
Cok benzer duygulari ben de yasamistim. Ama sonrasinda bu durumun erken teshisinin bebegimin hayatini kurtardigini farkettim ve bir rahatlama geldi. Bende su an sadece velamentous kord var ve sadece o olunca doktor normal dogumu deneyecek, cok da umutlu. Yine de dogum boyunca bebegin kalp atislarini kontrol edecekler; benim kordon normal kordondan daha zayif oldugu icin cocuk bir sekilde bastirirsa kendi oksijenini kesebilirmis. Oyle bir sey olursa acil sezaryene alacaklar. Demem o ki… Cok sukur elimizde boyle bir imkan var. Allah cocuklarimizi korumus (insallah korumaya da devam eder)…
merhaba nazlı;bir bebeğimiz olmasını isteyeli birkaç ay oldu ve sonuç henüz başarılı değil.senin de söylediğin gibi hem iyi hem de kötü bir arkadaş olan google kardeşi karıştırmaya başladım,karıştırdıkça panikledim,panikledikçe gerildim ki bbyo a düştüm!saatleridir ta başından beri yazdıklarını okuyorum.öyle rahatladım,öyle hafifledim ki çok teşekkür ederim."ne için?" demeyip beni anlayacağını tahmin ediyorum,hatta eminim:)bütün kalbimle ve en iyi dileklerimle çok hayırlı,sağlıklı ve mutlu bir evlat diliyorum.benim için de bir hamile duası lütfen:)sevgiler…
🙂 Etmez miyim? seve seve can-ı gönülden ederim…
Yeni yazını bekliyoruz merakla 🙂
ben de bekliyorum 🙂 sn yazı bu arada:(