Anasayfa / BYBO / Yapım / Hamilelik Öncesi / Bebek Yapım Günlükleri / Züleyha’nın Bebek Yapım Günlüğü — 2. Bölüm

Züleyha’nın Bebek Yapım Günlüğü — 2. Bölüm

Herkese Merhaba,

Geçen hafta bebek yapım günlüğüme başlamıştım. Bu hafta kaldığım yerden devam edeyim:

Birkaç ay içerisinde yediğime içtiğime dikkat ederek, sporu aksatmayarak -geçtiğimiz bir iki ay hariç-, kendimi sakin tutarak istediğim tiroid değerlerine kavuştum. Doktor olsam bu kadar doktor arkadaşım olmazdı. Her birine durumumu anlattım, sonuçlarımı gösterebildiğim kadarına gösterdim. Çoğu “Korkulacak hiçbir şey yok, eminim öncesinde de yoktur. Bazı doktorlar çok ayı.” dedi. Ben “ayı”yı tercih etmezdim. “Dikkat edeceksin.” 

Tamam, onu ederim. O bi’ şey değil. Daha büyükleri var geride; bedenimde, ruhumda. Onları nasıl yapalım?



Bebeğimle tanışmadan evvel; onun beni dünyanın en iyi, en akıllı, en kusursuz kadını hissetmesi için önce aklımı, sonra bedenimi temizlemeye “başlamaya başladım”. Aklımı temizlemeyi bırakın; üstünden ince bir kat süpürmek bile 2 yılımı aldı. 
Vücudumda bebeğimin -aslında kimsenin- görmesini istemediğim geçmişten kötü izler taşıyorum. Gördükçe dönüyorum, o anları tekrar yaşıyorum. O anları yaşadıkça neden hatırladığımı fark ediyorum, o izleri görüyorum. İki duvarlı oda gibi; bir o tarafa, bir diğerine çarpıyorum. Açık iki taraf daha var ama nasıl sıkıştıysa zihnim; çıkamıyorum.

 Eğer vücudumdan çıkacak o harikulade; kız olursa, ona kaşık tutmasından önce babası, dedesi, emmisi, dayısı, eşi, dostu, akrabası kim olursa olsun bir erkek cinsi tarafından asla ezilmemesi gerektiğini öğreteceğim. 



“Korkacak hiçbir şey yok. Birçok hata korkuyla yapılır.” 

Yaptım. 

“Babam duyarsa katil olur”la 28 yıllık hayatımın, 12’sini çar çur ettim. 8’inde aynı korkuyla kendime aralıksız zulmettirdim; geride kalan -kaldıysa- 48, 58’ler de böylece hasarlı bir zihnin yorucu bir devam bölümü niteliğinde olacak gibi geldi hep ve en kötüsü ben bu fikre alıştım. Bundan kurtulmak için elimi attığım son 3 senede başka bir korku geliştirdim: “Neden artık başıma iyi şeyler geliyor? Kesin çok daha kötüleri olacak.” 

Olmadı. 
Babam katil de olmadı ama bende çok şey öldü. Çocukluğum, özgüvenim, iyi insanlara inancım, bedenime sevgim… 

Vücudumda, çok da kolay görünen bir yerde zapt edilmekten kalan 13 adet kesik izi; o çirkin ve küçümseyen bakışlara karşı “Ben yapmadım” demeye geliştirdiğim bir refleks. Kimisinin densizliği sınırsız cürektar: Psikopat mısın kızım sen, niye kendini kesiyorsun? 

Evladıma öğreteceğim ikinci şey olabilir: Birine kendiyle ilgili bir şey sormak istediğinde bunun için izin al ve sınırlarını bil. 

Ailem hala benim yaptığımı sanıyor. Otobüse bindiğimde görenler bir iki adım uzaklaşıyor, ergenler pişkin pişkin gülüyor; herkes benim “Kendisine zarar veren, kendisine zarar veriyorsa onlara neler yaparım kimbilir, üf!” olduğumdan ne kadar emin. Kimsenin aklına “Nasıl oldu bu?” demek neden gelmiyor? Kimsenin benim ateşe değmiş parmağıma üflemeye niyeti yok mu?



Yıllardır karşılaştığım insan profiline dayanarak söylüyorum: YOK.
 Görüp de sormayan, irkilmeyen, sormak için kıpırdanmayan toplasam 10 kişi yok. Çok yakın olduğumuza güvenip “Seni gidi deli seni, ne bunlar?!” diye pat diye vuranı da oldu. Şimdi olsa ağzının ortasına indiririm yumruğu (çok affedersiniz) ama o zaman, bir hafta ağladım. Böyle böyle öldü. Böyle böyle kaybettim.

Kazanabildiğimi geri kazandım, kazanamadığımı arzusuyla yandığımdan bekliyorum. O beni yeniden doğuracak. İnanıyorum.

 Ona hazırlık aşamasında fiziksel olarak bu hasarımı tamir ettirirsem, ruhumdakinin de kendiliğinden söküp atılacağına emindim. Eminim. Bir sürü psikolog, estetik uzmanı, cildiye, dövmeci… Ne varsa araştırdım, sordum. Hiçbir sonuç aklıma yatmadı. Olanla barışamadım. En son yaklaşık 3 ay önce bir cildiye uzmanı yeni gelişen bir sistemle 1,5 ayda, 3 seansla bunu çözebileceğimizi söyledi. Vücudumun o kısmını zedeleyecek, hücreler yenilenirken eski yaralar da kendini yenileyecek ve izler kaybolacak.

 Zedeledi. Baltaladı hatta.
 Bazı kokular, bazı korkular, bazı temaslar zamanda yolculuk demek. Asla dönmek istemediğim; bilincimin bile bana olan sevgisinden örttüğü, yakın bir tarih sayılmasına rağmen tek kelime hatırlamadığım tüm kahırlar kucağıma döküldü. Acı aynı acı, gizlemeye çalışmak aynı yük.

Gizlemek. Bu onu yaşamaktan daha zor.

 Evladıma öğreteceğim 3. şey olsun: Kim sana ne yapmış olursa, başına ne gelmiş olursa olsun; utanma ya da üzüleceğimizden korkma. Gel anlat.

3 seans ilk deneme+1 farklı bir yöntem işe yaramadı. Hatırladığım, yandığım, acıdığımla kaldı. Bir yaz daha başıma geleni bilmeyenlerin yanında kısa kollu giyemeyeceğim, anlaşıldı. Daha sonra plastik cerraha verip, kendime yeni bir kol yaptıracağım. Her şeye alıştım, her şeyi unuttum ama bu, benim sol tarafımı aldı benden. Çekip, kurtaramıyorum.

Belki o mucize gelirken bana yeni bir zihin getirir? Süt gibi bembeyaz…
Olmaz mı?

“Günde 2 dakika spor yeter…Tamam, hadi 3!” pozu bu da, zafer işareti değil. Şaka şaka, -850 kalori kutlaması. Hep sevgili Eren’in aşılamaları bunlar. Cennetliksin, cennetlik!



“Spor yapayım, kilo vereyim, alkol-şeker almayayım, vücudumu arındırayım, hormonlarımı kontrol altına alayım, dişlerimi yaptırayım, folik aside başlayayım, daha çok okuyayım, kocam sigarayı azaltsın (bırakamadı zıkkımı) daha çok su içeyim tamam oldu galiba, hadi geldi vakti. Ben hazırım!” dediğim zaman da ömrü boyunca hiç ilaç kullanmamış kocamın dişinin fenalaşacağı tuttu, antibiyotiğe başladı. Bu bana fazladan bir ay daha demek galiba.

Şeytan diyo’ sök al ağzındaki dişi! BEN BU AYI, KAÇ YILDIR BEKLİYORUM BİLİYO’ MUSUN SEN?! 

Artık biliyor.

Haftaya görüşmek üzere,

Züleyha

Diğer Paylaşım

Ahu’nun İkinci Doğal Doğum Hikayesi

Sevgili Duru, Seninle maceramız 17 şubat 2017’de başladı. Reglim sadece iki gün gecikmişti ama ben …

8 Yorum

  1. Züleyha pazarımın soru işaretleri, aynalara bakıp, yüzleşme konuğu oldun… Belki Antibiotik bir sebeptir, bırak içsin; sen de derin nefeslere, gökyüzüne bakmaya devam et… bu ülkede elinde siyah değil de pembe ucu yırtık, ponponlu bir eldiven varsa bile bön bön bakmak moda; üstüne de aaa eldivenin yırtık, yok mu paran kızım? denmesi de adetten… Bakma- duyma- görme; gülümse ve geç inşallah bundan sonra…

  2. Geçmişi değiştiremeyiz ama geleceğimizi şekillendirebiliriz Züleyha. Hem de istediğimiz gibi; yavaş yavaş, özenle, sevgiye, sabırla…

  3. Cismen tanımıyorum seni sevgili Züleyha ama güzel şeyler olacak, hissediyorum. Dün gece yatarken seni de kattım dualarıma. O minik ruhun yanına gelme vakti geldiyse elbette gelecektir. Umalım ki hayırlısıyla çabuk olsun 🙂

Leave a Reply