Anasayfa / BYBO / Yapım / Hamilelik / Hamilelik günlükleri / Arzu’nun Hamilelik Günlüğü- 22. Hafta

Arzu’nun Hamilelik Günlüğü- 22. Hafta

Arzu’nun Hamilelik Günlüğü’nün 5. Haftası burada

Arzu’nun Hamilelik Günlüğü’nün 6 ve 7. Haftası burada
Arzu’nun Hamilelik Günlüğü’nün 8 ve 9. Haftası burada
Arzu’nun Hamilelik Günlüğü’nün 10, 11 ve 12. Haftaları 
Arzu’nun Hamilelik Günlüğü’nün 13 ve 14. Haftaları burada
Arzu’nun Hamilelik Günlüğü’nün 15 ve 16. Haftaları burada
Arzu’nun Hamilelik Günlüğü’nün 17 ve 18. Haftaları burada
Arzu’nun Hamilelik Günlüğü’nün 19 ve 20. Haftaları burada
Arzu’nun Hamilelik Günlüğü’nün 21. Haftası burada


Tam hamile kafasındayım.
Evden çıktım markete doğru yürüdüm. İnce bulgur almam
lazım çünkü, mercimek köftesi istedi canım. Memleketten gelen kalınmış… Yürüdüm. Marketin kapısından girdim. Ve… hiç bir
fikrim yok, buraya neden geldiğim hakkında! Zihnim tamamen boş. Karnımı okşadım.
Evden çıktım yufkacıya doğru yürüdüm. Hava da çok
soğuk ama canım börek istedi. Yürüdüm. Yufkacıdan içeri girdim. Bu sefer yazmıştım
not kağıdına… 3 yufka sardırdım, incesinden, bu sefer yemezler!
– 3 lira abla, lor peyniri lazım mı?
– aaaa, para yok ki yanımda… çantasız çıkmışım evden!
– abla al sen, sonra getirirsin.
– sonra?? Çünkü biliyorum, burdan çıktığım anda
aklımdan çıkacak yufkacıya olan 3 lira borcum. Karnımı okşadım ve eve gidip
elma yedim.
Yıllarca, sarışın olduğum için aptal sandım kendimi… Şimdi hamile bir sarışın olarak zihnim artık tam anlamıyla boş!
Kendi iç dünyamda, büyüyen bebeğimle birlikte
yaşıyorum. Dünya batsa umurumda değil.
Politikayı çok severdim, mesleğimle ilgili tartışmalara bayılırdım, meslek
kuruluşlarına üyeyim, Istanbul’da rehberlik yaparak para kazandığım için
Istanbul hakkında kitap yazıyordum… Ha! Hepsi yan cebimde artık. Belki, bir gün
yeniden ilgimi çekmeye başlarlar.
Evet, balık yiyemiyorum. Son kararım.
Balık yağı hapı içmeye başladım. Şöyle yapıyorum: 1
gün balıkyağı, 1 gün Elevit Prenatal Multivitamin ve Pazar günü de tatil. Eren’in tavsiye ettiği Carlson’ı aldım, sorumlusu o’dur.
Eve bir sürü bebek hediyesi gelmeye başladı. Çok
güzeller ama bazılarını kullanmam mümkün değil. Örneğin, teyzemin aldığı Johnson’s Bebe Yağları ve
kremleri… Yani, içeriğinde açıkca paraben yazıyor. Diğer
kimyasal terimleri bilmiyorum bile ama onları evimde istemiyorum.
– Anne ya, teyzem getirmiş ama ben bunları kullanmam.
Baksana içinde neler var!
– Bildim, ben Arzu onları kullanmaz da dedim…
– Ee, napcaz bunları, yazık…
– Hep de kullandık, yani bugune kadar… Hiç bilinmiyordu
bizim zamanımızda.
– Evet ama artık biliyoruz. 
Ya da masmavi, pırıl pırıl, pamuk gibi ama polyester
bebek battaniyesi… koyu renge boyanmış iç giysileri… baskılı uzun kollular… kot
kumaşlar…
Ya da sorular:
Emzik aldın mı?
– Biberon aldın mı?
– Bebeğin odası hazır mı?
– Oyun parkı aldın mı?
– Puset aldın mı?
– Meme bakımı için krem aldın mı? Çok acır, çok yara
olur ona göre!
Bebeğimizin odası yok ki? Zaten bizim yanımızda uyuyacak. Çok ekonomik birisi o J Diğerlerine de ihtiyacım yok çünkü 3 beden büyümüş
memelerim var.  Emzirme uzmanı Kıvılcım,
“acırsa, yanlış bir şey yapıyorsun… doğrusunu öğrenirsin, acımaz” demişti. Ona
güveniyorum.
Oyun parklarına tam anlamıyla karşıyım, bütün dünya
oyun parkı zira. Puset yerine de Wrap aldım, koynumda taşıycam… o kadar
kol –omuz-sırt kuvvetlendirme çalışması yaptırıyor Ayça… n’apıcam o kaslı
kolları başka?
Annemle de aramda şöyle bir konuşma geçti:
– Evladım, sen bu normal doğum için çok ısrar ediyorsun
ama bak sonra idrar kaçırıyormuş kadınlar.
– Anne, sen kaçırıyor musun? Ablamla beni nasıl
doğurdun?
– Ya ben kaçırmıyorum çok şükür ama ben o zaman 25
yaşındaydım evladım… sen nerdeyse 40sın yani…
– Aaa kime söylesen inanmaz… daha bugün ilkokul
öğretmenimi gördüm, 28 yaşında mısın sen dedi!
– Ay seninle de bişey konuşulmuyor, hemen geç
dalganı! doğum olacağı zaman zaten senin yanında olacağım ben, konuşurum
doktorunla.
– Anne, manyak mısın? Ne işin var hastanede ben
doğururken?
– Kuran okuycam kızım, doğumun kolay olsun diye
– Evden okursun anne
– Olmaz oyle uzaktan… yanında olmam lazım
– Heee olur, haberin olursa, gelirsin
Anne, sen beni kaç yaşına kadar yanında uyuttun????
Anne, sen bana kaç yaşına kadar meme verdin??? Galiba halletmem gereken “anne”
durumları var, doğumdan once J

Gelecek hafta görüşmek üzere…
Arzu

Diğer Paylaşım

Ahu’nun İkinci Doğal Doğum Hikayesi

Sevgili Duru, Seninle maceramız 17 şubat 2017’de başladı. Reglim sadece iki gün gecikmişti ama ben …

14 Yorum

  1. İlk yorum benden gelsin:)

    – emzik aldın mı?
    Emzik kötü ve korkunç bir şey değildir. Pek çok bebek sahibinin bildiği üzere çoğu zaman hayat kurtarıcıdır. Hem bebek hem anne hem baba için… 24 saat bebeği memede tutmak mümkün değil. Arzu gibi yüksek enerjili, her işin üstesinden rahatlıkla gelmeyi planlayan anneler için bile mümkün değldir. Öyle olsa bile bebek emme güdüsünü annesinin memesiyle gidermeyi reddedebilir. Tıpkı olması gerektiği gibi memeyi sadece bir beslenme aracı olarak görebilir. O yüzden evde birkaç farklı marka emzik bulundurmakta yarar vardır. Gecenin kör yarısı sokaklara düşüp emzik aramayı engellemek için…

    – Biberon aldın mı?
    Biberon sadece mama için değildir. Bazen babaya da bebeği besleme şansı verilmelidir. Kendi memesinden besleyemeyeceğine göre annenin sağıp biberona doldurduğu sütü verme şansı verilmelidir kendisine. Bu baba-bebek bağını güçlendirirken aynı zamanda anneye sokağa çıkıp nefes alma şansı verecektir. İkinci biberon nedeni ise benim gibi sütü çok fazla gelen anne olma ihtimaline karşılık buzluğa atılan sütleri sonradan verebilmektir. o sütleri tekrar memeye dokduramayacağına göre biberonla vermekten başka şansın yok. netice: biberon da emzik gibi faydalıdır ve iyidir.

    – Bebeğin odası hazır mı?
    yenidoğanla aynı yatağı paylaşmak çok çok tehlikeli olabilir. evet sarhoş ve müptela olmayan anneler için de tehlikeli olabilir. zira uykusuzluk yeni annede en sık karşılaşılan sarhoşluk halidir ve o halde bebeğe zarar verip vermeyeceğinin garantisini hiçkimse veremez. yatağa yapışık duracak bir minik beşik en anlamlısı ve faydalısı olur. Sonraki aylarda ise bebekle birlikte yatma aşkı ile anne ve babanın havasız bıraktığı odada bebeğin de soluması ne kadar iyiliktir onu düşünmek lazım. açık havada uyuyorsanız ayrı…

    – Oyun parkı aldın mı?
    bebeği 24 saat dışarda tutmayı planlamıyorsan evde oyalanacağı ve öğreneceği oyuncaklar almak şarttır. bebeğe iyiliktir, gereklidir.
    – Puset aldın mı?
    pusetin ne kadar şart olduğunu bebek büyüdükçe farkedeceksin 🙂 uzun öğle uykularını wrap'de gerçekleştirmesi mümkün değil. Buna bebeği zorlarsan ikiniz de pek mutlu olmazsınız.

    – Meme bakımı için krem aldın mı? Çok acır, çok yara olur ona göre!
    Kıvılcım'ın cevabına pek katılmıyorum. Dosdoğru emzirsen bile memen yara olabilir, bu mümkündür. Yara meme dünyanın en acı veren olayıdır. emzirmenin sana işkence bebeğine de tehdit olmasını istemiyorsan earth mama'nın nipple butter'ını hazır bulundurmanı tavsiye ederim. İkinci nokta da annelerin çoğu ilk başta yanlış emzirirler, zamanla doğruyu bulurlar. senin emzirme olayın da doğru olacağı garantisiyle gelmiyordur sanırım 🙂

    İşte böyle…

    Eren

    • allaaaam yaşasın polemik yaratacak bir şeyler yazdım nihayet!
      Hemeeeen cevap yetiştiriyorum:

      1.) Emzik… hep aklıma 5 yaşına gelmiş, ağzında emzikle zırlayan çocuk görüntüsü geliyor. Çok önyargılıyım bu konuda. Ağız ve çene sağlığı vs vs de ayrıca beni düşündürüyor. Sanki, çaresiz kalmış ve çocuğundan bıkkıntı gelmiş insanların çocukları emzik emermiş gibi bir görüntü var zihnimde. İhmal edilmiş, "hadi sen, al şu emziği de sesin çıkmasın" denmiş gibi geliyor bana…
      Bir de "alışırsa, bırakmaz…çok uğraşırsın…ağzı, yüzü yamulur" lafları var…
      Elbette, öyle değildir ve benim bu önyargımdan kurtulmam gerekir… ama yakın çevremde büyüyen çocukların hiçbiri emzik kulllanmadı, belki onun da etkisi vardır.

      2.) Biberon.
      Umarım, emzirebilirim. Çalışmıyorum. Süt sağıp, evde bırakmamı gerektirecek bir durumum yok. Acıkınca, emer diye düşünüyorum.
      Tam da sevgili kocamla dün akşam şöyle konuştuk:
      -Sen çok yorulacaksın bebeğimiz doğunca, benim neler yapmam lazım ki? Bebeğe, sanki benden çok sen lazımsın gibi geliyor. Kendimi faydasız hissediyorum.
      -Olur mu len öyle şey… benim yapıp senin yapamayacağın tek şey memeden emmek… ben veririm sütünü… sonra sen alırsın… işte ne bileyim altını değiştirirsin, gazını çıkartırsın, banyosunu yaptırırsın, kitap okursun, şarkı söylersin, uyutursun…. bulaşıkları yerleştirirsin, yemeği ocağa koyarsın falan…benim de kendime ayıracak zamanım olur…sporumu yaparım…Olma mı?

      Yani şimdi bütün bunların üstüne, adamdan bi de biberonla sütü de sen ver mi diyeyim:)

      İkincisini anlamadım….sütün çok gelirse, çok olan sütü buzdolabında saklayıp, sonra biberonla vermek… neden ki? zaten çok geliyorsa, taze taze memeden niye vermiyoruz ki bacım ( yani bilmediğim ve anlamadığım için soruyorum)

      3.) Aynı odada yatmak:
      Aynı yatakta yatmayı kastetmemiştim, co-sleeper ile bizim yatağın yanında uyuyacak… ( sarhoş olmayan derken:) ?)
      Başlangıçta buna mecburuz çünkü tuhaf bir evimiz var. Alt katta sadece oturma odası ve mutfak, üst katta da sadece yatak odası ve banyo var. Oldukça da ufak. 40m2 kadar.
      Zaten, ayrı bir çocuk odası için yer yok. Ama olsun kocaman terası, bahçesi, ağaçları, çiçekleri ve havuzu var:) Bu ayarlama ilk 6 ay için geçerli, sonrası ne olur bilemem.
      Eğer ki, daha büyük bir eve geçemezsek, ne tarz bir ayarlama yapmak gerekir henüz düşünmedim.
      Ben, 6 aydan sonra aynı odada uyumayı istemiyorum pek, bakalım.

      Açık havada uyumaya hastayım, bizim kışın bile camımızın üstü açıktır… öyle alıştık ve de temiz temiz uyuruz… şimdiye kadar da donma tehlikesi geçirmedik. ( Tabii, Istanbul'da büük şehirde yaşadığımızı hatırlatırım. Şehir zaten çok soğumuyor, kalorifer gece 11'e kadar yanıyor, sabah da 6da tekrar başlıyor.. Yani, Erzurum'da otursaydık, herşey farklı olabilirdi)

    • 4.) Oyun parkı:

      Oyun parkı denen kısıtlı alanlardan hoşlanmıyorum. Çocuğun, evin içinde özgürce dolaşabilmesinden yanayım.
      Birlikte oyun oynayacağımız zaman da, eğer evdeysek, halıda, yerde, minderde oynayabiliriz. Evin güvenliğini sağladığımızı düşünüyorum.
      Oyuncakları, kendisinin erişebileceği yerlerde olacak.
      Bunun dışında zaten dışarda, parkta, ormanda, deniz kıyısında olacak şanslı yavrucak… Açık havaya bayılan bir annezi var zira.

      5.) Puset:

      Puset dediğim şey aslında bebek arabası. Bir bebeğin tamamen bağlı şekilde bir arabanın içinde bi oraya bi buraya taşınmasına çok sinir oluyorum. Yani hiç hareket edemeyen bir çocuğu " hava alsın " diye dışarı çıkarmayı anlamsız buluyorum. Yeterince küçükken, wrap'te taşımayı planlıyorum. Hareket etmeye başlayınca da birlikte hareket ederiz, onu bir arabaya bağlamam.

      Evde uyuması içinse iki tane alan var. Biri alt katta, küçükken uyuyacağı beşik var. Biri de üst katta co-sleeper var.
      Biraz büyüyünce ne yaparız bilmiyorum.

      6.) Meme-süt-yara-acı!:
      Süt vermeyi o kadar dertli bir şey gibi anlatıyor ki herkes… bekliyorum bakalım nasıl olacak. Çok acı veren, zahmetli, zor bir şeymiş galiba…
      Aslında, demek istediğim şuydu: kendimi buna göre şartlamak istemiyorum. Elbette, acırsa ve yara olursa birşeyler sürerim ama kesinlikle öyle olacakmış gibi hareket etmek istemiyorum. Olursa, yaparım.

    • 1) Emzik hayat kurtaran bir alettir ama hayati değildir. Emzik istemeyen, reddeden bir bebeğin olursa ne ala. Ama emzikle mutlu olacaksa bundan kendisini mahrum etmen yazık olur. Önyargılarından kurtul. Leyla'nın da emziği vardı. Çok şükür ne ağzı yamuk ne burnu. Ne de ihmal edilmiş, ötelenmiş bir çocuktır kendisi. Milyonlarca bebek emzik kullanıyor. Get over it 🙂

      2) Süt sağıp evde bırakmanı gerektirecek bir durum elbette ki yok ama dediğim gibi babaya bebeği besleme şansı verilmeli. Sen bunun çok önemli olmadığını düşünüyor olabilirsin elbette ama yanıldığını peşinen söylemeliyim. Benim sütüm çok fazla idi. Leyla'nın doyma noktasını aşardı. Fazla olan sütü sağmak zorundaydım yoksa göğüslerim patlar ya da sütüm azaldırdı. Doymuş olan çocuğa zorla meme veremezsin. common sense:) E sağılan sütü de çöpe atacak değilim. Babasıyla başbaşa kaldıklarında biberonda koyardık verirdi. Breasftflow denen markayı kullandık. Anne memesini taklit ediyor biberonun meme ucu. Dolayısıyla bebek meme ve biberon arasında gidip gelirken bocalamıyor. Rahat. Onun dışında buzlukta kalan sütleri de sonrada ek gıdalarına kattım öyle değerlendirdik.

      3) burda anlaştık

      4) oyun parkı dediğin şey nedir bilmiyorum ama benim aklıma etrafı kapalı bir oyun alanı geliyor. Özellikle çocuk emeklemeye başladıktan sonra bu tip güvenlik önlemlerini almak zorundasın. Almazsan kaza ihtimalini arttırırsın. Çocuğun evin içinde özgürlüğü kazaya uğrama ihtimali azaldığında sağlanmalı. O da ortalama 2.5 yaşa denk geliyor. Ama evinde eşya yoksa, merdiven yoksa o zaman çite filan gerek yok.

      5) bebeğini emeklemeye/yürümeye başladıktan sonra wrap'de filan taşıyamazsın. Eğer taşımaya kalkışırsan asıl o zaman çocuğu hapsetmiş olursun. Transportasyonu sağlayacak bir araç ayrıca dışarda uyutacağın zaman tek uygun alet olacaktır bebek arabası. 1 yaşındaki bebeği wrap'de uyutmaya kalkışırsan çok sakat! Elebtte emniyet kemerini de takacasın. Anlamadım ki bebeğin wrap'de nasıl kısıtlanmış olmuyor ama bebek arabasında oluyor??

      6) meme vermek dertli filan değil. sadece tecrübe gerektiriyor. pro aşamasına gelene kadar yalan yanlış işler yapabiliyorsun. tabii kesin yara olacakmış gibi şartlamamalısın kendini. bu sadece bir tedbir. elinde bulunur lazım olursa kullanırsın. hem yara değil, kabuk bağlayabiliyor. meme ucu vücudun en hassas bölgelerinden. 2 saatte bir suction kuvveti canavarımsı olan bir yaratığın zorladığını düşünürsen normalin dışında bir hale bürünmesi çok ama çok normal.

      son olarak emzik meme emme şeklini cartını curtunu filan bozmaz. emzirme sanatı böyle bir şey iddia ediyorsa çöpe at o kitabı. 24 saat bebeği emzikle bırakmamalısın zaten. sadece imdat durumlarında ağzında olmalı. Leyla mesela uyurken emzik alırdı sadece. o da ykuya dalarken, sonra atardı ağzından.

  2. Sen bu Eren'e bakma 🙂 doğru yoldasın arzu

  3. Earth mama konusunda haklı ama, kendi sütün ve nipple butter dönüşümlü kullanınca çok çabuk iyileşiyor bebek de düzgün emmeyi öğrenince, baba beslemek isterse kahve fincanıyla da yapabilir o işi, bebek sadece anneyi emerse kafası karışmaz, öbür türlü anne bebek ilişkisi zedelenebiliyor, bebek bi an gelip memeyi reddedebilyor, ilk bebeğimde yaşadım ordan biliyorum

  4. Puset de lazım oluyor bebek slingde uyuyunca mesela yemek yemek için bi yere oturmak istediğinde çıkarıp arabasına koymak iyi oluyor, oturunca slingde rahat etmiyorlar hem de yemek yemek zor oluyor ya da alışverişte kıyafet denemek. Sana ilk aylar için ring sling tavsiye ederim bi de, emzirmek daha kolay onda

  5. Babalar annenin en büyük yardımcısı emzirip veriyorsun kucağında uyutabiliyor da, ev işlerine yardım zaten en büyük destek, bi de emzirme sanatı kitabını tavsiye ederim, orda diyo ki babalar eve olabildiği kadar çabuk gelin çünkü siz anne ve bebek için yeni bir soluksunuz, doğumdan sonra bu yazdığım daha anlamlı olacak belki hatırlarsın 🙂

  6. Emzirme sanatını okudum, bir kaç sefer daha okurum gibi geliyor

  7. Aslında sizi o kadar iyi anlıyorum ki. Puset, emzik, biberon, oyun parkı. 9 aylık hamileydim ve kocamın aldığı biberona mememin yerini alacakmiş gibi görünen bir düşman, evimdeki sinsi yılan gibi bakıyordum. Su an 1 yaşında bir kızım var, ve bu bir senede gelişen durum şudur ki, biberon, emzik gibi meme taklitleri hayat kurtarır. Doğumdan sonra bebek sağlığı o kadar ilk siramdaydı ki kendi sagligimi unuttum ben. Ben dibimde yatırdıkça ve en ufak miriltiya uyandikca, meme ucuma doğal olmayan bişey suremem dedikçe ve meme uclarim iki büyük boy patatese dönüştukce ( emzirirken acı yoktu hayır), oldukça yağlı bir sütüm olduğu için 2. Ayında oldukça ağır bir bebeği taşıdıkça yaptığım hatayı gördüm. Süt sagmaya başladim. Kocam kızımı beslerken mutlu oldu. Emzik aldım, geceler sorunsuz geçmeye başladı. Bebek arabasında uzun uzun yürüyüşler yaptık, kızım kahkaha atarken ben mutlu oldum. Çalışmıyorum, her ihtiyaçta emzirebilirim demişsiniZ. Inanın bir an gelecek, bi süreliğine de olsa kendinizi dışarı atmak isteyeceksiniz. Ben kafamin içini duyamiyordum. 2. Ayın sonunda kafamdaki sesleri dinlemek için attım kendimi dışarı. Muhakkak bir pompa ve biberon ve emzik edinin derim. Sevgiler..

  8. EmZik memeyi emme şeklini bozuyor ve süt azaltıyor, gerçi kitabı okumuşsun benim daha fazla anlatmama gerek yok 🙂 doğumdan sonra gerektikçe başvuruyor insan, faydalı bir eser 🙂

  9. Arzu hanim, sanirim hemen hemen her kadinin anne olnadan önce önyargilari vardir,benimde vardi."aaa, ben olsam kesin öyle yapmazdim böyle yapardim.." dedigim seyler vardi.cocuk olunca is degisti,yapmam dedigim seyleri yaptim bazen.örnegin sallamaya kesinlikle karsiydim,ama hic susmayan sürekli aglayan hic uyumayan bir bebek gelince,siz yorgun bitkin uykusuz… Bir hafta icinde 10 kilo verdim uykusuzluk ve yorgunluktan.basladik cözüm aramaya.ayakta salladik olmadi,elde salladik olmadi,en son bi arkadas bi cesit besik hediye etti,sonunda onda salladik.sallamasak hemen uyaniyor basliyor aglamaya.neyse diyecegim su,tabiki sizin bebeginiz usluda olabilir,ama tersi cikarsa insan yapmam dedigi seyleri yapabiliyor. Hele uykusuzluk dedigimiz sey,insani ne hale sokuyor,inanin bi ben bi allah bide anca yasayan bilir.bide bunun üstüne hormonlarda eklenirse,ruh haliniz allak bullak oluyor. Dahada ilerisi hamilelik sonrasi depresyon yasasaniz,iste o güzel anlar insana kabus oluyor.umarim saydiklarimin hicbirini yasamazsiniz,ama bu dünyada hersey kerkesin basina gelebilir,o yargiladiginiz annelerin durumuna düsebilirsiniz.kolay kolay kötü anne yoktur,daha cok bilincsiz anne vardir.yoksa her anne yavrusuna zarar gelsin istemez.
    Son olarak bisey daha söylemek isterim.kendinizi asla yapamadiginiz veya olmayan birsey icin suclamayiniz,baska annelerle kiyaslamayiniz( bu anne yapabiliyorda ben neden yapamiyorum..),alsi taktirde sadece kendinizi üzmüs olursunuz.zaten mükemmel annelik diye birsey yoktur.
    Son dedim aklima bisey daha geldi:) kendi tecrübelerimden size önerebileceklerim sunlar: uykunuzu muhakkak uyuyun,anneniz varsa nöbetlese uyuyabilirsiniz,ama uyku cok ama cok önemli.kendinize vakit ayirin,muhakkak yapin bunu.her türlü yardimi kabul edin: esinizden,annenizden,kardesinizden.bunlar bana göre en önemlileri.

    Hayirla kucaginiza alirsiniz yavrunuzu insallah…

  10. Yardım konusunda şanslıyım. Annem ve ablam çok yakında oturuyor. Ilk 40 gün ,annem yanımızda kalacak… kocamın da mesaili bir işi yok ve o zamana proje almadı….yani üçümüz altından kalkarız gibi geliyor bana.
    ( yani, benim babamın yardıma ihtiyacı daha cok olacak gibi, adamcağızın karısı gidecek 40 gün başından!)
    Diğer tüm konularda benim sadece temennim… başa gelmeyince insan tabii ki bilmiyor… Mayıstan sonra, bu yazdıklarıma bakıp gülebilirim.. vay be neler düşünmüşüm, neler yapıyorum diye:)

  11. Ahahahah çok güldüm, senin en azından karnın belirgindir artık, maruz görürler. Bende 17. haftada o da yok, hamile olduğumu kimse anlamıyor adım avanak'a çıkacak yakında. 6. aya kadar hiçbirşey almayalım diye düşündük ama toplumsal tepkilerin ve sosyal baskıların altında ezildik. Ya çocuk erken doğarsa cıbıldak mı kalsın'mış, yahu erken doğarsa zaten çıbıldak halde yoğun bakımda yatacak Allah korusun, o zaman da insanın aklına giysi falan mı gelir yaaa.. Tübe töbe. Hamileyi hamile anlar kardeşşşş, Allah sabır versin!

Leave a Reply