Anasayfa / BYBO / Yapım / Hamilelik / Hamilelik günlükleri / Arzu’nun Hamilelik Günlüğü- 29. Hafta

Arzu’nun Hamilelik Günlüğü- 29. Hafta

Hepinize merhaba! 

Geçen haftanın sansasyon yaratan yazısından sonra artık ne yazsam boş! 
Bu hafta hamile masajına
gittim. Masaj yaptırmayı çok severim, hamile kalmadan önce ya hamama gidince
yaptırırdım ya da yine YogaRooms’da Güniz’in ellerine bırakırdım kendimi… Bu sefer de Güniz’le
randevum vardı. Güniz çok özel birisi. Ellerinin çok güzel bir enerjisi var.
Şimdi ise hamileler için özel masaj yaptı bana. Masaj yatağında yan
yattım, çok yumuşak, beni sakinleştiren ve rahatlatan bir masaj yaptı. En sonra karnıma,
bebeğime masaj yaptı. O kadar iyi geldi sıcacık elleri, güzel enerjisi, içime
mutluluk doldu. Güniz, bebeğimle hemen ilişki kurdu:
– erkek bebek mi?
– evet, nerden bildin?
– öyle hissettim
Cumartesi günü de
Istanbul Doğum Akademisi’nde (IDA) emzirme ve bebek bakımı kursuna gittim. Öğretmenimiz, ebe Serpil
Varlık idi. Serpil ebe çalışma hayatının uzunca bir süresini Almanya’da
geçirmiş, tecrübeli bir ebe. 4 yaşında da bir oğlu
var. Bence, güzel bir kurstu.
Temel olarak neler öğrendiğimi yazının sonunda kısaca listeledim.
Beni hayrete düşüren ise
kurstaki katılımcılardı. Her zaman Türk kadının cahilliğinden şikayet ettim. Bu
kursa katılanlar ise büyük bir şirkette çalışıyorlar; yani, bu kadınlar üniversite mezunu ve en az
bir yabancı dil bilen insanlar. Her türlü kaynağa ulaşımları var. Ama hamileliklerinin
bayağı ilerlemiş aşamasında olmalarına rağmen, hiç bir şey öğrenmemişler. Ne doğumla ilgili ne bebekleriyle ilgili ne
de kendi bedenlerinde olan değişimlerle ilgili… Çok şaşırdım! 
Doğal doğumla ilgili
bilgileri yok, kendilerini medikal doğumun rutin uygulamalarına bırakmışlar,
sezaryen veya epidural dışında bir doğum düşünmemişler, bebeklerinin sağlıkları
ile ilgili değiller, kimyasal kozmetiklerle araları çok iyi, hamilelikte
bedenlerini nasıl rahat ettirebilecekleri konusunda bilgileri yok.
Hepsi şikayet ediyor: “ay sırtım ağrıyor” “ay belim tutuluyor” “ay bacağıma kramp girdi”…
Peki, bütün bunlar
olmasın diye ne yaptın? Bu çok değerli 9
ay boyunca bedenine nasıl baktın? Bedenini bu derece zorlayan bir tecrübede
kendine hangi iyilikleri yaptın? “ay yapamam…” “ay vaktim yok…” “amaaan uğraşamam…” “aman çok pahalı!”
Yani, peki neye vaktin
var? Cumartesi akşamı Istanbul’da iki kişi yemek yemeğe paran varsa (Çünkü
hepsi, kurs sonrası nereye çıkacaklarını konuşuyordu), kusura bakma ama kendine
biraz vakit ayırmak için de paran vardır.
– Ayyy siz ne güzel yogaya
gidiyormuşsunuz…
– Evet, gidiyorum…
– Hangi günler mesela?
– Haftada iki stüdyoya
gidiyorum, gitmediğim günler evde kendim yapıyorum.
– oooo hiç öyle vaktim
yok… Hem dersi kim veriyormuş? Iyi bir hoca mı? Yani, ne bileyim herkes
yogacıyım diye dolanıyor ortada…
– Evet, tabii Ayça cok
tecrubeli ve guvenilir bir hocadır
– Yaaaa ama ben hiç yoga
da yapmadım kiiii…. Nasıl olur ki? 
– Olsun, işte başlamak
için güzel bir sebep, hamileliğinizde başlamış olursunuz bahaneyle. 
– Ayyy şimdi ona da para
nasıl ayırayım… 

Yani, bir pusete 3000
lira veren insanlar bunlar çünkü pusetsiz mii???? Ne???
– Biz, puset almadık
– İlle almanız lazım değil
mi yani, anlamadım. 
– Başlangıçta hep wrap’te
olacak… ihtiyacımız yok… sadece araba koltuğu alacağız. 
– Ay yani, biz aldık
puset, 3000 lira verdik yani…
– Siz normal mi
doğuracaksınız? Ben daha karar vermedim sezaryan mi, epidural mi… 
– Yani, ben bunu bir
seçenek olarak hiç düşünmedim…. Sezaryen, bir kurtarma ameliyatı bence. 
– Aaaa siz de tuhafsınız
yani, herkes artık sezaryen oluyor yani…
– Farkındayım. Bayağı
çalışmak gerekiyor doğal doğum için.
– Yani, benim doktorum
anlattı… epidural en iyi seçenekmiş… ne gerek var canım o kadar acı çekmeye…
– Valla, siz bilirsiniz…
sizin seçiminiz. 
– Yani, doktorumun bildiği
vardır… bence siz de kendinizi biraz bırakın. 
Kendimi, ruh hastası ve
kontrol manyağı bir nevrotik gibi hissettim. Ne güzel işte kendilerini bırakmışlar tamamen, ne okuyorlar ne
öğreniyorlar ne merak ediyorlar… Çok sinir bozucu.
Neyse, öğrendiklerim
kısmen şöyle:
  • Anne sütünün içindeki
    koku, rahim sıvısının kokusu ile aynı. Böylece, bebek kendini yabancı
    hissetmiyor. Doğumdan sonra, anne parfüm, deodorant veya kokulu şampuanlarla
    yıkanmamalı ki bebek onun kokusunu tanısın. Eğer, ille yıkanmak istiyorsa
    sadece suyla yıkansın.
  • Bebek, ne zaman doğarsa
    sütün içeriği ona göredir. Yani, erken doğan bir bebek için sütün içeriği daha
    hafif olur çünkü bebek ancak o kadarını sindirebilir.
  • Gebeliğinizin 37.
    Haftasından itibaren memelerinizi emzirmeye hazırlamaya başlayabilirsiniz. Bunun için: Duşta, parmaklarınızı C gibi tutup kahverengi
    bölgeyi geri çekin ve meme ucunu dışarı
    doğru çıkarın. Böyle 2 dakika kadar tutun. 
  • Evde sütyenle gezmeyin. Meme uçlarınız
    giysilerinize sürterek biraz sertleşsin, alışsın. 
  • Vitamin E’den zengin olan bir krem kullanmaya
    başlayın. Shea Butter gibi. (Lansinoh’u hayvansal içeriğinden ötürü tavsiye
    etmedi).
  • Duştan sonra sert havlularla kurulanın,
    hırpalamadan
  • Eğer şimdiden sütünüz
    gelmeye başlamışsa, meme kalkanı kullanarak bu değerli sıvıyı
    kurtarabilirsiniz. Dünyanın en kaliteli kremidir.
  • Doğumdan sonraki ilk 1
    saat içinde emme refleksi ortaya çıkar. Bu refleks tam olarak ortaya çıkmadan,
    memeyi bebeğin ağzına vermeye çalışmayın. Bebek, hazır olduğunda
    dil hareketleri yapmaya başlar. Ağzıyla yalayarak, memeyi ıslatır. Kokuyu
    tanır. Bebeği yönlendirmeye gerek yoktur.
  • Doğum başlayınca, hamilelik
    süresince bastırılan süt üretme hormonları serbest kalır.
  • Kolostrum, sadece 1-2
    yemek kaşığı kadar gelecektir çünkü bebeğin midesi sadece bir erik kadardır. Bu
    kadar az miktar ona yetecektir. Kolostrum, bebeğin ilk aşısıdır.
  • Doğumdan itibaren bebek ağırlığının
    10%unu kaybeder. 1-2 hafta içinde bu kilo geri gelecektir.
  • Annedeki her antikor, süt
    ile bebeğe geçer.
  • Endorfin anne sütünde
    bulunur. Bebeği, anne sütüne bağımlı yapar ve bebek huzurlu/mutlu olur.
Süt 3 aşamada gelir: 
  1. Kolostrum
  2. Geçiş Sütü
  3. Olgun Süt
Doğumdan itibaren çok
emzirin ki geçiş sütü çabucak gelsin. Bu aşamada 2-3 saatte emzirmelisiniz.
Eğer uyuyorsa, en geç 3 saat sonra uyandırın (Dikkat! Sadece geçiş sütü
aşamasına gelinceye kadar bu geçerli). Bunun için, altını
değiştirebilirsiniz. Yani, uyur durumda olmamalıdır ki güzelce emsin.
  • Geçiş sütü 3-5 gün içinde
    gelecektir. Bu aşamada, göğüsler sertleşir, büyür ve ateş olabilir. Endişe
    etmeyin, bu ateş geçicidir.
  • Olgun süt yaklaşık 10.
    Günden itibaren gelecektir.
  • Pompaya ihtiyacınız olup
    olmayacağını doğumdan sonra karar verebilirsiniz. 
  • Bebeğe süt verirken,
    rejim yapmayın ki sütün kalitesi düşmesin. Hamileliğinizdeki gibi kaliteli ve
    sağlıklı beslenmeye devam.
  • Emzirmeden sonra,
    memelerinizi hemen kapatmayın. En son gelen sütle 1-2 damla uçlarını ovun. Açık
    bırakın. 10 dakika kadar havalansın.
  • Krem sürmeniz gerekiyorsa
    bu 10 dakikadan sonra sürün ve 10 dakika daha bekleyin. Vitamin E içeren doğal
    bir kremi, silmenize gerek yok.
  • Emzirirken, her zaman
    bebek memeye gelmeli. Siz, bebeğe gitmeyin ki sırtınız ağrımasın.
  • Mutlaka göbek göbeğe
    kavrayın ki bebek boynunu çevirmek zorunda kalmasın.
  • Bebeğin elinden
    eldivenleri çıkarın ki, teninize dokunsun.
  • Sütü emdikten sonra, emme
    refleksini tatmin etmek için bırakın biraz memede kalsın.
  • Memede uyuyakalırsa,
    beslenmesi yarım kalmaması için ayaklarını, kulaklarını uyararak uyandırın ki
    memeye devam etsin.
  • Memeyi, bebeğin ağzından
    çekmeyin. Küçük parmağınızla ağzını açarak kavramasını sonlandırın.
  • Olgun süt evresinde artık
    herşeyi bebeğin kendi ritmine göre ayarlayabilirsiniz.
Eğer, memeleriniz
sertleşirse bir kaç şey yapabilirsiniz:  
  • Ayva
    çekirdeklerini bir gece suda bekletin, oluşan jöleyi meme uçlarınıza sürün.
  • Siyah çayın 1 dakika
    kadar demlenmiş yapraklarını bir bezle uygulayabilirsiniz. 
  • Soğuk yoğurt ile kompres
    yapabilirsiniz.
  • Beyaz lahana yapraklarını
    haşlayıp, kompres yapabilirsiniz.
  • Hassas memeyi
    dinlendirmek için, beslemeden sonra emme refleksi için diğer memeyi kullanın. 
  • Ateşiniz varsa, sirkeli
    kompres yapın. Bu durumda 3 gün kadar yatak istirahati iyi gelecektir.

Emzirme ile ilgili ayrıntılı bilgiler ve öneriler için bkz: Tomris’in Emzirme Notları Yazı Dizisi.
 

Az önce doulam Sima konuştum, beni en çalışkan hamilesi ilan
etti! Koltuklarım kabardı ama yarın Sima bizim eve gelecek, biraz çalışmak
için. Çalışkanlıktan kazandığım puanları tertipten kaybetmek istemiyorum… evi
biraz toparlamam lazım 🙂
Gelecek hafta görüşmek üzere…
Arzu 

Diğer Paylaşım

Ahu’nun İkinci Doğal Doğum Hikayesi

Sevgili Duru, Seninle maceramız 17 şubat 2017’de başladı. Reglim sadece iki gün gecikmişti ama ben …

3 Yorum

  1. Arzu, gerçekten çalışkan ve bilinçli bir hamilesin, eminim harika da bir anne olacaksın. İçgüdülerimiz, doğamız, iç sesimiz zaten bize pek çok şeyi gösteriyor, inan bana, şimdi okuyunca düşündüm de bu yazdıklarının bir çoğunu tabii ki ben de araştırmıştım, sormuştum, öğrenmiştim ama bir kısmı da içimden gelerek yaptıklarımdı. Emzirirken bebek sana gelsin, sen ona gitme kısmı çok önemli, ben kendimi hiç düşünmeden emzirdim tam 22 ay, sonra bel, boyun ve sırt ağrıları miras kaldı o günlerden bana ve bugüne kadar dik yürüyüşümle dalga konusu bile olan ben, bildiğin kamburlaştım. Aman dikkat!

  2. Ne mutlu bilincli annelere ve onlarin bebeklerine!
    Benim de en cok sasirdigim mevzu olmustur bu gercekten, etrafimda bebek bekleyen kisilere ogrendiklerimden bahsettigimde yuzlerindeki 'Kasma bu kadar, ne ugrasiyorsun, ne gerek var, bla bla bla' ifadeleri hep sinirime dokunmustur. Ben hafta hafta bebegin gelisimini takip etmeye ve bedenimi dinlemeye ozen gosteriyorum, hatta yasadigim degisimleri not aliyorum ki diger gebeliklerimde karsilastirma imkani bulabileyim. Bir kadin hamileliginin ilk gununden itibaren anne olmustur ve bundan sonraki hayatini da bebegine gore sekillendirmek durumundadir, ogrendikleri de daha kaliteli ve bilincli bir anne olmasi icin hep birer artidir. Ki su anda bebegimin sagligi ve iyi olmasi disinda baska bir derdim de yok, tabii ki ogrenmem gerekenleri ogrenecegim.

    Emzirme ile ilgili Tomris'in anlattiklarindan cok istifade ettim acikcasi, kafamda nasil olacak acaba diye dusundugum bir cok mevzuda aciklamalari icimi rahatlatti, ilerleyen yazilarini da sabirla bekliyorum, zira annelik sabirli olmayi gerektiriyor 🙂

    Kolostrum ne kadar sure icinde geliyor ve (olur ya) bebegin yanimizda olmamasi halinde bu sutu kacirma korkusu var acikcasi bende. Elle sagarak muhafaza edilmesi ne kadar saglikli olur, iceriginde kayip olur mu dersiniz?
    Bir de her emzirmede sadece tek memeyi vermek gerektigine dair bir yazi okumustum, bir sonrakinde de digerini, boyle yapmamiz daha mi verimli olur bebegin beslenmesi icin acaba?

    Eren biz annelere cok guzel bilgiler sunuyorsun, Arzu, sen de gayet iyi ediyorsun!
    Tesekkurler guzel anneler!

    • Bahar Hanim, yazdiklarinizda emzirme ile ilgili sorulari simdi fark ettim.
      Ben de sizin dusundugunuz gibi dusunmustum ilk dogumumda. Sezaryen olacagi icin onceki aksam biraz sagsam, dogumdan sonra kavusmamiz bir kac saati bulacak, o sirada verseler diyordum ki doktorum (pediatristimiz) sakın ha dedi. Sonradan baktım, haklıydı. En güzeli ve faydalısı bebeğin kolostrumu direkt memeden alması.

      Allah korusun olur ya kolosturumu sağmanız gerekirse (allah korusun bebekten ayrı düşerseniz) sağma işini pompa ile değil elle yapın ve biberona değil küçük steril bir kaba koyun. Zaten küçük miktarda gelen, bal gibi zor akan bir sıvı. Pompa ile biberona sağarsanız kolostrumun bir kısmı pompada kalır, biberonda zor akar zaten, bebek bunu alamaz. Bu sıvının damlası kıymetli, milyon dolar verseniz o faydayı başka şeyle sağlayamazsınız.

      Her emzirmede kaç meme vermek lazım konusunu şu yazıda ele aldım. http://bebekyapimbakimonarim.blogspot.nl/2013/03/tomrisin-emzirme-notlar-6-temel.html

Leave a Reply