Oğlum Demir 28-08-2008’de saat 15:46’da 3440 gr 51 cm olarak ve normal doğumla hayata merhaba dedi. Tam 40 haftayı doldurduktan sonraki gün, 40+1 de… Evet, sonunda ben de normal doğum hikayemi yazıyorum…
Kardeşim ve ben doğum çantamın içindekileri hazır etmiştik, ama doktorum ¨Daha bebek kanala yerleşmemiş¨ dediği için bir türlü çantaya yerleştirmemiştik. Doğumdan 2 gün önceki son kontrolümüzde doktor ¨Hala sancı yok, aşağı da inmemiş, perşembe günü de gelin bakalım, olmadı Cuma suni sancıyla alırız bebeği¨ demişti. Bizim evde de hep “Çanta hazır değil tabii gelmez bebek” geyiği oluyordu. Ve biz kardeşimle çarşamba akşam doğum çantamı yerleştirdik. Demek ki oğlum gerçekten de çantayı bekliyormuş ☺.
Gelelim hikayemize: 28 Ağustos sabaha karşı 4:30 da sancılarım başlamış… Başlamış diyorum çünkü ben onları gaz sancısı sandım başta. Tam kasığın ortasında ama tuvalete gitme ihtiyacıyla beraber başladı sancılarım. Sürekli tuvalete gidip durdum, bi yandan da acaba doğum sancısı mıdır diye de saate bakmaya başladım, 15 dakikada bir 3-4 dakika sürdüğünü farkettim ama nişan v.s. gelmediğinden de ev ahalisini telaşlandırmamak için biraz daha bekledim. Sabah 6.30’da tuvalete gittiğimde çok hafif pembemsi bir leke görünce hemen doktoru aradım. Hastaneye gelmemi söyledi… Sevinçten uçuyordum; hemen eşimi ve kardeşimi uyandırdım, durumu söyledim. Duşumu alıp üzerimi giyindim. Sonra da annemle babamı da uyandırdık, ama onlara evde kalmalarını kontrolden sonra eğer yatış olursa hastaneye gelebileceklerini söyleyerek kalmaları için zar zor razı ettim. Eşim ve kardeşim kahvelerini içtikten, ben de son hamile pozlarımı çekildikten sonra arabayla hastanenin yolunu tuttuk.
Hastaneye vardığımızda hemşire NST’ye bağladı. 40’lara çıkıyordu arada sancılar. Vajiinal muayene etti, 3 cm. açılmam varmış. Doktoru bilgilendirdik ¨Tamam yatışını yapın¨demiş. Telefonda da doktorumla konuştuk, ¨Herşey yolunda giderse akşama doğurmuş olursun¨ dedi. Anne baba, kayınvalidemlere haber verdik. Herkes yola çıktı.
Bana kahvaltı getirdiler, kardeşimle ve eşimle güle oynaya kahvaltı ettik. NST’de bakmaya devam ettik ama sancılarım durdu. Ben de bunun üzerine hemşireden cihazı sökmesini ve dolaşacağımı, merdiven çıkıp inerek doğumu hızlandırmak istediğimi söyledim. Bu arada aromaterapötik bir yağ karışımı hazırlamıştık kardeşimle, (adaçayı, gül ve lavanta yağları karışımıydı) onu kokluyordum. Hemşire istediğimi yaptı ve ben yarım saat kadar dolaşıp yan yan yengeç gibi merdiven çıktım, sancılarım hafiften gene başladı. Tekrar NST’ye bağlandım, ama NST’de sancı görünmüyordu. Beklemeye başladık.
Bu arada öğle yemeği de yedim, sonra saat 14.00 gibi epidural normal istediğim için epidural kateterim takıldı, odaya çıktık. Doktorum 15.00 gibi geldi, muayene etti 3-4 cm idi hala açıklık. Test dozunda suni sancı verelim dedi. Serumu bağladılar, NST de bağlandı. Veeee sancılarım başladı… Kardeşim eşim annem babam kayınvalidem hepsi yanımdaydı… Eşim ve kardeşim sürekli başımda elimi tutuyorlardı, aralıklarla 5-6 tane şiddetli sancı geldi ama 1 dk. kadar sürüyordu, derin nefesler alıp idare etmeye çalıştım. Gittikçe şiddetleniyordu fakat NSTde hala 40ı geçememişti. Hemşireyi çağırıp doğuma hazır olduğumda NST’de kaç görünür diye sordum, 100’lere yakın olur deyince epidurali ne zaman vereceklerini sordum ☺. Çünkü 40’larda şiddetlenmeye başlamıştı sancı, 100de hiç dayanamam diye düşünmüştüm.
Doktorumu çağırdılar; muayene edelim açıklığa bakalım önce dedi. Muayene etti ve o inanılmaz sözleri söyledi: “Ne epidurali, hadi gözünaydın Eylemcim doğuruyorsun, açılma tam, bebek geliyor”. Kulaklarıma inanamadım, ne ben ne eşim ne kardeşim, hiç kimse bu sözleri bu kadar erken beklemiyordu. Meğer ben sürekli bi o yana bi bu yana döndüğümden problar doğru göstermiyomuş ☺. Bir telaş başladı, doğumhaneye indirildim, bir sancı da yolda geldi ama umurumda değildi artık… Sonunda doğuruyordum hem de epidural anesteziye bile gerek olmadan!
Eşim benimle doğuma girip fotograf çekecekti, son anda heyecanlanıp vazgeçmiş, yerine doğumhanenin kapısından steril kıyafetlerle elinde koca bir fotograf makinesiyle kız kardeşim girdi. Herşey rüya gibiydi, bundan sonrası ise su gibi aktı gitti… Doğurmam sadece 4 dakika sürdü, iki kez ıkındım; ikincide oğlum fırladı ☺. Oğlumu temizleyip hemen bana verdiler. Benim de plasentam doğurtuldu ve ufak bir yırtık olduğundan 1 dikiş atıldı. Hiç ağrım sızım kalmamıştı. Bebeğim çıktığı andan itibaren yaşadığım rahatlama ve mutluluğu kelimelerle anlatamam. Odama çıktım, eşim ve herkes ağlıyordu, bebeğim geldi, emzirdim. O gece hastanede kaldık, ertesi gün öğlen eve çıktık. Evde de hiç yatmadım, hem bebeğimin hem kendimin tüm bakımlarını kendim yaptım.
Demir şimdi 5 yaşında , şimdi düşününce rüya gibi geliyor herşey… Herkese böyle kolay doğumlar diliyorum. Tekrar doğuracak olursam bu defa da doğal doğum için çabalayacağım☺. Bu da 5 yaşındaki Demir…
Eylem
- Evde Cilt Bakımı - 10/31/2017
- Çocuğumun Bağışıklık Sistemini Nasıl Güçlendiririm? - 10/23/2017
- Çocuğun Şiddet Eğilimlerini Nasıl Yok Edebiliriz? - 10/10/2017
Oy yakışıklı Demir, benimle aynı gün doğmuş ne güzel 🙂
Maşallah diyelim…
Eylem'cim senin hamileliğinde, doğumun kadar sakin ve sükunet içinde geçti. Hikayenden de anlaşılıyor ki burda en önemli konu doğum sürecini de aynı profesyonellikte yürütme performansı 😉