Anasayfa / Yazarlar / Aysuda Kölemen / Tecavüzcüyü Değil, Tecavüz Kültürünü İdam Etmeli!

Tecavüzcüyü Değil, Tecavüz Kültürünü İdam Etmeli!

Tecavüzcüler idam edilsin diyorsunuz. Nereden başlayalım? Fırsat bulsa bana tecavüz edeceğini belli eden, otobüste gördüğü liseli kızın her yerini mıncıklayan aile babasıyla mı? Karısına her hafta tecavüz eden kocayı mı idam etmeli ilk? Sevgilisine tecavüz eden erkek arkadaşlarla mı başlamalı önce? Kimden başlayalım?
Minibüste şoförle tek kaldığımda gideceğim yere ne kadar kaldığına bakmadan “müsait bir yerde ineceğim” diyerek telaşla kendimi sokağa atan tek kadın ben değilim. Her an omzumuzdan arkamıza bakarak, karanlıkta elimizde cep telefonu biriyle konuşarak yürürüz, saldırıya uğrarsak, kimseyi aramaya fırsatımız olmayacağını hesap ederek. Taksiye binip eve vardığımızda, arkadaşımızı ararız. “Tecavüze uğramadım, öldürülmedim” anlamına gelir o arama. Bizi eve bırakanlar ışığımız yanana kadar beklerler apartman önünde. Apartman boşluğunda tecavüze uğrama ihtimalimiz vardır. Sevgilisiyle baş başa kalmaya korkar yeni yetme kızlar. Evde yalnızsak bütün kilitleri iki kez kontrol ederiz. İçmiş arkadaşımızın başında bekleriz, bir saniye ayrılsak neler olacağından korkarak. Taksinin önüne oturmayız. Oturursak, bir kahve içmeyi teklif eder taksici. Kotla yürürken, kadın olmak gibi ağır bir suçtan dolayı “O…” diye bağırırlar, ağızları dolu dolu. Ve vücudumuzun farklı noktaları hakkındaki kafiyeli tacizler dokunmaz bile artık. Kanıksarız. Belirli saatlerde çıkılmaz, belirli sokaklara girilmez. Bu çok normaldir. Erkeklerin hiç düşünmediği şeyleri artık biz beynimizden omuriliğimize iteriz, o kadar otomatikleşmiştir, refleks olmuştur bunlar. Bacağımızı birleştirerek oturur, şortumuzun, eteğimizin hangi ortamda diz üstünden kaç milim yukarıda olması gerektiğini biliriz. Korkmayı öğreniriz, korkmayı öğretiriz. Korkmayan kadınlardan da korkarız, tiksiniriz hatta. Bu ne cürettir. Erkeklerden korkmamak, hak etmiştir o halde tecavüzü.
Özgecan denildiğinde yanaklarımızdan dökülen yaşlar sadece Özgecan’a sanıyor belki bazıları. Minibüste, asansörde, otoparkta, sokakta, okulda, bahçede korkarak geçirdiğimiz her anın toplamıdır gözyaşımız. Minik minik hesaplardır, her yanımızı çeviren tecavüz tehdidini azaltmak için hiç durmadan yapmak zorunda kaldığımız, onlara ağlarız. Yaşamı tecavüzle kısıtlanmamak nedir bilmediğimize ağlarız. Başımızın üstünde hep sallanan bir kılıçtır tecavüz. Issız sokakta yürürken kalp atışlarının hızlanmasıdır.
O yüzden bana olmaz demek isteriz. Ben namusluyum, ben işimde gücümdeyim, bakın ben mini giymem, dar pantolon giymem, gece sokağa çıkmam, ben tam da istediğiniz gibi bir kadınım, hatta aferin deyin bana ben bir “kızım” diye teselli ederiz kendimizi. O kadınlardan olmak istemediğimiz için, başka kadınlara “o.. deriz, yollu deriz.” Onlar aranmıştır, hak etmiştir, tedbir almamışlardır. Çünkü tecavüz edenin değil, edilenin sorumluluğudur. Çünkü tecavüz karanlık sokaklarda, kötü ve yabancı adamlar tarafından edilir. Dikkatli, namuslu, masum kızlar tecavüze uğramaz.
Ama uğrar! Masum kızlar tecavüze uğrar. Sevgililer tecavüz eder. Sabah kalkıp traşını olup, ofisteki işine giden saygıdeğer üniversite mezunları tecavüz eder. Muteber esnaf tecavüz eder. Güvendiğimiz arkadaşlar tecavüz eder. Akrabalar tecavüz eder. Tecavüz edenlerin çoğu tanıdıktır. Tecavüz edilenlerin hepsi masumdur. Tecavüzü canavarlar gerçekleştirir diye düşünmeyi bırakın. Tecavüz kültüründe tecavüz yaygındır, normaldir.
Hangisini idam edelim? Hangisini? Binler etsek, onbinler, belki yüzbinlerce tecavüzcü dolaşıyor aramızda. Tecavüz ancak tecavüz kültürü bittiği gün biter. Kadınların insan olduğunu ve kendi bedenlerinin bekçiliğine mecbur olmadıklarını kabul ettiğimiz gün. Kadınların oturuşunu ve kalkışını, etek boyunu, saat kaçta nerede olmamaları gerektiğini konuşmayı bıraktığımız gün. Kadın ne zaman kızdır, ne zaman kadındır diye ayırım yapmayı bıraktığımız ve bekarete bir anlam yüklemeyi bıraktığımız gün. Sinirlendiğimiz kadınlara cinsellikleri üzerinden küfretmeyi bıraktığımız gün. Ufak görünen ama bizi yaralayan o tacizleri cezasız bırakmadığımız gün. Tecavüze karşı çözümü kadınlar sokağa çıkmasın demekte değil, daha çok kadın her saatte sokağa çıksın demekte aradığımız gün. Devletin asli görevinin her vatandaşının gündelik güvenliğini sağlamak olduğunda ısrarlı olduğumuz gün.
24 SAAT BEDENİMİZİN BEKÇİSİ OLMAK NASIL BİR YORGUNLUK… BAZEN BİRDEN ÇARPIYOR SURATIMIZA.
Hayatımızı çevreleyen bir kabus tecavüz. Tecavüz kültürü yok olmadıkça yaygın olacak. Bana ben hiç tacize uğramadım diyebilen bir kadına rastlamadım. Hiçbir yerde. Hiçbir ülkede. Hiç. Korkmakta haklıyız. Korkmak istemiyoruz. Bunun için önce insan olduğumuzun kabul edilmesi gerekiyor. Hayır, önce kendimiz insan olduğumuza inanmalıyız. Önce biz tecavüzü asla hak etmediğimize inanmalıyız. Okuldan eve dönerken değil, sarhoş olup gece klubünden bir erkeğin yatağına dekolte kıyafetimizle yürürken de hak etmiyoruz tecavüzü. Seks işçisi olsak da hak etmiyoruz tecavüzü. Rızamız olmayan hiçbir dokunuşu hak etmiyoruz.
Kocanızla konuşun, oğlunuzla konuşun, erkek kardeşinizle konuşun. “Benim oğlum yapmaz” demeyin. Yapar. Bu toplum onu eğitiyor. Bir daha konuşun. Yetmez, tekrar konuşun. İlk sevgilisini getirdiğinde, bir daha konuşun. Karşındakinin iki meme bir vajina değil, bir insan olduğunu hiç ama hiç unutmamasını sağlayın. Erkeklerin kontrol edemedikleri ihtiyaçları olduğu efsanesiyle büyümesin oğlunuz. Yalan bu. Yalan. Vahşi bir hayvan muamelesi yapmayın ona. Oğlunuza insan olduğunu ve her insanın arzularını kontrol altında tutabileceğini öğreterek büyütün. Değerler eğitimi işte budur.
Tecavüz kültürünü idam etmeli, yoksa tecavüzcüler tükenmez.
Aysuda Kölemen

Diğer Paylaşım

Bu Sıkıntının Adı Yas – Scott Berinato’dan Çeviren: Süheyla Pınar Alper

Scott Berinato’nun 23 Mart 2020de Harvard Business için yazdığı yazının çevirisi (That Discomfort You’re Feeling …

Leave a Reply